hesabın var mı? giriş yap

  • günümüzde tek eliyle araba kullanırken diğer eliyle cep telefonundan mesaj atabilen türklerin atalarıdır...

  • istanbulda özellikle beyoğlu ve büyükadada yaşayan azınlıklara yönelik katliam ve yağma hareketinin olduğu günler. tarihi sanırım 1955'ti. lefter, toto karaca, ara güler gibi isimler de zarar görmüştür yağmalardan. ancak en büyük zarar tarihte türkiyenin hanesine yazılmıştır. atanın evi selanikte bombalandı haberi üzerine patlak vermiştir. intikam hareketidir. haber asılsız çıkmıştır. haber doğru çıksa da kabullenilemeyecek bir durumdur.

  • ilk olarak 1930'lu yılların ortalarında new york'da eisner*-iger* stüdyosunda çalışmaya başlamıştır. bi süre pluto, hiriam hick, peter pupp gibi karakterleri çizmiştir. sonra 1938 yılında dc comics'de çalışmaya başlamıştır. dc'de önceleri bill finger'ın yazdığı birkaç macerayı çizmiştir. 1939 yılına gelindiğinde bill finger'ın da işbirliği ile gelmiş geçmiş en önemli çizgi roman kahramanlarından biri olan batman'i yaratmıştır. bob kane batman'i yaratırken bir gazetede yayınlanan ve chester gould tarafından çizilen dick tracy maceralarından esinlendiğini söylemiştir.
    bob kane'in batman'i ilk olarak detective comics'in 27ci sayısında okurların karşısına çıkmıştır. bunun ardından bob kane yaratmaya devam etmiş ve karşımıza robin, joker, catwoman, penguin, two face ve the riddler gibi diğer karakterleri çıkarmıştır.
    bob kane 1940 yılların ortalarına kadar batman'i çizmeye devam etmiştir.
    1965 yılında batman'in tv dizisi (adam west'in başrolünü oynadığı ve gri tayt içinde göbeğini nereye saklayacağını bilemediği dizi, evet.) için hollywood'a çağrılmıştır. 1969 yılında da cool mccool adında bir çizgi film yapmıştır. bunların ardından bob kane çeşitli sergiler açmış, çeşitli galerilerde de çizimlerini sergilemiştir.
    kendisi geçirdiği uzun bir hastalığın ardından 1998 yılında aramızdan ayrılmıştır.

  • eskiden arabistan'da yururlukte olan allah bir kari dort olayi kizlarin cok tuhafina gitmistir..

    - siz muslumanlarin simdi 4 tane mi karisi oluyo?
    - evet.. ne guzel di mi..
    - olur mu oyle sey ya.. nasil yani simdi sen benimle evleniyosun, sonra bir baskasiyla.. sonra bi daha.. sonra bi daha
    - yok uc alana bir bedava veriyolar.. ucuza geliyo..
    - ay siz kadinlari satiyo musunuz bi de?
    - valla mesela sen en az uc inek edersin..
    - aa.. sacmalama ya.. oyle sey mi olur.. ne kadar sacmalik, bidi bidi vidi vidi..
    - yok vazgectim, en fazla iki inek edersin..
    - o niye?
    - cok konusuyosun..

  • ya bu arkadaşı artık şikayet eder misiniz,iyice gore, vahşet video barındıran siteye döndürdü ekşiyi.

    sözlükten uçurulması gerekmiyor mu artık?

    uzun süredir aynı şekilde başlıklar açıyor,evet çocuklar ölmesin ve tek üzüldüğüm onlar ve masumlar ama günlük çoluk çocuğun girdiği bir siteye böyle videolar yükleyemezsin.

    t:işin cılkı cıkması

  • -istanbul’un romantik simgesi kız kulesi. pek çok efsaneye ilham olan kule, osmanlılar gelene kadar leander kulesi adıyla biliniyordu. sevgilisi hero’ya ulaşmak için, boğazı yüzerek geçen leander’in hikayesinden esinlenerek bu isim verilmiştir.

    -kulenin ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemekle beraber on ikinci yüzyılda bizans imparatoru ı.manuel tarafından yaptırıldığı sanılıyor. daha doğrusu oraya bir savunma kulesi yaptırdığı biliniyor. amaç: istanbul’a yönelik saldırıları önlemek, ticaret gemilerini kontrol edip vergi kaçırmalarını önlemek. hem kule hem de bir gümrük binasıymış anlaşılan.

    -istanbul’un fethi’yle birlikte leander kulesi yenilenmiş, belki de yeniden yapılmıştır. fatih sultan mehmet tarafından boğazın güvenliğini artırmak için toplar yerleştirildiği tarihçi tursun bey tarafından yazılmıştır.

