hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: gerdek gecesi karim'dan kan gelmeyince

    1. köy ahalisi laf etmesin diye balkona japon bayrağı astım. simdi kahvede oturuyoruz herkes cay ısmarlayıp enseme şaplak atıyor.

  • aynı duyguyu gsm şebekesi mesaj gönderdiğinde de tadarsın.
    (bkz: acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler)

    edit: sevgili çaylaklar favorileriniz sayesinde depresyona girdim. çıktığımda hepinizin fav tuşuna acı biber sürücem. adamlara bak; "madem mutsuz oluyon, geber pezevenk" diye abanmışlar favori tuşuna. bu mu sizin psikoterapi anlayışınız?
    lan hemen dramatize etmişsiniz olayı hem. geyik yapıyoruz şurada. yoksa biz de sizin gibi çaylaktık. üstün belagat ve edebi yeteneklerimiz sayesinde yazar olduk .* . ezikler sizi.

    edit2: ssg sırf ben üzülmeyim diye favorilemiş. lan olum daha evvel söylesene ben senin entry'lerini okuyorum diye. o kadar çaylağı ayağa kaldırdık boşu boşuna.*. hem senin nickin niye en başta görünüyo bakim?

  • 80 milyonluk nüfus yapılarını bozacak diye birliğe almıyorlar, şimdi de kendi denizimizde petrol bulmamızı istemiyorlar.

    inşallah sağlam petrol çıkar da muhtaç kalırsınız. gerçi petrol de var gibi. yoksa bu kadar yaygara yapmazlar.

    edit:petrol değil gaz diyorlar.

  • (bkz: kutsal demlik)
    (bkz: bertrand russell)

    "eğer ben dünya ve mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı."

  • bir kediyle yaşamak, evde küçük bir çocuk varmışcasına önlem alarak yaşamaktır.

    - içi kızgın yağ dolu tavanın sapını ocağın iç tarafına doğru çevirmek (pati atarak tavayı üstüne devirmesin)

    - yanan mumu yanına yaklaştırmamak (bıyığı kuyruğu yanmasın)

    - çamaşır ve kurutma makinesini doldurmadan evvel içini kontrol etmek (içine girip yatıyor)

    - bıçağı tezgahın kenarında bırakmamak (sapına pati atıyor, kafasına saplanabilir)

    - kapıları, pencereleri hızlıca kapatmamak, rüzgarın çarpmaması için önlerine ağırlık koymak (sıkışabilir, bir keresinde az daha kafası kopuyordu)

    - ortalıkta permatik bırakmamak (oyuncak zannediyor, elini ayağını kesiyor)

    - ortada deterjanlı su bırakmamak (içiyor, manyak mıdır nedir)

    - klozete blok takınca kapağını hep kapalı tutmak (mavi suyu da içiyor)

    - zeytinyağı, sıvı yağ tenekesinin tıpasını sıkıca kapatmak ( devirip yağla oynuyor)

    - balkon kapasını kapatırken her zaman içeride olduğundan emin olmak (bir gece balkonda kalmış, sabah çok dinlenmiş bir şekilde uyandığımda anlamıştım bunun ortalarda olmadığını, yazık kulakları filan hep buz kesmiş)

    - eğer ortalarda görünmüyorsa ve dışarı çıkmak gerekiyorsa gardrop kapağını açık bırakıp evden öyle çıkmak (bir gün eve geldim, dolaptan miyav sesleri geliyordu, tüm gün dolapta kapalı kalmış)

    - pencere açıkken dikkatli olmak (i believe i can fly)

    ve daha bir sürü şey, anksiyete bozukluğu yaşıyorum bunun sayesinde.

  • kılıçdaroğlu ssk yı batırdı diyen güruhu başlığa bekliyoruz.
    ülkenin en üst kademesinden en alt kademesine kadar herkesi kandırıyorlar. durduramıyoruz.

    adam başka ülkeden, türkiye cumhuriyeti nin sosyal güvenlik kurumu nu dolandırabiliyor lükse bak amk.

    bunlara inanıp para veren şark kurnazı gurbetçilere de ayrı bir parantez açmak lazım.
    bu ülkede yaşamayıp oy verme hakkına bile sahip olan bunlar, "bir maaş da oradan alalım ne olmuş yani" diye haksız emeklilik kazanımı elde eden yine bunlar. her yönden zararlar şu ülkeye.