hesabın var mı? giriş yap

  • teknik olarak haklı da, karşısındaki kişi de günde belki yüzlerce etiket değişmesi istenen, değişmeyi gözden kaçırdığı etiket için aradaki fiyat farkının maaşından kesildiği ve tüm bunların yanında kasaya, depoya da bakması beklenen bir emekçi.

    sistemi öyle güzel kurmuşlar ki, arena'da milleti birbirine kırdırırlarken yukarıda localarından seyredip viskilerini yudumluyor pezevenkler.

  • buraya kadar ki bütün entryleri okudum. oyunları ve kitapları bilmeyenlerden en fazla gelen şikayetlerden biri kurgunun karışıklığı.

    konuyu açıklığa kavuşturalım:

    geralt ve yennefer (ve diğer büyücüler) normal insanlardan çok daha uzun ömürlüler. geralt'ı hep aynı gördüğümüz için zaman çizelgesi karışıyor.

    aslında bölümler dikkatli izlendiğinde olaylar ve storylinelar arası ne kadar zaman olduğu anlaşılıyor ama külliyata hakim olmsysn izleyicinin kaçırması ya da dikkat etmemesi normal.

    şimdik 3 ana time line (zaman çizgisi) var dizide.

    geralt'ın, ciri'nin ve yennefer'in hikayeleri üç ayrı zamanda geçiyor ve dizi ilerledikçe birbirine yaklaşıyor.

    zaman olarak en eski nokta yennefer'in hikayesinin başladığı nokta,

    ondan sonra geralt'ınki başlıyor,

    dizinin "bugünü" olarak tanımlayabileceğimiz hikaye çizgisi de ciri'ninki.

    aslında ilk bölümden ciri ve geralt'ın ilk hikayesi arasında yaklaşık 40 sene olduğunu dizi bize söylüyor ama daha ilk bölümde isimler ve karakterler izleyicinin kafasında oturmadığından kaçırmak kolay. peki bunu nereden biliyoruz?

    ciri hikayesindeki şölende ciri anneannesiyle* konuşurken sen ilk zaferini kazandığımda benim yaşımdaymışsın diyor (11-12 yaş). daha sonra ormanda geralt ve renfri konuşurken; renfri kaderinin elinden alındığından dem vuruyor ve vurgulamak için "daha geçenlerde cintra kraliçesi calanthe ordusunun başında ilk zaferini kazandı" gibi bir laf ediyor. buradaki calanthe ve ciri'nin annenannesi calanthe aynı kişi ve aynı savaştan bahsediyorlar. buradan anlıyoruz ki ciri'nin hikayesindeki calanthe 50 yaşının üzerindeyken geralt'ın hikayesindeki calanthe 11-12 yaşında yani arada yaklaşık 40 yıl var.

    yennefer ve geralt zaman çizgisi arasındaki farkı da kral foltest sayesinde öğreniyoruz. geralt, foltest ile karşılaştığında kral 50-60 yaşlarında iken, büyücüler locasının hükümdarlara verdiği davette kendisi henüz 12-13 yaşlarında bir çocuk ve bu sahne yennefer'i köyde ilk gördüğümüz sahneden yaklaşık 10 sene sonra. bu durumda yennefer'in hikayesi başlama noktası olarak en eski sonra geralt ve dizinin bugünü olarak da ciri'nin hikaye çizgisini izliyoruz.

  • kedi, kırmızı şarap ve winter chill out albümleri hazır bekliyorum. hadi amk, yağıyorsa yağsın. kediyi kestireceksiniz bana burada.

    ekleme: yağdı sayılmaz. kar mı bu? yer; halkalı/atakent mahallesi.

    kediyi affettim, şarap iptal, jagermeister'a devam.

  • ben de ezansız bir ülkede yaşamak istiyorum. her istediğimiz gerçekleşmiyor ama.

    tanım: çöl bedevilerinin taleplerinden birisi. yallah arabistan'a. burası türk yurdu, arap çölü değil.

