ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
arda turan
-
tutturmuşlar bir " bu çocuklara sahip çıkalım, bu çocukları üzmeyelim, bu çocukların alın teri vs..."
ulan yılda 4-5 milyon yuro kazanan çocuk mu olur?
yeni evli çift aktiviteleri
-
eve misafir çağırıp yemek masasında selfie çekmek.
barış manço'nun tarifinin hiçbir işe yaramaması
-
barış abi, biraz daha sabret güzelim demişti.
yeterince sabretmemişsin
beyaz yakalıların isyan edeceği gün
-
(bkz: isyan ediyor olacağız)
plaza dili ve edebiyatı
-
işyerinde ilk girdiğim toplantılardan birinde sonlara doğru ekip arkadaşımın ettiği şu cümlenin kurulduğu lisan;
"bu istedikleriniz sizin için nice to have mi?yoksa must mı?"
patiswiss marka tescilinin çalıntı çıkması
-
(bkz: susurluk kazası)'na dönen olay resmen şu pattiswiss skandalı.
vay anam vay keşke milletimiz her şeyin altını bu kadar "ananı da al git"te kazsaydı.
adliyede ben devletim diye bağıran polis
-
polis, devlet değildir. polis memuru da devlet değildir.
mevcut anayasa diyor ki (madde 6) halk, tek egemen güçtür ve bu yetkisini hükümet, meclis ve yargı yoluyla kullanır. yani devlet, halkın yetki kullandığı araçtır.
polis ise, hükümete bağlı kolluk kuvvetidir. görevi ise egemenliğin asıl sahibi olan halkı suçlara karşı korumaktır. polis, halk adına hiçbir şey yapamaz, halk adına hükümet bir şey yapabilir, polis ise emirleri yerine getirir.
bir polis, "ben devletim" diyorsa o devlet, polis devleti olmuştur. anayasanın ilgili maddesi ise fiilen gasp altındadır.
asla aşık olunası bir insan olamayacağını anlamak
-
başlığı görünce beynimin gündemine bomba gibi düşen olay. şu an canlı yayın araçları dönüyor kafamın içinde, sıcak gelişme şeklinde son dakika altyazısı geçiyor gözümün önünden. sirenler çalıyor ciğerimde. havar komşular havar.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: bilmeyen ekşi sözlüğü anlatmak
entry: ya böyle ne kadar kıl tüy herif varsa orada amk. hani bizim köyde gancık hasan vardı ya ota boka laf ederdi. heee düşün ki binlerce gancık hasan var.
onze minutos
-
insanın paulo coelho ile sohbet edermişçesine, sanki dinleyerek okuduğu bir kitap haline geliyor zamanla onbir dakika. okumuyorsunuz sanki, kelimeler gözlerinizin önünden akarken o size anlatıyor, arada bir kendi ile çelişiyor, anlatmak istemediği bir detayı sıkıştırıveriyor ama söylemiş olmanın memnuniyeti ile de devam ediyor, her yeni satırda yeni bir soru soruyor, sanki yavaşlatılamayan bir beyinden akıyor düşünceler ve sorular boş sayfalara. coelho'nun arayışlarını, sorgulamalarını ve açıklamalarını sevenler için hep aynı tarz şeyleri ifade ediyor kitapları farklı konular çevresinde. belki santiago veya veronikadan daha yüzeysel geliyor maria'nın buradaki arayışı, diğer kitapların etkisini veremiyor çoğu zaman. ama onu bir coelho kitabı olarak bile sevmek yetiyor sanırım. yazılanlardan daha derin olduğunu biliyor insan.