hesabın var mı? giriş yap

  • 35+ bir kadına, “beni kabul etmeyip de ne yapacak, düşürürüm ben bu yaşa gelmiş kadını,” diye yaklaşan ama reddedilen birinin hezeyanı. aksi takdirde, sizinle alakası olmayan insanların size dokunmayan tercihlerini neden kendinize dert edesiniz, değil mi?

    edizhun; arkadaşlar, ciddi soruyorum; geri zekalı mısınız? bi' insanı savunmak için onunla aynı özelliklerde olmak mı gerekiyor? afganistanlı/suriyeli de değilim; onlarla ilgili yazdım. tacize, tecavüze, kadın cinayeti girişimine de maruz kalmadım; aleyna çakır'ı savundum...

    yaşımdan size ne? 35+ değilsem bu densiz giriye cevap veremez miyim? gerçekten hastasınız, yahu, lami cimi yok; hastalıklısınız.

  • ikinci dunya savasi sirasinda ingiltere aciklarina insaa edilen deniz kalesi fort rough o siralar 3 mil olan ingiltere karasularinin disinda bulunuyordu. 1967 yilinda roy bates adli amator radyocu denizin ustundeki bu platform uzerinde bagimsizligini ilan eder. 1968 yilinda ingiliz donanmasi bir fort rough'a bir kac atis yapinca roy bates mahkemeye gider. ingiliz mahkemeleri platformun ingiliz karasulari disinda olmasi nedeniyle takipsizlik karari verir. bu karar ingiliz yargi sisteminin yapisi acisindan sealand icin tarihi bir onem tasiyacaktir.

    1978 yilinda sealand'e konuk olan alman vatandasi olan birkac kisi bir ihtilal ile sealand'i ele gecirir. prens bates, silahli oldugu rivayet edilen bir saldiri ile sealand'i geri alir ve bu alman vatandaslarini savas suclusu olarak hapise koyar. alman hukumeti ingiliz hukumetine harekete gecmesi icin bir nota ceker, ancak 1968 tarihli karar yuzunden ingiltere'nin eli kolu baglidir. bunun uzerine alman bir diplomat sealand'a giderek bir fidye anlasmasi imzalar. prens bates'e gore bu sealand'in almanya tarafindan de facto taninmasi anlamina gelmektedir. zira alman diplomat alman devletini temsil ederek devletler arasi bir anlasmaya imza atmistir. sealand'in hukuki durumu bugune kadar bir tartisma konusu olusturmakta...

    bu arada prens bates 70 yillarda posta pullari, bugunlerde ise havenco ile bir hosting merkezi olarak iyi para kazanmaktadir bu isten. isterseniz yeterli paraya kendinize bir sealad pasaportu bile alabilirsiniz.

  • "x tarihi x rezaleti" başlıklı ilanlar açan yazar ekibine katıldığıma inanamıyorum ama yaşadıklarım o kadar ağırıma gitti ki belki bu şekilde sesim duyulur dedim.

    31 yaşında bir kadinim ve sivas'ta yaşıyorum yaklaşık üç yıldır yürüyemiyorum sadece yüzme havuzunda yaptığım hareketler beni rahatlatıyor ve gevşeyip hareket etmemi sağlıyor.ne yazık ki burada suyla fizik tedavi uygulayan bir merkez yok ama "sana ne oldu","amaaan çok gençmiş","kızım sen bir ziyarete git","vah vaaah" diyen lüzumsuz ve meraklı teyze çok.onlardan uzak olacağımı düşündüğüm ,eşimle birlikte gidebileceğimiz tek yüzme havuzu olan hilton garden inn oteline ait havuza gitmeye karar verdik ki havuzda engellilerin suya girip çıkmasını sağlayan "engelli havuz asansörü"nün olmadığını öğrendim.muhatabımın hilton olmasının verdiği rahatlıkla,asansör yapılmasını rica ettim.ilk tepki çok olumluydu,hemen fiyat alıp taktıracaklarını söylemişlerdi ki bu olumlu hava bir hafta sonra dağıldı.
    tekrar aradığımda,konu hakkında görüştüklerini ve bana döneceklerini söylediler.döndüler de...
    "x bey,3 ay gelecek tek kişi için bu ürünü alamayacağımızı söyledi"
    ertesi gün x bey'e ulaştım,önce geleneksel cümleler sarf edildi;
    "ilginiz için teşekkür ederiz özge hanım,benim babam da felçli biz aynı taraftayız özge hanım" sonra konuya girdi,adam havuzun işletmesini onun aldığını,zamanında yapılması gereken engelli asansörünün yapılmadığı için onun başına kaldığını,masrafından dolayı da programa alamadığını ama çıkmaz ayın son çarşambasında alınabileceğini belirti ekledi "şimdi siz o halde yüzebilecek misiniz?birde cankurtaran görevlendirip para mı vereceğim?"
    bu işin havuz birimini işleten x bey ile olmayacağını anlayınca otelin müdürüne ulaştım,5378 sayılı kanunu hatırlattım,engelli hakları vs vs...müdür tam beş gündür bana dönecek..