  • dramatik yapı senaryoların olmazsa olmazı. ancak post-modernliğin gelişi, klasik ve modern anlayışın yıkılması sebebiyle anlaşılması da biraz zorlaştı. yada insanlar görmezden gelmeyi tercih ediyorlar bilemiyorum. o yüzden bu entry'de dramatik yapının temellerinden ve filmlerde nasıl kullanıldığından bahsedeceğim.

    dramatik yapının en bilinen iki uygulaması vardır. genelde filmlerde üç perdelik, romanlarda da beş perdelik yapı kullanılır. ancak bu dediğim gibi genel ölçü. kitaplarda üç perde, filmlerde beş perde, kısa filmlerde iki perde olarak görülebilir. bu tercih tamamen hikayenin hangi yapıya uygun olduğuna göre değişir. ben genelde sinema üzerine yoğunlaşacağım ancak üç perdeli yapı görece basit kaldığından beş perdeli yapıyı ve sinemada nasıl uygulandığını anlatacağım.

    beş perdeli yapının farkı şudur. üç perdeli yapının gelişim bölümü genelde belli bir çizgide izler. final bölümüne girene kadar sert değişiklikler yaşanmaz. beş perdeli yapıda ise gelişme bölümü üçe bölünür. ikinci perdenin yükselme bölümü yine vardır ancak filmin ortasında bir olay olur ve dördüncü alan düşüş olarak devam eder. şimdi farkını söyledim ama burası biraz karışık gelebilir. o yüzen adım adım ilerleyelim. burada örnek olarak hayao miyazaki'nin hauru no ugoku shiro filmini baz alacağım. o yüzden ilerisi filmi izlemeyenler için spoiler olabilir.

    --- spoiler ---

    dramatik yapıda ilk bölüm sunuş yada sergidir. bu kısım üç perdeli yapı ile aynıdır aslında. burada senarist karakterlerini ve dünyayı tanıtır. ancak karakterler tanıtılıyor diye bölüm sakin olacak diye bir kural yoktur. eğer dünya, aksiyonun bol olduğu bir yer ise film de bu şekilde başlayabilir ancak olaylara derinlemesine girilmez.

    giriş bölümünde miyazaki de sophie'nin hayatını anlatır. ana karakterimiz kendi hayatını sıkıcı buluyordur ve biraz çekingendir. bu özellikleri gördükten sonra genel ortama geçeriz. arka planda bol bol asker görürüz böylece bir savaş atmosferi yaratılır. afişler ve şehirde gezen pek çok üniformalı insan sayesinde savaşa hazırlık yapıldığını anlarız. aynı zamanda howl da görülür ancak kendisi hakkında herhangi bir sır verilmez. yine de steam-punk görülen bu dünyada sihrin de yer aldığı söylenmiş olur.

    ikinci bölüm çatışma diye geçer. bu bölümde bir olay olur ve karakter harekete geçmeye mecbur edilir. bu değişiklik illaki çok etkili bir şey olmak zorunda değildir. karakterin rutini dışında bir şey olması yeterli. bundan sonra karakterin hayatı değişir yeni duruma adapte olmaya çalışır ve bocalar. yeni hayatı ile eskisi arasında bir denge kuramaz.

    filmde de sophie, witch of the waste'in kendisine yaptığı büyü ile yaşlanır. bu nedenle eski yaşamına devam edemez ve büyüyü bozmak için yola düşer. bu sırada yavaş yürümek, çabuk yorulmak gibi yeni sıkıntılar ile karşılaşır. aynı zamanda arka planda savaşın başladığını ve insanların büyük bir coşku ile askerleri uğurladığını görürüz. ortalık panayır gibidir. ancak bu bölümde sürekli yükseliş de yoktur. final bölümüne hazırlık anlamında işaretler verilmesi gerekir. filmde de savaşın kötülüğü ve howl'un büyüden nasıl etkilendiği gösterilir. bir de karakterler çatışma konusunda her zaman başarılı olmaz. mesela howl sinir krizine girdiğinde sophie hayatı boyunca güzel olmadığını söyleyip ağlamaya başlar. karakterin değişime ne kadar hızlı adapte olduğu yada olamadığı anlatıcının kararındadır.

    üçüncü perde yükselen aksiyon diye bilinir ve bu bölümün sonunda filmin zirvesi yaşanır. zirve derken olayların bağlandığı yer olarak görmeyin bunu. daha çok ana aksiyonun patlak verdiği yerdir. karakterlerin bu kısımda da ikinci bölümdeki gibi yükseliş vardır ancak konu çeşitli değildir. artık açıklama yapılır ve gördüğümüz olayların bir yönü vardır. bu yön de filmin patlama noktasıdır.

    yürüyen şato'da bu kısım howl'un yatağa düşmesi ile başlar. howl burada savaştan kaçmak için sophie'yi, madam suliman'a göndermeye karar verir. bundan sonra yine sophie'nin yaşadığı zorlukları izleriz ancak fark edebileceğiniz üzere bu kısımda sophie ikinci bölüme göre olaylara daha hakimdir. filmin zirve noktasında howl'u kurtaracak ipuçlarını alır ve büyük bir aksiyon ile madam suliman'ın elinden kaçar. fark ettiğiniz üzere filmin bu anına kadar karakterler bir yere doğru gidiyorlardı ancak amaçları kesin değildi. bu andan itibaren ise karakterlerin ana motivasyonları ortaya çıkar ve her karakter filmin finalini hazırlayacak adımları atmaya başlar.

