hesabın var mı? giriş yap

  • stadyumlar siyasetin rahmidir. merkez üssüdür. anavatanıdır.

    (bkz: nika ayaklanması)

    ayrıca o stadda recep tayyip erdoğan sloganı atsalardı, işte beşiktaş taratarı! binlerce fenerbahçe taraftarının reise desteği! diye başlıklar atar övünürdünüz. işinize gelmeyince stadyumlar siyaset yeri midir?

    yok kardeş stadyumlar ananızın amıdır.

  • temel olarak şimdiki fizik anlayışımıza göre zamanda yolculuk mümkün değildir fakat geleceği bilemediğimiz dolayı bu önerme şimdilik geçerlidir. eğer bir zaman makinemiz olsa ve zamanda bir yolculuk yapacak olsak yanımızda bulundurmamız gereken şeyler, amacımıza ne yapmak istediğimize ve ziyaret etmeyi planladığınız döneme bağlı olarak değişebilir. ancak genel olarak bir düşünce deneyi yapsak, acaba nelere ihtiyaç duyardık.

    ara not: bu saydıklarımın bir çoğu geçmişe gittiğimiz taktirde geçerli olacaktır.

    kimlik ve dokümanlar: zaman içinde seyahat ettiğimizde, illaki o dönemdeki insanlarla etkileşime girmeniz gerekebilir. bundan kaynaklı dönemim koşullarına göre kimlik, pasaport ve diğer belgeler sizin tanımlanmanızı, fark edilmemenizi veya başınızın derde girmemesi konusunda yardımcı olabilir.

    para:yukarıda söylediğim gibi insanlarla etkileşim kaçınılmaz olduğundan bu kısımda elzemdir. bundan kaynaklı olarak her dönemin ekonomik yapısı farklılık gösterecektir. elinizde o dönemin para birimine ait , para bulunması gerekmektedir veya aşırı geçmişe gittiyseniz ve takas sistemi varsa, yanınızda buna uygun miktarda, çeşitlilikte materyal yahut değerli eşya işinizi görecektir.

    giyim: bence olmazsa olmaz bir durum örnek verecek olursak marty mcfly geçmişe gittiğinde üzerindeki kırmızı şişme yeleği herkes can kurtaran yeleği sanmıştı ve dönemin insanları garipsemişti. onun için geçmişteki dönemin kıyafetlerine uygun giyim eşyaları yanınızda bulunmalıdır. bu, hem dikkat çekmemenize yardımcı olur hem de o döneme daha iyi uyum sağlarsınız.

    modern aletler: bunları bu gün kullandığımız en basit aletlerden en karmaşık aletler olarak sıralayabilirz. örnek verecek olursak mesela aşırı geçmişe gittik ve ateş yakmamız elzem bir duruma dönüştü, çakmak veya kibrit gibi materyaller önem arz eder yine bir el feneri mesela. ayrıca marty mcfly gibi karşıdaki kişiyi bir düşünceye sevk edeceksiniz mesela bir walkman'e ihtiyacınız olabilir.* burayı biraz da sizin hayal gücünüze bırakıyorum.

    taşınabilir enerji kaynakları: illaki bazı durumlarda yanınızda bulunan elektronik veya günümüz modern eşyalardan yararlanacaksınız. bunlardan en basiti fener olabilir mesela. gittiğiniz zaman çizgisinde prizler ve elektrik altyapısı gibi yapılar olamaya bilir bunun için yanınızda piller ve taşınabilir enerji kaynakları taşımanız size pek çok şeyde yardımcı olabilir.

    sağlık ve güvenlik malzemeleri:zaman içinde seyahat etmek bazen sizi kötü durumlara sokabilir. örneğin çeşitli sağlık riskleriyle karşılaşabilirsiniz. bunun için ilk yardım malzemeleri, temel sağlık ürünleri ve çeşitli ilaçlar işini görebilir. yine insanları bir tarafa bırakacak olursak tehlikeli hayvanlar karşınıza çıkabilir ve güvenlik ekipmanları(çeşitli silahlar....) yanınızda olmak zorundadır. bunların hepsi sizin beklenmedik durumlar karşısında hazırlıklı olmanıza yardımcı olabilir.

