ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eylem tok
-
kendisini ve oğlunu bulup getirmesi gereken bakanlar kapı kapı dolaşıp murat kurum için oy istiyor. türkiye'de adalet bir tek yazar ismi olarak var.
yurt dışından türkiye'ye dönüp pişman olmayan kişi
-
abd'den veya avrupa'dan donenler arasinda gercekten boyle biri yok saniyordum. yazilanlardan gordugum kadariyla var oldugu soyleniyor ama var olan kisiyi/kisileri anlatirken kullanirken tek sifat zengin olmasi. yani cok parasinin olmasi yani turkiye'nin onbin'de biri icinde olmak gerekiyormus. turkiye'nin geri kalan cok buyuk cogunluguyla muhattap olmayip, onlarin buyuk sorunlarini onemsemeyip, bana dokunmayan bin yasasin mantigiyla kendi hayatini yasamasi gerekiyormus.
"istanbul hicbir yerden geri degil" demis bir zengin. bunu demek icin cidden etiler ve bebek'ten disari adim atmamak gerekiyor. ben de istanbul'da 10 yil yasadim, baya cok eglendigim, istanbul'u cok sevdigim zamanlar da oldu ama "geri degil" demek baska birsey. sehirde bu kadar buyuk gelir adaletsizligi varken, bu kadar cok suc istatistikleri yuksekken, toplu tasima denen olay 2013 yilinda bile halen yari yariya bile cozulmemisken, bir yagmurda/karda tum sehir iptal olurken, trafik kaza orani bu kadar yuksekken, trafikte bir yere gidip gelmek icin 3 saatlik sureyi normal goruyorken, surekli kesilen sorunlu bir internet altyapisina sahipken, elektrik kesilmeleri halen cok sik yasaniyorken, insanlari halen sokaklara bu kadar cop atiyorken, trafik kurallarina hic uyulmuyorken, herkes digerini nasil ezerim derdindeyken ve daha sayilabilecek binlerce etmen varken geri degil demek icin cidden polyanna'nin soyundan gelmek gerekiyor.
guzel diyebilirsin, cok eglenceli diyebilirsin, 24 saat canli diyebilirsin, iki kitayi birlestiriyor, bogazi var diyebilirsin, insanlari yardimsever diyebilirsin de geri degil demek cidden bambaska bir olay.
beyaz futbol
-
ahmet çakar: herkes paraya çalışıyor kardeşim. para vermeseler biz buraya çıkar mıyız? sen çıkar mısın apo?
abdülkerim: semtten geçmem.
unutulmayan kezban sözleri
-
"çözemedim bazılarını; uzaktan mı adamlar, adamlıktan mı uzaklar..."
(bkz: edriyııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııın)
yaran fıkralar
-
kadının biri kocasını 3 erkekle aldatıyormuş.
hergün kocası evden gidince 3 adam eve gelir ve kadınla yatarmış.
kadın yine böyle bir günün sonunda adamlardan birisine demiş ki;
- 'sen yarın gelirken bir tepsi dolma yaptırıp getir'; diğerine,
- 'sen de bir büyük kap ayran getir.' demiş.
diğer adam çok fakir olduğu icin ona,
- 'sen de... boşver, sen hiç bir şey getirme demiş.
ertesi gün gelmiş fakat kadın bugünün günlerden pazar olduğunu unutmuş, eteği tutuşmaya başlamış.
- 'eyvaah' diyerek kocasının yanına gitmiş.
- 'sen bugün kahveye filan gitmeyecek misin? ben evde temizlik yapacağım deyip kocasını zar zor da olsa evden yollamış.
kocası gittiği gibi 3 adam da eve gelmiş kadın demiş ki;
- 'siz hemen gidin. kocam buralarda!' tam bunu söylerken zil çalmış.
kadın 'eyvah' demiş, 'geldi galiba!' adamları sağa sola saklamış ve kapıya bakmaya gitmiş.
kocasını karşısında gorunce 'ne oldu?' diye sormuş adam da
- 'yahu karnım cok acıktı. bana dolma yapsana, canım çok istedi' demiş.
kadın - 'allah'ım bir tepsi dolma olsa da yesek!' demiş.
elinde dolma tepsisi olan adam çıkıp yanlarına gelmiş. kadının kocası şaşırmış.
- 'sen kimsin yahu?!' diye sormuş. adam sakin bir şekilde;
- 'ben allah tarafından geliyorum. karınız dolma istedi.' demiş. ve hemen çıkıp gitmiş.
kadının kocası olayın şokunu atlatamadan...
