hesabın var mı? giriş yap

  • bir umut ve iyimserlik uzerine kurulu savunma mekanizmasi.
    kiza cikma teklif edilmi$, takilma teklif edilmi$, yatma teklif edilmi$, her ne teklifi edilmi$se edilmi$tir. eger burada net bir "- hayir olmaz..." yaniti alinmami$sa, her sinyal, her kelime, her tavir, her mimik hayra yorulur.

    "- ne oldu abi, tamam mi i$?"
    "- bir du$uneyim dedi, $a$irdi biraz galiba..."
    "- o ooo, tamamdir hocam, yenge hayirli olsun, oyle du$unucem falan dediyse tamamdir."

    "- nasil baba konu$tun mu kizla dun?"
    "- hiii konu$tum, ben seni arkada$ olarak goruyorum ama sen iyi bir cocuksun" dedi.
    "- o bitmi$tir tamam, iyi cocuksun dediyse bitmi$tir."

    "- sinemada yav$adin mi lan kiza, tuttun mu elini falan, tutabilir miyim falan dedin mi, efendi yapsaydin?"
    "- ooo kolumu sirtina attim, oyle izledik, cok guzeldi."
    "- guzel, yakinda yersin sen o kariyi bitti bu i$, kolunu attiysan tamamdir."

    "- dun cikma teklif ettim elif'e olm, elektriklenme var, gel olsun bu i$." dedim.
    "- eee o ne dedi?"
    "- benim ciktigim ve sevdigim bir cocuk var dedi..."
    "- oooo tamam o zaman, hemen oyle dediyse ondan ayrilip sana gelecek demektir ivedi olarak." (bkz: oha)

  • başımdan geçeni anlatayım siz anlayın..

    babam ile birlikte akşam yemeğini dışarıda yiyecektik. babam da beni oturduğumuz semt içersinde bir restauranta yönlendirdi. adımı da verirsen yardımcı olurlar orada bekle bende geliyorum birazdan dedi. ben dediği yere gittim oturdum ve beklemeye başladım ama babamdan kimseye bahsetmedim. ne fark eder ki dedim gelince zaten babamı tanıyan varsa görecek dedim. beni tanımasına gerek yok diye düşündüm. beklerken önüme servis açılmaya başlandı. kaşık çatal ve salata tabağı geldi önüme. bir süre sonra babam içeri girdi. içeride hoş beş ayak üstü sohbet ettikten sonra beni gördü yanıma geldi. restaurant sahibi ile benim oğlum işte falan diye beni de tanıştırdı. o arada hemen birisi geldi ve önümde ki salata tabağını aldı ve dolaptan başka bir salata tabağı geldi önümüze!! içeriği aynı olan tabak samimi bir yakın çıkınca neden değişmişti acaba ?

    edit: restauranttan çıkarken sorduğumda ilk tabak içerisinde ki malzemelerin taze olmadığını söylediler bana. ama öyle bir geçiştirdiler ki o tabağın artıklardan toplanmış olma ihtimali çok büyük olasılık...

  • bilim sorgulamaların sonucunda var oldu. sorgulanamaz otorite diye bir şey yoktur. sorgulanamayan ve sorgulamanın yasak olduğu alanlardan kaynaklı enformasyonu zaten bilimsel alan içerisine dahil edemeyiz. bu nedenle bilimsel bilgi doğrulanabilir/yanlışlanabilir ve en güvenilir başvuru kaynağıdır. "bilimi sorgulanamaz otorite kabul etmek" gibi bir saptamayı ise ancak bilimsel yöntemin ne olduğunu bilmeyen biri yapabilir.

    edit: yatmadan önce fikrimi yazayım dedim ve ertesi gün bir sürü mesaj geldiğini fark ettim. herkese cevap yazmaya üşendim. bilimsel alanı kendi çıkarları için manipüle eden kişiler varsa bu durum bilimsel yöntemin dogmatik olmasından kaynaklı değildir. tam tersine bu tarz manipülasyonlar ancak bilimsel yöntemle ortadan kaldırılabilir.

    bir yazarımızın önerisi ile "yanlışlanabilir" kelimesi eklendi.