    yemek ve su: zamanda yolculu ekstrem bir kamp olarak düşünecek olursak gittiğiniz dönemde başınıza ne geleceğini bilemezsiniz.ziyaret ettiğiniz dönemdeki yiyecek ve içecek temininde sorun yaşayabilirsiniz veya o dönemin yiyecek kültürü ve sağlık standartları farklı ise hasta olmanıza neden olabilir. bunun için aynı kampa gider gibi yanınızda yeteri miktarda yiyecek ve su olması, yapmış olduğunuz gezintinizi zevkli hale getirebilir.

    bilgi: insanlarla etkileşim kaçınılmaz olacağından ziyaret ettiğiniz dönemle ilgili temel bilgileri, dönemin kültürünü, geleneklerini ve tarihi hakkında bir yoksa, bence ne kadar akıllı ve zeki olduğunuzun bir önemi bulunmamaktadır. çünkü onların baktığı perspektiften bakamazsınız ve muhtemelen başınızın belaya girmesi kaçınılmazdır. örnek verecek olursak outlander dizisinde claire fraser adlı karakter geçmişe gitmiş ve geçmişte yaptığı bir kaç uygulama neticesinde cadı, şifacı veya büyücü olarak yaftalamıştı. bu, yanlış anlamaları ve uyumsuzlukları önlemek için ne diyoruz bilgi önemli.

    ütopik aletler : işte benim en çok sevdiğim bölüme geldik. artık burada biraz daha yazıya hayal gücü ekleyebilir ama abartmadan. örneğin yanımızda dune evrenindeki holtzman kalkanı muhakkak olmalıdır fakat bu kalkan her türlü silahı etkileyecek şekilde çalışması gerekmelidir ki en zor durumlarda bile hızlıca sıyrıla bil ya da frodo'daki güç yüzüğü(zaten sauron değilseniz tek bu işe yarıyor) yanınızda olmalı ki taktığınız anda görünmez olun.
    benim listemdeki bir bak alet ise görevimiz tehlike filmlerindeki yüksek teknoloji ürünü maskeler ve ses değiştirme cihazları. fakat ses cihazı hem sesinizi değiştirmeli hemde dönemin dilini konuşmanıza yardımcı olmalı.
    seçtiğim bir başka ütopik alet ise dragon ball animesindeki kapsüllerdir çünkü bu kapsüllere* barınaktan tutunda her şey sığabiliyor ve tekrar tekrar kullanılabiliyor.

    hayal gücünün bir sonu olmadığından yazımı burada bitirirken bonus olarak daha önce izlediğim zaman yolculuğuyla ilgili bir kaç dizi ve filmle öneriyorum.
    -outlander(dizi)
    -steins gate(anime dizi)
    -back to the future
    -timeline
    -just visiting
    -the time machine
    -kate and leopold
    -hot tub time machine
    -the time traveler's wife
    -toki o kakeru shôjo

    şimdiden iyi seyirler.....

  • persle arabın alakası yok, türkiye'de ev alan iranlı ortalama anadolu insanından daha moderndir dert etmeyin

  • gece yolcuklarinda bir otobusun pesine takilmak iyidir. 50-100 metrelik takip mesafenizi koruyun, takilin. fren lambasina dikkat edin. ayik kalirsiniz.

    ayni sekilde gunduz vakti de gozunuze kestirdiginiz hafif yuksek hizli giden bir arabayi (120 den yuksek olmamak kaydiyla) takibe alin. arada bir gecin, arada bir o sizi gecsin. uzun yolculuklarda karsilasacaksiniz, oyun oynayin. ayik tutuar surucuyu.

    yazin duz yollar uyku getirir. muziksiz cikmayin ve yol bossa genelde sol seridin sag tarafina yakin bir sekilde, yolu ortalar halde gidin.

