hesabın var mı? giriş yap

  • "türk kadınlarıyla yeteri kadar ilgilenmiyorsunuz beyler. yoksa bir insan durduk yere, patlıcandan reçel, kabaktan tatlı yapmaz."

  • bol alkol tuketilen gecenin sonunda sizmi$ erkek kankanin kicinda yumurta kirip ertesi gun kanka kuruyan yumurtayi farkedip anlam vemeye cali$irken :abi ya kusura bakma dun gece seninle fazla ileri gitmi$iz, oldu bi kere, bi sigara ister misin?...demek.

  • birkaç gündür günde 6-7 saat oynuyorum, birkaç taktik vereyim.

    - r&d takımınızı bir an önce yükseltip ikinci seviye dürbünü yaptırın. bu dürbünle işaretlediğiniz adamların özelliklerini görebiliyorsunuz. böylelikle kimi üsse gönderip kimi çöpün içinde uykuda bırakacağınıza karar verebiliyorsunuz. yoksa çöp adam doluyor üs. buna çok dikkat edin. ilk başlarda yakalayabildiğiniz c ve b sınıf özellikleri olan adamları kesinlikle öldürmemeye bakın.

    - kum fırtınası harika bir olay, kesinlikle varlığından faydalanın. işaret koyduğunuz adamların işaretleri fırtına sırasında kaybolmuyor, böylelikle fırtına bastırdığı an en az 2-3 adam indirmeye bakın.

    - fultonu geliştirin (r&d). ikinci seviye fultonla mortar ve makineli tüfekleri de üsse gönderebiliyorsunuz. ayrıca başka bir geliştirmeyle fulton sayısı 12'den 24'e çıkıyor. çok önemli bir geliştirme bu, atlamayın.

    - vakit kaybetmeden tercümanları kaçırma görevlerini yapın. böylelikle el enseye çektiğiniz düşmanları sorgulayarak hem ekstra bilgi kazanıp haritanızı güncelliyorsunuz (pırlanta, ham madde yerleri gibi) hem de kahramanlık puanı kazanıyorsunuz.

    - ikinci sınıf bayıltıcı tabancanın susturucusu bir önceki seviyeye göre daha uzun dayanıyor, gizliliğe önem veriyorsanız hemen edinin.

    - düşmanı bir yere çekmek istiyorsanız şarjör atmayı unutmayın. sesin geldiği yere gittikten sonra da icabına hızlıca bakın.

    - üsse döndüğünüzde sağ çaprazınızda beyaz küçük bir konteyner duruyor, ona girip duş alın. size zamanla azalan ekstra bonuslar sağlıyor. ben her döndüğümde bir kere giriyorum.

    - ayrıca üssünüzde sağda solda pırlanta bulabilirsiniz, dikkatli dolaşın.

    - bu arada oyunda fast travel var, uzun uzun alatmak yerine şu videoyu koyayım.
    [fast travel https://www.youtube.com/…8i3yaeuee&feature=youtu.be]

    ****çok hafif spoiler****

    honey bee adlı silahı ele geçirme görevinin sonundaki savaşta roketi kullanmayabilirsiniz. ortam çok tedirgin edici ve ürpertici gelebilir ama telaş yapmayın. silahınızla skulls ekibine ateş edin (siper alarak), kılıçlarıyla dibinize geldiklerinde dodge tuşunuzla (ps4'te kare) yere atın kendinizi ve yere düştüğünüz an nişan alıp tarayın dibinize geleni. böylelikle çok fazla zarar almadan hallediyorsunuz koca ekibi. o bölümde ellerim titredi birazcık ama çok zevkliydi.

    ****spoiler biter, senin hayatın senin müziğin başlar****

    edit: dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta daha.

    - oyunu oynama stilinize göre düşmanların ekipmanları değişiyor. çok fazla kafadan vuruyorsanız miğfer takmaya başlıyorlar, geceleri çok fazla saldırı yapıyorsanız fener ve termal dürbün veriliyor. bunlar için oyunda bir süre sonra kurulacak olan "combat deployment" adlı sekmeden ilgili görevi seçip bu geliştirmeleri bir süreliğine engelleyebiliyorsunuz (tedarikleri yok etme, envanter patlatma gibi görevler). ayrıca yine bu sekmeden adamlarınızı farklı görevlere gönderip deneyim, para ve farklı ödüller kazandırmalarını sağlayabilirsiniz. o görevlerin sürekli üstünde olun.

