hesabın var mı? giriş yap

  • tırın durma mesafesine bakınca hızının sınırlar içinde olduğunu düşünüyorum. çocuk durmak varken tıra doğru koşmuş .

    anne baba acılı anlıyorum da tırın o çocuğa çarpmaması için hiç orada olmaması gerekiyordu , ben tırda bir hata görmedim açıkcası.

    umarım kısa sürede iyileşir.

  • kardan adam yapmak için en ideal kar, hava sıcaklığı donma derecesinin biraz üstündeyken (- 0°c ile 2°c arasında) ortaya çıkan, hafif nemli kardır. bu sıcaklık aralığında, karın bir kısmı erir ve ortaya çıkan nem, buz kristallerini birbirine bağlayan bir yapıştı görevi görür. en iyi tutunma için gereken ideal nem oranı %3 ila 8 civarında olmalıdır. karın nem oranı %15'e ulaştığında, ortaya sulu kar çıkar ve verilen şekli koruyamayacak hale gelir.

    sıcaklık donma noktasının altına indikçe, kar içerisindeki su azalır, buz kristalleri daha düşük bir yüzey alanına sahip olur ve daha az yapışkan hale gelir. bu da, kardan adamınızın sağlam olmamasına neden olur.

    kardan adamın, ısıyı emip, karı eritme eğiliminde olan asfalt ya da beton yüzeyler yerine, toprak bir zemine ve gölgelik bir alanda yapılması, daha uzun süre erimeden formunu korumasına yardımcı olur.

    küçük bir kartopunu elinizde ısıtıp, sıkıştırarak başlayıp, aynı yöntemle kartoplarını büyütmek gerekir. elinizden gelen sıcaklık sayesinde erimeye başlayan kar ile ortaya çıkan ve kar kristallerini birbirine bağlayan su, daha sonra tekrar donarak kardan adamınızı daha sağlam hale getirecektir.

    ağırlığı dengede tutmak için, kardan adamı 3-2-1 boyut oranlarına göre yapmak iyi bir tercihtir. kardan adamın en altında bulunan, en büyük kartopu, kafasının 3 katı, ortada bulunan ortanca kartopu ise kafanın iki katı olmalıdır. her bir katman yerleştirilmeden önce, bir alttaki katmanın üst kısmı düzleştirilmeli ve bir üst topun temas edileceği yüzey alanı artırılmalıdır.

    iyi eğlenceler.

    kaynak: science focus

  • bir kayak gezisi sonrası kendilerine gönderilen,

    "golf takımlarının taşınmasından ekstra ücret almıyorsunuz ama kayak takımlarından alıyorsunuz,
    gereğinin yapılmasını rica ederiz"

    minvalindeki maile,

    "geri bildiriminiz için teşekkürler, artık golf takımlarından da ekstra ücret alınacaktır"

    şeklinde cevap veren firmadır.

  • instagram'a serumlu fotoğrafını koyan kız'la yakın akrabadır ancak daha geniş kitlelere ulaşmak istediğinden facebook'u seçmiştir.

    genellikle "@bilmemne hospital" diye tag koyar ve fotonun altında genellikle 75 like ve 89 yorumdan oluşan şöyle diyaloglar olur:

    - aa hayatım noldu canım, ciddi bişey yoktur umarım!??
    - çokk geçmiş olsun!
    - kuşum çok geçmiş olsun
    - çok geçmiş olsun canım acil şifalarr
    - geçmiş olsun güzelim, telefondan ulaşamadım neyin var???
    - siz bence nazara geldiniz, çok geçmiş olsun
    - geçmiş olsun
    - çok geçmiş olsun
    - arkadaşım çok geçmiş olsun
    - neyin var çok merak ettik, çok geçmiş olsun
    - allahım acil şifalar versin
    - bi tanem bişey lazım mı atlayıp geleyim hemen? çok geçmiş olsun.

    ve en sonunda..

    - arkadaşlar, hepinize ilginiz için çok teşekkürler. ufak bir bağırsak sıkışması olmuş. biliyorsunuz ben osurmuyorum normalde, serumu yiyince iki üç defa hafifçene bıraktım, şimdi kendime geldim çok iyiyim.