    kucukbas hayvanlara carpmaktan korkmayin. tilkiye carpmayayim diye iki tane cocuklu arabayi sarampole yuvarliyodum az kalsin. gerek yok vurun.

    sigara icin. bol bol icin. redbulla birlikte icin hatta.

    bunu otostopta bindigim bi kamyoncu abi soylemisti; 42 plakali kamyonlara cok yanasmayin. ayrica eger seridinde giderken yavastan savrularak giden ve hafif saga kirilirken bi anda kendini sola atarak giden kamyonlari hizlica gecin. o kamyoncunun uykusu var demektir demisti.

    geceleri uzunlarinizi acik unutmayin. karsi seritten geleni tehlikeye atarsiniz. bunu zaten biliyorsunuz ama karsi seritten gelen arabanin uzunlari yanmiyorsa bile soyle bi uzunlarinizi acip kapatin. ısaret cakin. o da isaret sellektoru yapacaktir. hem kendinizi hem de karsidaki soforu ayik tutmus olursunuz. win win.

    motorcular arabalarin sol lastiklerinin arkasindan gelirler genelde. sol dikizden gormek zordur, on dikizi surekli kullanin, onlara dikkat edin, yol verin.

    virajlarda kamyon sollarken paniklemeyin. onlar sizi goruyor :) -bi aralar boyle bi tribim vardi- ama sakin ola kamyonlarin sagindan gecmeyi denemeyin, o aynayi hic kullanmiyolar.

    3 saatte bir kesin mola. en az 15 dk.

    100 le gitmek ve 120 ile gitmek arasinda zamansal olaral max yarim saat oynar ama araba kontrolu konusunda dunyalar kadar fark vardir. 110 u gecmeyin.

    hiz limitini gecmeyin tabi ama karsi seritten gelen israrli sellektorlerin, 'ileride radar var panpa, ayik ol' demek oldugunu bilip ona gore davranin.

    veee en onemlisi; sirt cantali bir otostopcu gorurseniz arabaniza alin. anilarini dinleyin, siz de anlatin. ayik olursunuz, hem de arkadaslik kurarsiniz belki.

    gordugunuz uzere yegane amac "ayik olmak". ayik olun! cunku ayik olmak iyidir.

    edit: yazim hatalari

    edit; 'dunyanin en buzin seven insani' ile ufak bi muhabbetten sonra, kopeklere carpmanin takla attirabilecegi olayi dokuldu onume. tabii ki arabaya gore degisen bi durum bu, hafif bi araciniz varsa cok daha mumkun ama yine de boyle bi anda icgudusel hareket edilecektir, hayatta kalma icgudunuz ne derse onu yapacaksiniz. her seye ragmen tilki gibi gorece kucuk hayvanlara carpmak, bariyerlere surmekten cok daha mantiklidir kanimca. yatirim tavsiyesi degildir.

    hayirli edit: sigarayi biraktim, bence siz de birakin. cereze abanin. kavrulmamis badem ve beyaz leblebi favorim.

  • ağlanabilir..

    anne ve babamın yokluğunda ev telefonumuza dadanan sapık bir abi vardı.. abi diyorum, çünkü bir süre sonra kaynaştık, benimsedik birbirmizi..