  • 1977 yapımı bir ridley scott filmidir. tarihi bir dramdır.

    film napolyon dönemindeki fransa'da, birbirleriyle sürtüşen iki düellocu teğmenin yıllar süren dövüşme sürecini anlatmaktadır. onlarca yıl geçmesine rağmen hala birinin ötekine karşı duyduğu alt etme isteği dinmemektedir. diğerini alt etmek isteyen kişi de tarantino'nun meşhur mr. white'ı harvey keitel'dır. hırs nedir, ünvan nedir ve en önemlisi gurur nedir diye sorduğumuzda verilebilecek en net cevaptır the duellists. ve nefes kesen sonuyla tüm soruları o ince düello kılıcıyla keser atar. cevap aramanıza gerek kalmaz.

    dönemin fransa sokaklarını çok canlı ve bir o kadar da kasvetli tasvir etmiştir yönetmenimiz. kutlamak lazım. oyuncu profilleri o tarihe göre çok başarılı.

    ayrıca bu filmden hemen sonra ridley scott, ilk iş olarak nasıl oluyor da alien gibi kült bir akımın yaratıcılığına soyunuyor onu da aklım almıyor açıkçası.

  • 3. fotoğrafta çalışıyormuş gibi çek demişler büyük ihtimalle. arkadaki manzaraya biri bile bakmaz mı? boğazı izlemekten boynum tutulurdu herhalde o sınıfta olsaydım.

  • çok sevmem, tutarsız bulurum, mantıksız bulurum, hatalı bulurum, ancak konu eğer buysa, nursultan nazarbayev'dir.

    "biz islamı resmi din olarak kabul ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. fakat müslümanlığımızı konu ederek bir yerlere gelemeyiz. diğer müslüman devletlere ve islami yaşama biçimlerine saygımız sonsuz, fakat biz arap değiliz. biz göçebe ve türki bir halkız, araplar gibi kızlarımızı, dini, kültürel ve toplumsal baskılarla kapatıp, bunu müslüman devlet imajı olarak kullanamayız. onları çarşaflara bürüyerek eve hapsetmek bizim yolumuz değildir. tekrarlıyorum, herkese saygımız sonsuz fakat giyim kuşam insanların kendi özelindedir. biz kazağız, halkımız göçebe hayatı süresince, at üzerinde bu günlere kadar kadın-erkek ayrımı yapmadan geldi. kadınlarımız, erlerinin yanında veya ardında değil, aksine önünde yürürdü.
    islam öncesi dönemlerde, kadınlarımız nasıl isterlerse öyle giyinirlerdi, ve toplumu rahatsız etmek gibi bir amaçları hiç olmadı. bu gün ise bir sorun olması, bizim halkımız için mümkün değil. müslüman ve sünni bir halk olmamız, insanların hayatlarına karışmamız için sebep değildir."

    http://www.youtube.com/watch?v=utxsupzuyjq

  • araştırmanın kısmen de olsa bir geçerliliği varsa eğer bunun sebebi, virüsün sigara içenlerin ciğerlerinde tutunacak bir dal, içine sızıp çoğalacak doğru düzgün bir hücre bulamamasından kaynaklıdır.

    bu iyi midir, kötü müdür siz karar verin artık.

  • geçtiğimiz hafta çinili fırın'ın önünden geçerken marmara üniversitesi ülkücüleri'nin iftar yemeğini bu mekanda düzenlediklerine şahit olmuştum. mekan bayraklarla donatılmıştı ve teşkilat içeride iftar yapıyordu. muhtemelen bu fotoğraf da o yemekten sonra çekilmiştir.

    yani demem o ki, bu haber diye ortaya saçtıkları ifrazat, dezenformasyondan başka bir şey değil.

    mide bulandırıyorsunuz, daha fazlası değil.