    - bir sneaking suit havasınıdır gidiyor fakat ben hiç etkili bulmadım. gündüzleri deli keşif yapmayı (adam ve ekipman kaçırmayı da) seven biri olarak normalde 40-50 metreden görülüyorsam bununla 60-70 metreye çıktı bu mesafe. ben yine de klasik kostümlerle daha iyiyim gibi. yani o kostüm var diye boşuna zorlaştırmayın, herşeyi deneyin.

    - kafanıza göre supply drop yapmayın, baya para tutuyor. susturucunuz patladıktan ve fultonlarınız tamamiyle bitince ekipman isteyin. bir süre sonra iyi para yapmaya başlayınca gene istersiniz.

    **** hafif mi hafif spoiler ve taktik ****

    quiet ile kapıştığınız bölümde yerinizden kıpırdamayın sadece dürbününüzle yerini bulun ve işaretleyin, daha sonra kafasına supply drop isteyin. bunu ikinci kere yapınca yeniyorsunuz. böylelikle sizden istenen iki opsiyonu da tamamlıyorsunuz (ölümcül silahlarla yenme)

    **** bitti spoiler ****

    - şu ana kadar kutu ve decoy araçlarını kullanmadım. eğer birini çekmek istiyorsam hafiften görünüyorum, geri dönüyorum. yerimi incelemeye geldiklerinde boş şarjör atıp güvenli bir yere çekiyorum ve icabına bakıyorum. yalnız şu ana kadar iki kere üst üste şarjör ile çekebildim. üçüncüyü yutmuyorlar ve "lan bok yoluna gidiyoruz galiba" deyip adam çağırıyorlar. adamına göre değişebilir tabi. kojima bu, herşeyi yapar bu adam.

    - ana üssünüzde pırlantalar var demiştim. üssünüzdeki devriye gezen askerleri sorguya çekerek yerlerini öğrenebilirsiniz. her platformdaki asker üstünde bulunduğu platformdaki pırlantaları söylüyor.

    - eğer bir görevi yaptıysanız ve o üsteki adamların birkaçını hallettiyseniz hemen gitmeyin, diğerlerini de indirin. böylelikle ekstradan kahramanlık, ün, para ve emblem kazanıyorsunuz.

    - makinalı tüfek ve mortarları fultonlamanın tanesi 5000 gmp. jipler 10000 gmp. baya pahalı aslında ama bunları idroid menünüzün mother base adlı sekmesinde bulunan resources adlı yerden satabiliyorsunuz. makinalı tüfek 12000 gmp, mortar 9000 gmp jipler ve kamyonlar daha pahalı diye hatırlıyorum. iyi para kaynağı yani, es geçmeyin.

    - eğer bir kamyonu durdururmak istiyorsanız (ele geçirmek veya gittiği üsse sızmak için) atınızı yolun ortasında durdurun. yolda durup atınıza "çekil yoldan" diye bağırdıkları sırada istediğinizi yapabilirsiniz.

    - üssünüze gönderdiğiniz adamların özellikleri arasında troublemaker varsa ya o bölüme diplomat koyun birkaç tane, böylelikle adamlarınızın yaralanmasını ve ekiplerinizin seviyelerinin düşmesini engelleyebilirsiniz. ya da eğer çok iyi özellikleri yoksa direk kovun gitsin (dismiss). adamların özelliklerine idroid üzerindeki staff management sekmesindeki all staff ekranından bakıyorsunuz. çıkan ekrandan yanlış hatırlamıyorsam üçgen (ps4) ile görünüm değiştirip karakter hakkında daha çok bilgi veren bir ekran şekline döndürüyorsunuz. sırayla bakın kim diplomat, kim cerrah kim piskopat.