    aslında ben normalde de çok konuştuğumdan o gün aradığı ilk zaman da vıdı vıdı konuşup onun geçtiği kadar dalga geçip, beklediği eğlenceyi ona vermiştim.. hani normal insanlara çemkirmek ayıptı, ama bu telefon sapığı olduğu için atış serbestti; tersliyordun ve ayıp olmuyordu falan, bu o zaman çok eğlenceli gelmişti.. bak bu arada sonradan niyeyse yufkalaştım ben, yüreğime kelebek kondu derler di mi; birini bile bile tersleyince, dalga geçince bi utanıyorum kendimden, rahatsız oluyorum.. neyse, başka başka, türlü şaklabanlık yaptım: sapık abimize şarkı söyledim (o dönem bende de bilmediğim bir sürü numarayı arayıp şarkı söyleme sapıklığı vardı), şiir okudum*.. e aptal da bir abi olmadığı için saatlerce telefonda şebeklik yapan bu çocuğun anne babasının evde olmadığını anladı bizimki.. başladı o da eğlenmeye.. onun eğlencesi hiç öyle şarkı söylemek ve şiir okumak gibi değildi ama.. "kapıyı çalıcam az sonra", "şimdi balkondayım" bilmem ne, haliyle korkuttu beni.. tabi ben korktukça eğlendi bizimki, o eğlendikçe de ben korktum.. sonra kendimi telefonda "sen beni korkutuyorsun, ben daha çocuğum, zaten annem babam evde yok, kimse beni sevmiyor böğğğğğğ" diye içli içli ağlarken buldum.. galiba sapık abi de şaşırdı bu tepkime "ağlama ya" falan dedikçe içlendim tabii ben, bir de küstüm sesli sesli.. abi iyice yumuşadı ama, "neden küsüyorsun, bak ne güzel konuşuyoruz, gelmicem ben, sana şaka yaptım" falan, üşenmedi dakikalarca susturmaya çalıştı beni..

    ağlamayayım küsmeyeyim diye, önce dakikada bir sürü kez aramaktan vazgeçti.. sonra da annemler gelene kadar ara ara "iyi misin, korkma bak aramayacağım öyle bir daha, iyi misin diye arıyorum, annenler de biraz sonra gelir" diye telkin verdi..
    en son, onlar yokken telefon sapığının dadandığını, çok korktuğumu, ağladığımı anlatınca çalan telefonu öfke ile açan babamı: "ayıp değil mi minicik kızı evde bırakıp gezmelere gidiyorsunuz, bu kızı evde tek bırakmayın korkuyor yazık.. ilgisiz aile" diye azarlamıştı da babam dumur olmuştu..

    canım benim ya..

  • adli kontrol şartı ile serbest bırakılan göçmen. bu kararı alan hakimlerin karısına kızına taciz yapılsa yine bu şekilde serbest mi bırakılacak?

  • ...
    -benimle konuşma şeklin hoşuma gitmiyor.
    -benim de sizin benimle konuşma şekliniz hoşuma gitmiyor.
    -ne biçim konuşuyorsun sen?! ben patronum! ... nereye gidersen git.
    -kovuldum mu ben az önce?
    -evet.
    ...

    kovulduğum gündür. kutlu olsun.

  • aslında ürettiği şeyin, sanat olarak değerlendirilme durumuna göre bir insan için sanatçıdır ya da değildir denebilir.

    öncelikli şart, bir şey üretmesidir. çünkü sanatçı, öncelikle üretmelidir. sanatçılık, aydın olmayı gerektirir. yenilik düşkünü olmayı gerektirir. dolayısıyla, bir insan için sanatçı deme ihtiyacı hissediliyorsa, öncelikle üretip üretmediğine bakılmalıdır. üretiyorsa, ürettiği şeyin özgünlüğüne bakmak gerekir. son olarak, ürettiği özgün eserin, bir sanatsal değeri, estetiği, önemi, nadirliği gibi kriterlere göre kişiye sanatçı denebilir.

    zira herkesin yaptığı/yapabildiği, konuşabildiği, söyleyebildiği gibi şeyler yapmakla, sanatçı olunmaz. konuşarak, yürüyerek, ezberleyerek sanat yapılamaz. üretim şarttır.

    yine, müzik ve müzik üretmek, şarkı üretmek konularında sanatçı tartışmaları vardır. ben, bu konuya da şöyle yaklaşıyorum; müzik bir sanattır evet ama her şarkı söyleyen sanatçı olmaz. bunda da yine bir özgünlük ve üretim şartı olmalıdır. şarkı üretmek ve onu özgün şekilde yorumlayabilmektir bunun ön şartı. başkalarının yazdığı şarkı sözlerini, başkalarının besteleri aracılığıyla, başkalarının icra ettiği müzikle çıkıp söylemenin, sanatçılıkla bir ilgisi yoktur. sanatçının üretme şartı vardır. üretmeden, sanatçı olunamaz.