    -osmanlılar, pek çok şeyde olduğu gibi, leander hikayesini kendi kültürlerine göre efsaneleştirmişlerdir. evliya çelebi’nin aktardığına göre: zamanında abbasi halifesi harun reşit istanbul’u fethetmek için ordusuyla gelir. orduda battal gazi adında bir kahraman, yanında üç bin yiğidiyle savaşmaktadır. onca çabaya rağmen istanbul fethedilemez. harun reşit vazgeçerek orduyla geri döner ancak battal gazi, üsküdar’a yerleşir. savaş sırasında üsküdar tekfurunun kızına aşık olduğu söylenir. yedi sene üsküdar’da bağ ve bahçe işleriyle uğraşır. yedi sene sonra, şam’ın fethi için çağrılır ve yiğitleriyle beraber şam’a savaşmaya gider. müslümanlar savaş için üsküdar’dan ayrılınca bizans kralı, kadıköy’e bir kale yaptırır. üsküdar tekfuru da battal gazi’den kızını korumak için kızını ve hazinelerini kız kulesi’ne taşır. şam’ın fethinden sonra dönen battal gazi, kız kulesi’ne kayık ile geçer ve tekfurun kızını ve hazinelerini kaçırır. sonra üsküdar’dan atına atlayarak uzaklaşır. “atı alan üsküdar’ı geçti” atasözünün hikayesini de öğrenmiş oldunuz böylelikle.

    -bu hikayeden sonra leander kulesi, kız kulesi olur. osmanlılar, kız kulesi’ne kule-i duhter (farsça: kız) de demişler.

    -osmanlı devleti büyüdükçe, devlet güçlendikçe kız kulesi’nin güvenlik için kullanma ihtiyacı ortadan kalkmıştır. kulenin içerisinde yine de ufak bir askeri birlik bulundurulmuştur. duvarlarındaki toplar zamanla bayram ve törenlerde kutlama atışı için kullanılmıştır. yeni bir padişah tahta çıktığında, ordu sefere çıkarken, savaş kazanıldığında halka duyurmak için toplar ateşlenmiş.

    -yine önemli günlerde adet olan nevbet vurulması (mehter çalınması) kız kulesi’nde de yapılmıştır. bir süre sonra kulenin boğazdan geçen gemilere yön göstermesi için kandil kulesi eklenmiştir. kız kulesi bir deniz feneri olmuştur diyebiliriz. bunların yanında hapsetmek, gözaltına almak için de kullanılmıştır. gözden düşenler, sürgün edilen bazı kişiler kuleye hapsedilmiştir.

    -on dokuzuncu yüzyılda yaşanan kolera salgınında kız kulesi, karantina hastanesi olarak kullanılmış. hastaların bir kısmı kulede tecrit altına alınmıştır.
    ilginç bir girişimi 1880 yılına ait bir gazete haberinden öğreniyoruz. fransızca la turquie gazetesi, bir ingiliz’in, kız kulesi’ni kiralamak istediği ve niyetinin “bu bizans anıtını, restoranı ve kahvehanesi olan bir otele çevirmek” olduğunu yazmış. bu girişimle ilgili bir sonuç alınmamış.

    -kız kulesi zaman içerisinde pek çok tadilat geçirmiş. elimizdeki şehir resimlerinden zaman içerisinde nasıl değiştiğini görebiliriz. bizans zamanında gerilen zincir ile yıkılmış, istanbul’un fethinden sonra tekrar yapılmış, 1719 yılında fenerden çıkan yangın ile kule harap olmuş. kule bugün ki görünümünü 1832 yılında yaptırılan tadilattan sonra almıştır.

    -kızkulesi, 1959 yılında silahlı kuvvetlere devredilmiş, deniz ve hava trafiğinin denetlenmesini sağlayan bir radar istasyonu olarak kullanılmıştır. bir süre siyanür deposu olarak da kullanılmış, 2000 yılında yapılan ihale ile restoran olarak hizmet vermeye başlar.

    -türkiye denildiğinde istanbul denildiğinde akla ilk gelen, efsanelere konu olan kız kulesi, 2000 yılından beri bir restoran. böylesi değerli bir kültür varlığının daha simgesel bir eser yapılmasını bekliyor insan.

