hesabın var mı? giriş yap

  • ben 5 yaşındayken, ingilizceden hiç anlamayan ve habire ingilizce dersinden çakan benden epey büyük komşu çocuğunu, eni vici vokke tadında uydurmasyon şarkılar söyleyerek delirtmem..

    bütün dünya ingilizce konuşuyoruz da bi o konuşamıyo sanıyodu mal..

  • yukarıdan aşağıya şu şekildedir; ya da sırayı görüldüğü üzere yapıp, tostunuzu ters de çevirebilirsiniz. (böyle daha akıllıca oldu sanırım, evet)

    ayvalık tost ekmeği
    ince bir katman mayonez
    domates
    salam
    kaşar
    sucuk
    kaşar
    ketçap
    ayvalık tost ekmeği

  • ev aradığım günlerden birinde emlakçı:
    "ev sahibi evcil hayvan ve bekara sıcak bakmıyor" demişti..
    ben de kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp çıktım evden.

  • tartışmak için yanlış mecra. buradaki tüm erkeklerin boyu 1.90 dan, çükü 20 santimden uzun.

  • dram içerir.
    gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
    ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.

    1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
    en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

    2)pratiktirler;
    hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

    3)çok yönlüdürler;
    fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

    4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
    çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

    5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
    obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

    edit: ''dün gece çok uzun zamandan sonra ilk kez yalnız hissetmedim. teşekkürler herkese...''

    şöyle bir yazarların bulunduğu destek grubumuz var

  • o sırada birilerinin ana-babası ambulansla hastaneye yetişmeye çalışırken can çekişti, birileri eşini doğuma yetiştirmeye çalışırken trafiğe saplandı vs. vs.

    200 tl ödeyip çıkmışlar bugün. hani paran varsa bir şey olmaz sana bu ülkede diyeceğim de, 200 tl lan. zorbalık bu kadar ucuz olmamalı.

  • anadolu yakası'nın ücra bir otobüs durağında saniyelerle 500es'i kaçırmış (hâliyle gireceği sınavı da kaçırmış), üzgün üzgün arkasından bakan beni, "atla, ben seni yetiştiririm" diyerek o sırada duraktan yolcu almakta olan otobüsüne almış, öndeki 500es'i cep telefonuyla arayıp bir sonraki durakta biraz beklemesini söylemiş ve harbiden de o kaçırdığım otobüse beni bindirtmeyi başarmış bir 500t şoförüne rastlamıştım yıllar önce. bu olayın üzerine başka hiçbir otobüs macerası beni datmin etmedi beyler. kendimi resmen bir "öndeki aracı takip et" olayının içinde buldum ashgavsd daha ne yapsın lan bu otobüs, hadron mu çarpıştırsın amk.

  • yazarlığa meslek muamelsi yapanda, anca bizim ülkede olur.
    sen fikir adamısın ,düşünce insanısın,hayatta eksik ve yanlış gördüğün ne varsa bi şeyler yazmakla mükellefsin.
    aydınların sustuğu yerde ,cahiller bağırırmış.
    iki yıl sonra ülke çok farklı olacak sanki, yine gençler ölecek , yine zalım zülmüne devam edecek,ama bu arada senin paran bittiği için yazman gerekecek.

  • bir roportajinda rhythm 0 permansi ile ilgili sunlari soylemis " hic kirpirdamiyor, konusmuyor siyah tshirtum ve pantalonumla ayakta duruyordum. onumdeki masada 72 tane obje vardi. bir kagida yazdigim aciklamada, bu 72 objenin uzerimde nasil isterlerse kullanabileceklerini, benim de bir obje oldugumu ve tum sorumlugugu aldigimi belirttim. gosteri 6 saat surdu. hicbirsey yapmazsam izleyicilerin ne yapabilecegini gormek istiyordum. asiriya kactigim icin elestiriliyordum, ben de bu kez hicbirsey yapmayarak izleyicilerin sinirlarini gormek istedim. bir nevi cehennemdi. gosterinin basinda herkes cok utangac ve yumusakti, bana guller veriyorlardi. daha sonra kiyafetlerimi makasla ile yirtmaya, bicakla bogazimi kesip kanimi icmeye basladilar. herkes delirmisti. 6 saat sonra gosteri bitmisti, performansimdan cikip kendim olmaya basladim. yariciplaktim, heryerimde kan vardi. gozlerim yasarmisti. ızleyicilerin arasinda hareket etmeye basladim. kactilar. hepsi kacti. artik kendim olmama (performansin sona ermesine) katlanamiyorlardi. otele gidip aynaya baktigimda kendi kendime "halk seni oldurebilir, gercekten" dedigimi hatirliyorum.

    mutsuz gecen cocuklugu ile ilgili "bence kimse mutluluk ile bir yere varamaz. mutluluk bizi hic degistirmez, yaratici olmamizi saglamaz,mutluluk mutluluktur hepsi bu. bu yuzden mutsuz bir cocukluk gecirenler daha iyi bir sanatci olurlar, cunku calisacak cok malzemeleri vardir" demistir.