  • "durun sokağa çıkmayın, direnmeyin, bu yönetimin işine yarar" diyen işbirlikçi lavukları dinlememiş, sokağa çıkmış, direnmiş, mücadele etmiş ve kazanmışlardır.

    darısı tüm memleketin başına.
    direnmeyene ekmek yok bunu anlayın.

  • adı gibi hem teknik hem de kültürel anlamda “devrim” olan ilk türk otomobilinin hikayesini anlatan türk filmi. belki de en iyi türk filmi.

    ----------------

    “peki yandan egzantrikli mi yapalım, üstten egzantrikli mi? yandan olursa yapımı daha kolay ama üstten olursa motor daha efektif olur...”

    ----------------

    bu entry’nin amacı filmden daha çok, filmin baş kahramanı devrim hakkında gözden kaçmış bir kaç şey söylemek. önce film hakkında da bir cümle söylemek gerekiyor: film sadece çıkış noktası nedeniyle bile (yarım yüzyıl önce gerçekleşmiş tarihsel bir kırılma noktasını kayıtlara geçirmek ve “haber vermek” çabasıyla yapılmış bir film olmasıyla) “mükemmel” sıfatını hakediyor.

    otomobile gidersek:

    devrim, 130 günde yaratılması, kendini ona adamış bir avuç inanmış insan tarafından yaratılması ve hem halka hem de bürokrasiye rağmen yaratılması nedeniyle isminin hakkını sonuna kadar veren bir otomobildir.

    devrim bir "meydan okuma"dır. sanayi devrimi sonrası batı uygarlığına, ezberletilmiş "başarma duygusundan yoksun" türklük kavramına meydan okumanın otomobilidir.

    yokoluşunu da kendi varoluş sebebinin içerisinde barındıran bir otomobildir.

    otomobil (kendisinden “otomobil” diye bahsetmek bile gurur veriyor), yaklaşık 4.5 m uzunluğu, 1.8 m genişliği ve 1.5 m yüksekliğiyle günümüzün d segmenti (“compact executive car”) otomobilleriyle aynı boyutlara sahipti.

    örnek olarak, güncel mercedes c serisi (w204) sedan 4.582 mm uzunluğa, 1.770 mm genişliğe ve 1.447 mm yüksekliğe sahip.

    boyutlarına rağmen devrim’in ağırlığı sadece 1.250 kg’ydi. bugünkü emsallerinden 250-300 kg daha hafifti. basit şekilde “preslenen” karoserin kalitesi, olmayan güvenlik ve konfor donanımları ve yalıtım malzemeleri düşünüldüğünde “otomobil”in bu ağırlıkta kalması normal.

    bu hafiflik motor özellikleri ile birleştiğinde ortaya o dönem için “verimli” bir otomobil çıkıyor. bunu anlamak için motor özelliklerine bakmak gerekli ve bilinçli mi tesadüfi mi olup olmadığı net olmayan şaşırtıcı bir motor konsepti var:

    2.0 litre hacimde, silindir başına 2 subaplı ve alttan egzantrikli (cam in block) motor, 1980’li yılların sonuna kadar, yani önce verimlilik artışı için ezgantrik milinin yukarı alındığı (sohc), daha sonra da subap sayısının 2’ye katlandığı (silindir başına 2 yerine 4 subabın kullanıldığı) ve buna bağlı olarak da egzantirk sayısının 2’ye çıktığı (dohc) motorlar dönemine kadar hakim olan geleneksel motor konfigürasyonuna sahip.

    nefes alması ve yakıt beslemesi için karbüratörün kullanıldığı atmosferik motor 50 hp gücünde.