    -bu konuyu her fırsatta dile getiren, her ortamda savunan kişi kuşkusuz sunay akın’dır. kız kulesi’nin 1995 yılında ihaleye çıkarılması ve 49 yıllığına kiralanmasına tepki göstermiş, kız kulesi’nin müze yapılmasını önermiş. adına da “şiir cumhuriyeti” demiştir.

    entry videosu
    tarih ve genel kültür içerikli videolar hazırlıyorum. amacım güzel vakit geçirirken bir şeyler öğrenmek/öğretmek. youtube kanalıma bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

    kaynaklar
    • deniz mazlum, kız kulesi’nin uzun tarihinden bir kesit: 18. yüzyılda “kule-i duhter”.
    • mehmet sait türkkan, xvııı. yüzyılda kız kulesi.
    http://www.serenti.org/…si-tarihcesi-ve-efsaneleri/
    https://www.uskudar.bel.tr/…ain/pages/kiz-kulesi/35
    https://sites.google.com/…eleri/kiz-kulesi-efsanesi
    http://jfa.arch.metu.edu.tr/…ilt24/sayi_1/35-47.pdf
    https://en.wikipedia.org/wiki/hero_and_leander

  • pederi kaybedeli 2 gün olmuş, yan apartmandan gelin alacakları için gelmiş ahali. zurna davul hepsi hazır. bizim apartmana giren çıkan kalabalığı görünce düğün sahiplerinden birisi kapıyı çaldı. hiç tanımıyorum ben adamı. (orda yaşamıyorum) rahmetli de sadece selam sabah o kadarmış. (sonradan öğrendik).

    komşu: oğlum selam, hayırdır bişey mi var? ayakkabılar, giren çıkanlar dikkatimi çekti de.

    ben: abi 2 gün önce babamı kaybettik, o yüzden birazdan kuran okunacak, * eş dost geliyor.

    k: ya başın sağolsun, bilmiyordum. kim ölen, adı ne?
    b:........
    k: hadi ya, köydeydik 2 haftadır, haberimiz yoktu. neyse, rahatsız ettim kusura bakmayın. bizim de kızı alacaklar, davul zurna vs gelmişti. söyliyim de çalmasınlar.
    o sırada annem gelir.
    a: aa hiç olur mu öyle şey, kız bi kere evleniyor. adet buysa iptal etmeyin. olmaz. biri ölecek, biri evlenecek, biri doğacak. biz camı kapıyı kapatırız.

    komşu teşekkür etti, ayrıldı.
    normalde yarım saatten fazla süren olay 5 dk da, kız babası tarafından bitirildi, tekrar kapıya gelip özür diledi ve gittiler.

    bazen böyle duyarlı komşuların, insanların olması güzel geliyor insana.

    aslında hep olması gereken bu ama birbirimizi o kadar umursamaz olmuşuz ki, bu güzel şeyler yaşanınca güzel geliyor insana.

    insanın cenazesi mi var, hastası mı var vs soran insanlar varsa sorun olacağını sanmıyorum. benim açımdan olmadı, üstelik acı bir günde.

    ama sormadan hurra diye başlayana ben de söverim.

    debe edit: ankarada maddi imkanı olmayan bir kardeşimiz için akülü tekerlekli sandalye ihtiyacı vardır.
    detaylar için

  • ben ilk defa bir dine inanmak istedim. hiçliğin olmaması için dua ettim.

    depremde 4 kuzenimi kaybettim.

    birini enkazdan canlı çıkarttık. bacağı tamamen ezilmişti. kesilmesi gerekiyor dediler. apar topar bir ambulansla gitti. 3 gün nerede olduğunu aradık. sonra morgta kimliği tespit edildi.

    ikisi birbirine sarılmış halde bulundu. abi kardeşlerdi. cesetleri tanınmaz halde dediler. tek dileğim acı çekmeden anında ölmüş olmaları. çünkü asıl korkunç kısım, gelmeyen yardımı beklemekmiş.

    son kuzenim tam 3 gün yaşam mücadelesi verdi enkaz altında. sesini duyduk, "nefes alamıyorum kurtarın" yakarışları hala kulağımda. 5 bina birbiri üstüne binmişti. çok zor ulaştılar. 4. gün buldular bedenini. hala sıcaktı.

    düşünüyorum şimdi. depremden beridir bunu düşünüyorum. hepsi gencecikti 20li yaşlarındalardı. bu kadar mıydı yani hakları ? daha hiçbir şey yaşamamışlardı ki. hiçliğe karışmış olma ihtimalleri canımı çok yakıyor artık. inanmıyor olsam da cennet umarım vardır diyorum istemsiz. bu dünyada sadece 20 küsür yıl geçirip yok olmalarını kabullenemiyorum.

    umarım ben bu satırları yazarken başka yerde tekrar doğmuşsunuzdur. anılarımızı, aranıza katılana kadar yaşatacağım.

    sizi çok seviyorum.