hesabın var mı? giriş yap

  • sadece markafoni için değil, türk e-ticaret ekosistemi açısından kötü bir haberdir.

    2010-2014 arası yaşanan dijital girişim ve yatırım patlaması geçtiğimiz sene daha da süratle çöküşe geçti. maalesef yabancı yatırımcıların gözde noktası olmaktan çıkmış durumdayız. yerli girişimciler de yeni bir işe atılmaktan korkmaya başladılar.

    sorunun çözümü için şahsi kanaatim, bu dakikadan sonra devletin bir önlem mekanizması geliştirip girişimcileri korumasıdır.

  • latince bilmediğinden kaynaklanır. yahut da eczacilik ilminden pek cakmiyordur. rahmetli dedelerimizi birakalim beyler. osmanlica yerine latinceyi ve eczaciliga yakin bir dersi liselerde zorunlu hale getirmek rahmetli dedelerimizi sevindirir. lutfen duyarli olalim.

  • yani bu istisnasız her gece mutlaka oluyor. hep aynı kişiler tarafından gerçekleşen bir geyik bu. hani biz böyle bir geyik yapınca küfreden kişiler de dahil buna. coşkun büktel abi "insanları adlarını ve adımı vermeden suçlayacak kadar alçak değilim" der. isim vermek gerekirse bunlar genellikle ibn i batuta, diadra, guru, belki bir kaç kişi daha. sevdiğim bir iki kişi de var bu nicklerin arasında ama her gece birisinin başlığı altında ya da bir başlık altında bu zatlardan birisinin başlatıp, diğerlerinin kombine bir şekilde katıldığı anlam veremediğimiz ya da benim veremediğim bazen "io monaka komoto monako" filan gibi entryler de giriliyor. geyiktir tamam da, bir şey varsa biz de gülelim ya da bundan sonra herkes kendi bildiği dilden konuşsun. ben entrylerimin hepsini tırnak içinde almanca yazayım, zübeyir hepsini tırnak içinde arapça yazsın, kafamıza göre takılalım 12'den sonra bal kabağına dönüşür gibi. bir de gariban bazı yancılar oluyor "abi ben de oynim mi" der gibi aradan katılmaya çalışan ama kimseyi oyuna almıyorlar. bak yineliyorum, karşı değilim ama nedir yani biz de bilelim? açıklığa kavuşturalım bunu.

    edit: efendim uzuntu bu geyiğe dahil değilmiş. operasyonda bir hata oldu. bize bilgi veren kaynağı bulmaya çalışıyoruz. şu anda izini kaybettirdi ama 24 saat içinde bulacağız. jack bauer'i görevlendirdik. eğitim zayiati, kendisinden özür diliyoruz.

  • yine nispeten insani bir davranış.

    aramızda, beş kuruş vermeden yazar çalıştırıp cipe binenler var. "abi bana dava açıldı, yardıma ihtiyacım var" diyince de "ne halin varsa gör" diyor üstelik.

  • 'nasılsa bir gün ayrılacaktık, neden üzüldün ki?'

    sana üzüldüm çemçük hatırladıkca küfredicem de...

  • hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.

    şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:

    -her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.

    - sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.

    -bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.

    ...........................

    10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.

    aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.

    peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:

    http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435

    edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?

  • bu yengeçte şu anki halimizi gördüm.

    yanan bir tava üzerinde ölecek olan fakat her şey yolunda gibi yemeye devam eden bir yengeç. aynı türk halkı, her şey berbat fakat keyfe devam.