    -oyunun ikinci bölümünde, ilk bölümdeki bazı görevlerin daha zor versiyonunu oynuyorsunuz. ama isterseniz bunları hiç oynamadan side-ops da oynayabilirsiniz. birkaç side-ops'tan sonra oyun hikaye olarak ilerliyor. yani o bölümleri tekrar etmenize gerek yok. hatta side-ops'ları yaparsanız "truth" adında gizli bir görev açılıyor. hikayenin tamamlanması için şart bir bölüm bu.

    not: bu entry oyun oynandıkça editlenir.

  • bugün ölüm yıldönümü olan ve tüm dünyada modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen nam-ı diğer “lambalı kadın”.

    florence nightingale, ailesi kendisinden daha farklı şeyler umarken 1837’de tanrının kendisine ‘ilahi bir çağrı’ yolladığını ileri sürerek kendisini hasta bakımına ve sağlığına adadı.

    17. yüzyıl ve 19.yüzyıl arası dönem, tıp tarihçisi fielding garrison tarafından “hemşireliğin karanlık çağı” olarak tanımlanır. bu dönemde hemşireler deneyimsiz, yeteneksiz olmakla ve hatta “hemşireliğin amacına aykırı davranış”larıyla anılıyordu. hemşirelerin çalıştıkları hastaneler de kirli ve düzensiz olduğundan, salgın hastalıkların hızla yayılmasına olanak sağlıyordu. hastaneler, o dönemin insanları için “ölüm yeri” olarak biliniyordu. florence nightingale’in köklü ve refah içinde yaşayan ailesinin, kızlarını böyle bir yerde çalışmaktan alıkoymak istemesi de doğal karşılandı.

    florence nightingale 1859’da kaiserwerth’te kırım savaşı boyunca hemşirelik hakkında öğrendiği ne varsa derlediği “hemşirelik üzerine notlar” isimli kitabını yayınladı.

    orijinal adı “notes on nursing” olan kitap, yardımcı ipuçlarıyla hasta bakımı hakkında bilgi veriyordu. nightingale’e göre hijyen, temiz hava, uygun ışıklandırma ve iyi bir diyet programı her hastane için temel gereksinimlerdi. tavsiyeleri birçok hastaneyi “ölüm yeri” olmaktan kurtaran nightingale’in 200 kitabı daha bulunuyor.
    hayatının geri kalanını yatağa bağlı bir hasta olarak geçirse de, kurduğu bağlantılarla fikirlerini tüm dünyaya yaymaya devam etti.

    sözlerinden biri: “ilerleyen bir dünyada iki çeşit insan bulunması gerekir ki bunlar; orada bulunan en iyiyi benimseyen ve bundan hoşlanan ile daha iyiyi dileyen ve onu yaratmayı deneyenlerdir.”*

    dipnot: kendisine lambalı kadın lakabının takılmasının nedeni, geceleri kanlı sargı bezlerini değiştirmek için kışla koridorlarında sürekli lambasıyla gezmesiymiş.

  • 2020 yılında "hala" tat vermediğini eklediğim önermedir.

    2013 yılında neden kapatıldığına hala mantıklı bir açıklama bulamadığım program. avatar, kişisel ileti, ne dinliyorum özelliği, yazı rengi, tipi, sürekli meşgul görünenler, ayda yılda bir online olunca msn'i bayram yerine çevirenler, sohbet ekranında oynanan dama, satranç, tavla... ne zaman online olacağını beklemek, titreşim göndermek, dans eden hiphop çocuğu ya da dondurması düşünce ağlayan çocuğu göndermek, ekrana kocaman rujlu dudak göndermek... msn'de online olmasını beklemek, onun için bilgisayarı açmak, sabaha kadar uykusuz kalmak emekti.

    biri online olunca, size mesaj atınca, titreşim yollayınca duyulan sesleri hatırlıyorsanız siz de benim gibi unutamamışsınız demektir.

    yoo yoo. msn'in bu etkiyi bırakması ilk olduğu için değil.
    biz büyüdüğümüz için hiç değil.
    bugünkü chat uygulamalarından çok daha "kişisel"di. kendimizi birden fazla şekilde ifade edebiliyorduk.

    soruyorum bugün hangi chat programıyla karşıdakinin karakteri ya da ruh hali hakkında bu kadar çok veri alıp tahlil yapabiliyoruz?