    yanii benim yüzmem gerek,düşmeden yapabildiğim tek hareket bu,şöyleyim,böyleyim,şöyle zor durumdayım demek istemiyorum,bir şekilde hayatımı dolu dolu yaşamaya çalışıyorum ama benim yüzmem gerek ve ne yazık ki sivas'ta yaşıyorum.

  • geçmişlerinde onca vukuat varken nasıl kendilerini memleketin sahibi, bizi de sahip oldukları memleketlerine kasteden düşman bellediklerini anlamadığım beyandır.

  • 3 aylık köpek besleme sürecimde;
    - öncesinde her hafta sonu ağrıyan başım bir kez bile ağrımadı.
    - 16 kilo verdim (98den 82ye), bel-sırt ağrıları bitti, efor harcarken terleme azaldı.
    - çevremdeki insanlar daha mutlu ve pozitif bir insan olduğumu söyledi.
    - baktığım köpek sokakta ölmek üzereyken bulduğum bir golden olduğundan vicdanen çok huzurlu oldum.
    - onu gezdirirken veya onun için internette araştırma yaparken bir çok güzel insanla tanıştım.

    bunlar fayda değilse, fayda ne lan it? (it şeklinde bitirerek köpekli başlıkta şaka yaptım ehe mehe)

  • link

    3 (aslında 4) kademeyle yenilenen servis. kısaca içeriklerini açıklayayım:

    playstation plus essential: şu ana kadar kullandığımız servisin tamamen aynısı. söylenecek bir şey yok.

    playstation plus extra: bu kademe ilk kademenin üzerine yaklaşık 400 oyunluk bir katalog ekliyor. bu katalog ps4 ve ps5 oyunlarından oluşuyor. hepsi indirilebilir.

    playstation plus premium: bu kademe extra'nın üzerine yaklaşık 340 oyunluk yeni bir katalog ekliyor. bu katalogda playstation 3 oyunlarını stream ederek oynama imkanı ve ps1, ps2 & psp oyunlarının bazılarını stream ederek bazılarını da indirerek oynama imkanı bulunuyor. ayrıca yeni çıkacak oyunları kısa süreliğine deneme imkanı da yine bu kademe sunuluyor.

    playstation plus deluxe: bu kademe ülkemiz için önemli. playstation plus premium'da sunulan stream ederek oynama imkanı her ülkede bulunmadığı için ufak bir fiyat indirimiyle stream altyapısı olmayan ülkelere sunulacak. premium kademesinin stream olmayanı diyebiliriz. extra ve premium'un arası.

  • hadi üçünden birini tutmasını anlarım, "şirin buluyordur" diyip geçerim...
    başka vasıfları üstün çıkıyorsa kişinin iki tanesini bile tutmasını kabul edebilirim.

    ama hem coyote varken road runner'ı,
    hem tom varken jerry'i,
    bir de sylvester varken tweety'i tutuyorsa bir insan, orda sınırımı çizerim.

    "tamam kardeşim," diye düşünürüm, "pratik zekaya, azme, yeteneğe, doğallığa prim vermiyormuşsun sen." diye de eklerim.

    zira tom da, sylvester da, coyote de yemek için istemektedir karşı tarafı. bu kadar normal, bu kadar doğaları gereğidir yani.

    anında uzaklaşırım sonra oradan;
    hollywood tarafından eziyet üstüne eziyet gören tüm kıvrak zekalı çizgi karakterler adına sigaramı yakar, dalarım uzaklara...
    tom'un jerryi doyasıya yediği, coyote'nin her dahiyane kapanının çalıştığı bir dünya düşlerim.