    (1990’larda silindir başına 4 subaplı, üstten çift egzantrik mili ile donatılmış ve karbüratör yerine enjeksiyonlu beslemeye sahip motorlarla verimlilik ve performans artışı anlamında bir “1. devrim”i yaşadık. daha doğrusu çok önceleri üst sınıf premium araçlarda bulunan bu özellikler c segmenti ve d segmenti araçlarda kullanılmaya (halka inmeye) başladı. “2. devrim"i ise, 2000’lerin sonunda “downsizing” ile yaşadık. bir taraftan, çevre düzenlemeleri ile egzos emisyonlarının önem kazanması ve buna dayalı vergilendirme sistemi, diğer taraftan petrol arzının geleceği ve artan akaryakıt fiyatları nedeniyle ortaya çıkan tasarruf ihtiyacı üreticileri daha verimli motorlar üretmeye itti: motor hacimleri küçüldü, eskiden büyük hacimle gelen güç, daha küçük hacimlerden aşırı besleme ve direkt enjeksiyon ile gelmeye başladı...)

    bu 2 devrimden çok önce, “devrim” 1961 yılında olacaktı ama nedenini bildiğimiz şekilde o devrim 4 adet üretildi ve proje iptal edildi.

    motorun özelliklerine dönmek gerekiyor artık:

    premium sedan boyutlarında ama 1.250 kg ağırlığında olan bu hafif otomobil 2.0 litre hacminde bir benzinli atmosferik motora emanet edilmişti.

    devrim için geliştirilen motora referans alınan 6 silindirli bir chevrolet motoru sökülerek, motor bloğunun 2 silindiri kesilmiş ve 4 silindirli bloktan bir kalıp üretilmiş, motor bloğu bu kalıptan dökülmüştü.

    buraya kadar “şaşırtıcı” bir şey yok, doğru.

    motorun silindir çapı 81 mm, strok’u ise 100 mm. bu haliyle motor aslında benzinli yerine dizel konseptine daha yakın. motorun maksimum 3.600 d/dak çevirebilmesi de bunu doğruluyor.

    (dizel motorların strok’ları, silindir çaplarına göre daha uzundur ve bu nedenle devir çevirmek için pistonlar daha uzun yol katederler. yine bu nedenden dolayı, dizel motorlar benzinli motorlara göre daha az devir çevirebilirler ve yüksek devirlere ulaşamazlar, ama alt devirlerde ürettikleri çekiş gücü ve tork çok daha yüksek olur.)

    (aynı hacimdeki 2 motordan “basık” olan, yani silindir çapları daha geniş, strokları daha kısa olan motor daha yüksek devir çevirme kapasitesine sahiptir.)

    devrim'in motoru da maksimum 3.600 d/dak çevirebiliyordu. tam bir dizel motor gibi. yani mühendisler belki de bilmeden, aslında aşırı beslemesi (turbosu) olmayan bir “dizel” motor tasarlamışlardı.

    50 hp güçte olmasına rağmen, düşük devir konsepti ve karoserin hafifliği nedeniyle dönemi için mütevazi ve verimli bir otomobil yaratıldığı kesindir.

    o dönemlerin almanya’sının sembolü olan vw bettle da, fransa’nın citroen 2cv’si de 50 hp üretmiyordu...

    bugün tekrar bir türk otomobili yapmayı düşünenler varsa ismini yine “devrim” koymalı belki de. geçmişe sadakat ve yanlıştan dönmek adına...

    ilginç olan başka bir nokta da devrim kelimesinin ingilizce karşılığı olan “revolution” aynı zamanda “motor devri” anlamında kullanılıyor.

    sektörde retrospektif otomobilden geçilmiyor ve yenileri geliyor: vw beetle, mini cooper, fiat 500, chrysler pt cruiser, audi quattro, citroen ds serisi...

    emek verenler kadar, sadece vizyonu için bile cemal gürsel’i de saygıyla anmak gerekiyor.

    keşke yaşasaydın devrim.

  • çevresi tarafından "çok tuhafsın" denilerek dışlanan insandır. bir keresinde rüyada olduğumu anlayınca, kendimi 5. kattan atıp atıp tekrar uçarak yukarı çıkıyordum. "ehe ehe çok zevkli lan" deyip baya bir coşmuştum.

    bir de rüyada silahla tehdit edilme sahnem vardı. tam trol işiydi. adam silahı doğrultunca "uyanıcam olum birazdan" gibi bir tepki vermiştim. adamın boş bakışları hala aklımda.

    benim gibisine de yaramıyor böyle şeyler.

    (bkz: kendi rüyasını trolleyen insan)