  • benim yüzümden gelen zamdır arkadaşlar, özür diliyorum hepinizden.

    üç sene evvel tüplü araba aldığımda lpg 3 liraları gördüydü. arabayı sattım lpg 2 oldu.

    ondan sonra dizel bir araba aldım, mazot fiyatları uçtu, 4.80 liraları gördü, sattım 3.30'lara kadar düştü.

    şimdi iki hafta evvel motor aldım, 4.20'leri görmüş olan benzin 5'e doğru emin adımlarla ilerliyor.

    kısacası benim yüzümden hepiniz silkiliyorsunuz arkadaşlar. kusuruma bakmayın n'olur.

    hayır desem ki akbile döneyim tekrar, ona da zam gelir diye korkuyorum. hükümet ben yürüyeyim, kilo vereyim istiyor galiba. ne kadar da düşünceliler, sağolsunlar.

  • yedi ceddini tanidigim adam.

    abuk subuk rastlantilar sonucu 31 mayıs new york grand prixinde 9.72 ile 100 metre dunya rekoru kirdigi sirada ben bu adamin jamaika trelawney'deki koyunde genis ailesiyle beraber rekoru kirisini izlemekte idim.

    efendim soyle ki, doktora tezinde ne diski yenecegine dair karar vermek icin potansiyel alan arastirma mekanina (jamaika-trelawny) 1 aylik bir pilot calisma ziyaretinde bulunulur. bir odasini benim gibi disarlikli varliklara kiraya vermek suretiyle biraz amerikan dolari yemeye and icmis bir teyzemizin evine yerlesilir, ortam koy mu koy, tarla mi tarla, horozlar sadece sabah degil gunun her vakti otmekte...

    neysem efendim, bu teyzemizin jamaika kirsalinda tipik oldugu uzere 100 metrede bir konuslanmis "shop" tabir ettikleri ama iceri girip bir tek rom sallayabilecegin, bir red stripe attirabilecegin bir marketi de bulunmakta. ben gun ve sicak ortasi bu markette pinekleyip bira icmekte iken, gelene gecene "what a gwan" diye bagirip hal hatir sormakta iken, yaninda kaldigim teyzenin kardesi duser mekana. aa turkmusun cok enteresan neresi ki o filan tadi artik rutine oturmus diyalogdan sag salim ciktiktan sonra, abi bana spor sevip sevmedigimi, usain bolt'u taniyip tanimadigimi sorar. uzatmayayim ben tanimiyorum adami, abinin bolt'un babasi, yaninda kaldigim teyzenin de halasi oldugu, ertesi gun new york'ta dunya rekoru kiracagi filan anlatilir bana.

    bu arada ufak bir parantez acayim, hakikaten herkes olayi bana oyle lanse etti: bizim oglan da yarin dunya rekoru kiracak gel sen de bak televizyona bizlen seklinde bir durum belirdi ortamda...ben de kendimce dalga geciyorum, elemana bir gun evvelden dunya rekoru kirdirdi herifler eki eki diye.

    neyse efendim, oturdum ben bunlarla koy evinde, yigen, kuzen, baci teyze coccuuu hala coccuuu allah ne verdiyse herkes adamin akrabasi zaten ortamda, bagira cagira hepsiyle kol kola gire gire yarisin baslamasini beklemeye.

    nesini uzatayim arkadasim adam 9.72'de mundar etti yarisi zaten. butun gun heyecani surdu adam zink diye kosup kirdi rekoru. ben zipliyorum atliyorum tuttugumu opuyorum sariliyorum filan goren de naim suleymanoglu dunyalarin gozu onunde dunyalari kaldiridi sanacak (kusura bakmayin bizim yas biraz kemale erdi aklima ilk gelen ornek budur).

    netice itibari ile bu adamin kendisi disinda trelawny'de kimi taniyosa herkesle tanistim ben, aileden sayilirim artik. bu arada alan arastirmasini bomba ettik o ayri...