hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaş bu nasıl memleket. van, antep, adana arkeoloji müzeleri tam 6 yıldır restorasyon sebebiyle kapalı. kültür bakanlığından dedikodular yayılıyormuş, müzedeki eserlerin satıldığı, yerine benzer sahtelerin yapıldığı, ondan böyle uzun sürdüğü konusunda. uşak müzesi'nde görmedik mi sanki sahtelerin yapılıp orjinallerin nasıl satıldığını. yazık yemin ediyorum şu memlekete yazık, her yerinden bişeyler çıkıyor 2.abdülhamid gibi devlet eliyle avrupa'ya amerika'ya satılıyor. utanıyorum artık...

  • personelimin maaşları asgari ücretin epey üstünde. zaten ufak 7 kişilik bir ekibiz. hepsi çok çalışkan ve özverili. %100 zam yapsam bile haklarını ödeyemem. peki şirket para kazanıyor mu bu kadar çalışan insanlar bir araya gelse bile? maalesef 2018'i zararla kapatıyoruz. 2019'dan ise hiç ama hiç umudum yok. belki 2019'da ekonomide bir düzelme olur diye risk alarak açık tutuyoruz şuan işletmeyi.
    ülkenin durumu işte o kadar boktan.
    tek endişem, çalışanlara %26'dan daha az zam yapmak zorunda kalırsam 2019'da daha bir fakirleşecekler.
    not: arabam yok, metro kullanıyorum. bu sene son model istanbul-kart ile değiştirecektim kısmet olmadı.

  • terlikli halde kitap okunamayacağını düşünen bir adet dingil tarafından dalga geçilmektir. kitap okumayı karı kız düşürme aracı olarak gören bir beynin kitaba bakış açısından ne beklenebilir amk.

  • önündeki aracın tamponuna yapışmayı maharet bilen, diğer şeritteki iki araç arasındaki takip mesafesinden kaynaklanan boşluğu, yere düşen altın yüzüğe atlayan erdal bakkal gibi dolduran sözde usta şoförlerin önündeki araca bodoslama daldığı kaza. raikkönen'i tenzih ederim.

    edit: dikkatli izleyince kazaya gerçekten sebep olan aracın, en öndeki araç yavaşlayınca yavaşlamayan, dolayısıyla arkadaki araçları aldatan raikkönen olduğunu görüyoruz.

  • "paris, teksas’ı yönettiğim zaman (...) new york times’tan, los angeles times’a kadar pek çok yerde ‘buna ihtiyacımız yok.’ gibi yazılarla karşılaştım. amerikalılar kendilerine dışarıdan gelen bir bakışa değer vermiyorlar. hâlbuki avrupa’da birbirine o kadar yakın gelişmiş kültürler var ki, bizler birbirimizi eleştirmeye açığız. amerika ile avrupa’yı veya almanya’yı karşılaştırdığım zaman beni ümitlendiren bir şey var: burada insanlar en azından sorunlar üzerine konuşabiliyorlar. buradaki kültür konuşmak ve sorunları çözmek adına daha açık. ancak amerikalılar dışarıdan görülmeye açık değiller. belki de kendi kültürlerini en üst düzeyde kültür olarak, amerikan sineması etiketiyle pazarlamalarının nedeni de bu."
    (bkz: wim wenders)

    edit: güncelleme

  • mangal gibi yurekleri vardir ve her cesur insan gibi majestelerinin agiz dolusu hakaretine maruz kalmislardir.

    “şimdi geliyorum çok enteresan şurada bir grup, affedersiniz edebim müsaade etmiyor tabi de, sırtlarını dönerek işaret yapıyorlar. ya sizde zerre kadar nezaket varsa, haysiyet varsa, yani zerre kadar kabiliyetiniz varsa siyasette yer parlamentodur. orada konuşursunuz. meydanlarda konuşursunuz. kalkıp da bu tür tehditlerle bu tür affedersiniz ahlaki olmayan yöntemlerle bir yere varamazsınız."

    http://haber.sol.org.tr/…sizde-haysiyet-olsa-118308

  • sabah uyandım evdeki saati bir saat geri aldım, kardeşim kimse almamıştır diye geri almış, zaten saat otomatik geri almış. şuan temmuz ayındayız. telde 8 duvarda 9 arabada 10 evde 15

  • yale universitesi psikoloji profesoru laurie santos'un 2018'de actigi dersin cok ilgi gormesi uzerine, online'a tasinmis; iyi olma, mutlu olma bilimi. 300 kusür yıllık universitenin tarihindeki en popüler ders olmuş bu. ilginenenler için haber ve coursera linki