hesabın var mı? giriş yap

  • birden fazla kez canlı canlı tribünlerden izleme fırsatım olduğu için kendimi şanslı saydığım voleybolcu.

    televizyon karşısında izlerken gözden kaçırmış olduğum bir detay olarak servise çıkışlarında top toplayıcı kıza "sağ ol." veya "teşekkür ederim." dediğini, kritik bir anda çok estetik bir sayı aldıktan sonra servise çıkarken ise "sağ ol canım benim." dediğini fark ettim.

    bu küçük detay bile karakteri ile ilgili çok şey anlatıyor bence.

    not: sonrasında diğer kızların servise çıkışlarına dikkat ettim ve yalnızca bir kişi daha teşekkür etti ama o da tek seferlikti.

  • az once izledigim, helal olsun dedigim...

    edit: altta ak-it'in biri kadina terorist yaftasi yapistirmis bile. ulan sizden olmayinca basortulu kadini bile terorist ilan ediyorsunuz haysiyetsiz, serefsiz kopekler.

    o dagitilan ''evet'' degil de ''hayir'' bildirisi olsa siz o tokadi bildiriye mi yoksa dagitana mi atardiniz ? amk cihatci, radikal picleri...

    edit2: ironi yapmis, oyle diyor...

    edit3: entry gitmis.

  • cuma akşamı şişlide taksi beklerken yanıma gelen taksinin nereye sorusuna "maçka" dememle cevap bile vermeden basıp gitmesi örneği aklıma geldiğuinde desteklediğim uygulama. sırf bunlar memnun olsun diye kısa mesafeyi 10 tlde sabitlediler,herifler hala yol/müşteri seçiyor sonra da ağlıyorlar. beter olsunlar

  • modayı bu şekilde konuşmak olarak değerlendirirsek eğer böyle de bir örnek var ;

    - benim accept ettiğim meeting niye calendar'ımda görülmüyor ?

    bunu diyen bunu da dedi hatta ;

    - meeting'in ingilizcesi neydi ya ?

    yemin ediyorum ki gerçektir.

  • tartışmaktır.
    öyle ya da böyle insanlar sinirliyken verdikleri tepkiler ile size duyduğu sevgi ve saygıyı açığa vuruyorlar. en gözünüzde büyütüp saygı duyduğunuz, değer verdiğiniz insanlar hakkında dahi yanılabiliyorsunuz. tartışma anında kulaktan dolma, saçma sapan, emin olmaya dahi zahmet etmediği konular ile yargılayıp infaza kalkışıyorsa ve hatta yine bu sebeple sizi bile isteye kırıp kaybetmeyi göze alıyorsa zaten kişide hiç bir zaman yer edememişsinizdir.
    eğer ki dinliyor yapıcı davranıyor ve emin olduğu mantıklı sebepler sunup çözüm arıyorsa afiyet olsun olmuş demektir.

  • müthiş bir eyleme katılmış olan insandır.

    patronla işçinin aynı safta dizilip, birlikte eğildiği bir yere gitmiştir.
    sınıfsız, kaynaşmış, eşit...

  • uzun zamandır kafamı kurcalayan bir soru var. bir zamanlar stannis ordu toplamak için braavosa gidip iron bank'ten kredi çekmişti. bugün ne ordu kaldı, ne para, ne de stannis. şimdi bu borcu kim ödeyecek? ulan adam öldü borcun tasası bana düştü arkadaş.

  • her ne kadar hayatı bir ızdırap olsa da, genie insan psikolojisi için önemli adımlar atılmasında öncü olmuştur.

    babası 12 yaşına gelene kadar genie ölmezse onu serbest bırakacağına dair eşine söz vermiştir ancak böyle bir zulüme neden olan bir insanın sözünü tutması beklenemez.

    nitekim genie 12 yaşına kadar hayatta kalabilmeyi başarmıştır. 12 yıl boyunca bu fotoğrafta gördüğünüz odada kollarından beşiğe bağlı olarak verilen aşırı sınırlı yemek stoğundan günlük(belki de haftalık) besinini almaya çalışması ve ses çıkarması durumunda dövülmesine rağmen tam 12 yıl boyunca hayatta kalmayı başarmıştır: http://firsttoknow.s3.amazonaws.com/…enies-room.png

    sözünü tutmayan baba üzerine evin annesi bu ızdıraba dayanamaz ve kocası ile çok büyük bir tartışmaya girerek evden kaçar.

    genie uzmanlar tarafından ilk kez incelendiğinde yürümeyi ya da konuşmayı bilmiyordu. izlediğim belgeselde yine de ona ilk kez gülmeyi öğrettiklerini farkettim çünkü klinikteki ilk görüntülerde adeta ruhu sömürülmüş ufak bir kız çocuğu varken ilerleyen zamanlarda objektifi farkedip ona gülümsüyordu.

    genie 12 yıl boyunca yeteri kadar beslenmediği ve hiç hareket etmediği için çok zayıf bir bünye ve kemik yapısına sahipti dolayısı ile yürümeyi öğrenme aşamasında zamanla "bunny walk" adı verilen kendine has bir yürüme tarzı geliştirdi: https://upload.wikimedia.org/…nie_(feral_child).jpg

    diğer bir ilginç olay ise dili henüz öğrenmediği zaman dahi genie yaşadığı travmaların bazılarından bahsedebiliyordu:

    "father hit arm. big wood. genie cry ... not spit. father. hit face – spit. father hit big stick. father is angry. father hit genie big stick. father take piece wood hit. cry. father make me cry. father is dead." gibi...

    evet, genie hala yaşıyor, nerede olduğu, ne yaptığı büyük bir sır. ancak o karanlık odada 12 yıl boyunca nasıl hayatta kalmayı başarabildiği, daha da büyük bir sır olarak kalacak.

  • rekabet elbette önemli bir etken ama, sanırım oyuncu karakteri bu erozyonda başı çekiyor.

    eskiden her oyuncunun kendine has bir karakteri olurdu. jordan, magic, bird, barkley, iverson, mcgrady, dumars, shaq, carter, mutombo, kobe, duncan, alonso vs... kimi başarılıydı, kimi daha başarılıydı. ama hepsinin kendine has bir karakteri vardı. renkli insanlardı. bu isimler sayıldığında insanın aklına basketbolları dışında bir de kişilikleri gelirdi. kişilikleri basketbollarına yansırdı.

    şimdiki yıldızlar neredeyse aynı tornadan çıkmış gibi tek örnek. rose, george, paul, carmelo, durant, lebron, thompson, lillard, wall, irving, love, davis... boy/kilo ve isim vermeden birisini anlatmaya çalışsan, hangisi olduğunu tahmin etmek bile imkansız. iyi basketbolcular ama (eskilere kıyasla fena halde) silik karakterler.

    elbette artık oyuncuların rekabet etme içgüdülerini kaybetmeleri de bir diğer etken. çağının en iyi oyuncusu denilen adam bile, rekabetten kaçıp çevresinde konferans all-star'ı takım oluşturma derdinde.