- 'yaa tamam da..' demiş bu sefer koca,
- 'bu ayransız gitmez. sen bari bi ayran yap 'kadın büyük bir sevinçle;
- 'allah'ım bir damacana ayran olsa da içsek' demiş. ayranı getiren adam çıkıp gelmiş.
kocası tabii çok şasırmış. - 'sen de kimsin?' demiş.
adam da diğeri gibi,
- 'ben allah tarafindan gönderildim. karınız ayran istedi' diyerek çıkmış gitmiş.
kocası hayretler içinde, kendi kendine 'bizim karı ermiş mi oldu ki?' diye söylenmiş.
kadınla kocası yemekleri yemişler ama 3.adam hâlâ saklanıyormuş.
1 saat geçmiş, 2 saat geçmiş. 3 saat derken adam dayanamayıp çıkmış yerinden.
kadının kocası bağırmış,
- 'ulan sen de kimsin?!!'
adam:-
-'ben allah tarafindan geliyorum. boşları almaya geldim...
ben bu twitter'a falan hepsine karşıyım
-
cumhurbaşkanı erdoğan, atatürk havalimanı'na yaptığı ziyaretten sonra açıklamalarda bulundu. saldırının yaşandığı alana giden erdoğan, burada yetkililerden bilgi aldı.
havalimanındaki bir taksicinin sosyal medyada, saldırının ardından şoförlerin yaralılardan ve yolculardan çok fazla para aldığına dair iddiaların hatırlatması üzerine, erdoğan, şu açıklamayı yaptı:
"biliyorsunuz ben bu sosyal medyaya karşıyım. bundan dolayı da bana çok saldırı da oldu. ben bu twitter'a falan hepsine karşıyım ve bunları paylaşmıyorum. kendim de kullanmıyorum. benim adıma kullananlar var, o ayrı mesele. o ahlaksızlığı yapanların ahlaksızlığı kendi üzerinedir. bunları hiç takmayın" ifadesini kullandı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…hepsine_karsiyim.html
sosyal medyaya karşısınız tabi çünkü bütün pislikleriniz sosyal medya sayesinde ortaya çıktı, çıkıyor, çıkacak ve yayılacak. havuz medyası sizin sırtınızı sıvazlayıp, pisliklerinizi sürekli örtbas ettiği için, twitter ve facebook sayesinden haberimiz oluyor her şeyden.
karşısınız çünkü olumsuz eleştiri duymak, okumak istemiyorsunuz.
karşısınız çünkü insanların sosyal medya sayesinde nasıl haberleşip birlik olduğunu, size karşı omuz omuza mücadele verdiğini gördünüz.
karşısınız çünkü yeni bir şeyler okumaya, öğrenmeye, paylaşmaya, yardımlaşmaya tahammül edemiyorsunuz. istiyorsunuz ki herkes bir başına olsun, cahil olsun, kandırmak kolay olsun.
gs'yi yen şampiyon ol
-
"şampiyon olamadın, gs'yi yen bari aq" şeklinde güncellenmesi gereken öneri.
adetullahtandır debe editi : dün maç boyu ve sonunda slaven bilic'e epeyi sövdüm, saydım. maç sonu o açıklamalarını izleyince çok kötü oldum aq. gelip "sırtındaki ceketi verirmisin?" dese verirdim o derece yani. gitmesin lan bu adam! vodafone arena'da bir sene yaşasın hiç olmazsa. duygusallıktan çok kaybettim, çok kaybettik. bir sene daha kaybedelim ne olacak aq? küçülecekmiyiz?
inanç ve umudun sonundaki zafer, sizin sikilmiş şampiyonluklarınızdan 10 kat daha değerlidir benim için.
remote çalışan herkesin işsiz kalacak olması
-
(bkz: mal beyanı)
forgotten realms
-
fr nin önemli tanrilari bunlardir; ancak bir kamyon daha vardir....
greater powers
akadia; neutral - gezi, rüzgar vs.
bane; lawful evil - tiranlik, güç
chauntea; neutral good - tarim, toprak, hasat, büyüyen seyler
cyric; chaotic evil - cinayet, yalan, ilüzyon, hiyanet, (az biraz hirsizlik) tanrisi (bkz: prince of lies)
grumbar; neutral - toprak, yeminler
kelemvor*; lawful neutral - ölüler, adil yargilanma, dürüstlük
kossuth; lawful neutral - ates, ve atesin yoketme ve yaratma gücü
lathander; neutral good - safak lordu, dogum, gençlik, spor, bahar, yaraticilik ...