    bundan sonra dördüncü kısma geçiyoruz. dördüncü kısım düşüş diye bilinir. yani olayların kötüleşmeye başladığı yer. bu kısımda kahramanlar zor durumdadır ve buna karşı çareler ararlar. daha önce yapmaya cesaret edemedikleri şeyleri yaparlar çünkü ikinci ve üçüncü perde yaşadıkları nedeniyle değişmişlerdir.

    filmimizde işler aslında iyimser bir havada başlar. howl evi yeniden düzenler ancak bunun nedeni işlerin iyi gitmesi değil ekibin kaçmak zorunda olmasıdır. howl da çözüm bulamayacağına inanır ve kaçma hazırlığı yapar. neşeli görünse de asıl motivasyonu kendisi büyüye teslim olduğunda arkada kalanların güvende olmasını sağlamaktır. çünkü o da sophie'nin ikinci ve üçüncü bölümde yaptıkları nedeniyle değişmiştir ve sophie'yi ve evi korumak için savaşa girecektir.

    bu bölüm diğer bölümlere göre daha karanlıktır. ikinci bölümde gördüğümüz panayır havası yerini bombalanan şehirlere ve kaçan insan görüntülerine bırakır. sophie'nin ruh hali de filmde görmediğimiz kadar kötüleşir. howl'u sürekli patlamaların arasında görürüz. ayrıca filmde sophie'nin tarafında olan en büyük güç olan calcifer, madam suliman'ın ayak oyunları neticesinde pasifize edilir. böylece düşüş de hızlanır. artık evi koruyacak ve gizleyecek biri yoktur. durumu düzeltmek için howl geri gelir ancak bu sırada da geri dönülemeyecek kadar kötü durumda olduğunu anlarız.

    beşinci bölüm finaldir. bu bölüm filmin nasıl kapandığını görmemizi sağlayacak karakterlerin değişiminin sonlandığı yerdir. bu bölümde filmde işlenen bütün küçük detaylar bir araya gelir ve karakterler şu şu değişimleri yaşadığı için artık böyle insanlar olmuştur denir.

    bu kısım şatonun yıkılmasıyla başlar. ancak olaylar filmin başlangıcından farklı ilerler. çünkü en başta çekingen bir insan olan sophie olayların gidişatını ele alıp önce howl'u kurtarır daha sonra da savaşı bitirir. howl da kalbini geri kazanır. böylece karakterlerin yaşadıkları değişim tamamlanır ve film sonlanır.

    --- spoiler ---

    gördüğünüz gibi beş perdeli yapı aslında üç perdeli yapıdan daha kapsamlı. ayrıca filmin tonunda da değişiklik oluyor film içinde. yani filmin ikinci perdesinde yükseliş varken bunu dengeleyen bir yıkım bölümü de var. bu nedenle bu tip filmleri izledikten sonra duygudan duyguya attı bizi dersiniz. bir de normalde bu beş perdeli yapıyı en çok kullananlardan biri william shakespeare'dir. o yüzden karşınıza shakespeare trajedi yapısı olarak da çıkabilir. şöyle bir durum var sheakspeare'in trajedilerinde dördüncü bölümde karakterlerin çoğu öldüğü için final de çok serttir. ancak bu her zaman böyle olmak zorunda değildir. yani trajedi yapısı kullanıyorum o zaman finalde herkesi öldüreyim demeniz gerekmez. üstteki örnekte de gördüğünüz üzere anlatı iyi bir şekilde de sonlanabilir.

    peki uzun metrajlarda neden hep bunu kullanmıyorlar? çünkü beş perdeli yapıyı kontrol etmesi gerçekten zordur. ikinci perdede çok yükselirseniz dördüncü perdeyi de ona uygun şekilde sert düşürmeniz lazım. sert düşüş yaptığınızda da finali iyi bağlayamazsınız. bağlamaya çalışırsanız da deus ex machina gibi yok artık dedirtecek demode teknikler kullanmanız gerekir. o yüzden senaryo yazıyorsanız önce üç perdeli yapıyla başlayıp eliniz alıştıktan sonra eğer anlatılacak hikaye bunu gerektiriyorsa beş perdeye çıkmanız sizin için daha iyidir. yoksa elinizde hamlet'in finali gibi bir final ile kalakalırsınız.