mystra; neutral good - büyü tanriçasi
oghma; neutral - bilgelik, kitaplar ve bardlar
shar; neutral evil - gece, karanlik, unutkanlik
silvanus; neutral - druidler, ormanlar, doga
sune; chaotic good - ask mesk güzellik tutku
talos;chaotic evil - firtina ve kaos
tempus; chaotic neutral - savas savas savas
tyr; lawful good - adalet esitlik
intermediate powers
beshaba; chaotic evil - kötü sans, kötü raslanti
gond; neutral - craftman tanrisi
helm; lawful neutral - koruma, adalet, gardiyan tanri
ilmater; lawful good - aci çekme, kendini arindirma, saflik
iyachtu xvim; lawful evil - tiranlik vs (bkz: bane)
mielikki; neutral good - ormanlar rangerlar av (bkz: drizzt)
selune;neutral good - ay yildizlar gemiciler
tymora; chaotic good - iyi sans
umberlee; chaotic evil - deniz rüzgarlari akintilari vs
lesser powers
auril; neutral evil - kis tanriçasi
azuth; neutral - büyücüler
eilistraee; chaotic good - iyi drowlar, dans, ay
lliira; chaotic good - festival dans eglence mutluluk
loviatar; lawful evil - iskence, aci
malar;chaotic evil - anlamsiz av, canavarlar
mask; neutral evil - gölge ve hirsiz
red knight; lawful neutral - stateji, taktik
shaundakul; chaotic good - arastirma, haritalar
talona; chaotic evil - hastalik ve zehir
torm; lawful good - paladin, görev, sadakat
excel
-
sene 2008, uluslararası bir bankada çalışıyorum. bizim bölümde kullanmak için küçük bir programa ihtiyaç oldu. bu gibi durumlarda bt'ye talep açıyoruz, projelendiriliyor, bütçe çıkıyor ve onaylanırsa sıraya alınıp bir kaç sene içinde yapılıyor.
basit bir db uygulaması için 450 bin dolar maliyet çektiler. elbette bütçe olmadığı için gmy de projeyi onaylamadı. ama programa deli gibi ihtiyacımız var.
birkaç saat oturup programı visual basic'de yaptım. çok da güzel oldu. bölüme dağıtıldı. herkes manyaklar gibi benim programı kullanıyor. her şey çok güzel gidiyordu ki, bilgi güvenliği departmanında aradılar...
burası gidenin gelmediği, yemen'deki muş gibi bir yer. daha da işe yeni girmiştim, herhalde dedim şimdi kovacaklar. neyse kovmadılar ama bayağı bir fırça kaydıktan sonra dediler ki bölümlerin kendi programlarını yazmaları yasak, ancak excel makroları yapabilirsiniz ona izin var. ben de bari program işe yarıyor şunu excel makrosu olarak yapayım dedim. makroları da pek bilmiyorum ama biraz karıştırır bulurum diye düşündüm.
o gün, excel açıkken alt+ f11'e ilk defa bastım. karşıma visual basic ana ekranı çıkınca o kadar şaşırdım ki anlatamam. yani visual basic'in arayüzünü neredeyse birebir excel'in içine koymak nedir arkadaş? kodları diğer projeden excel'e yapıştırdım, referansları falan ekledim, 1 dakika'da işim bitti.
sonuç: excel sadece bir ofis programı değildir. kendi içinde bir programlama platformu da barındırır. excel ile yapılamayacak şey sınırlıdır.
tembel öğrencilerin sınavlarda düşündükleri
-
sınavın ilk dakikaları:
şimdi diyelim ki bundan 50 aldım... yani bi kaç şey de geveledim yüz üzerinden 50 alırım herhalde... neyse şimdi bu midterm'ün ağırlığı yüzde 30 olsa, ödevleri birilerinden bulsam evirip çevirip patchwork çalışması yapıp versem, onlardan da yüzde 20 gelse... geçer miyim? geçerim ya...
10-15 dakika arası:
şimdi diyelim ki ben bundan 20 aldım... yani adımı yazdım, sabahın köründe kalktım geldim sınava, bunlara bile puan verilmesi lazım. hem boş kağıt vermiyorum ki canım, yazdım bi şeyler, aa... bu midterm'üm ağırlığı yüzde 30 değil de 25 olsa, ödebvlere özensem, misler gibi teslim etsem... geçer miyim? geçerim canım, artık daha neler!
20-30 dakika arası:
şimdi diyelim ki ben bundan 10 filan aldım... ödevleri de verdim, finaline de deliler gibi çalıştım. gitsem hocaya da ağlasam, "hocam midterm zamanı çok hastaydım, çok iyi geçmedi sınavım filan desem... geçirir mi? geçirir herhalde yav.
30+ dakika - sınavı teslim ederken:
kağıdı ilk veren kişi olmaktan da nefret ediyorum, şimdi salak asistan can sıkıntısından benim kağıdımı okuyup eğlenecek.uf boş kağıt verseydim bari, hiç değilse rezil olmazdım. şimdi ben bu sınavdan 0 alsam... aman be yaz okulunda açılmıyo mu bu ders!