ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
uçakta maske önce kendimize mi çocuğa mı takılmalı
-
uçakta önce maskeyi kendiniz takın denme sebebi son derece basit bir mantıkla açıklanır. 38 bin feet yükseklikte kabin basıncı düşerse uçağın acilen alçalıp 8 bin civarına inmesi lazım. bu esnada hipoksi oluşup bayılmamak için kısıtlı zaman var. çocuğunun maskesini takacağım diye uğraşırken hipoksi oluşması veya basınç oynaklığı sebebiyle sersemlik sonucu kordinasyon kaybı oluşabilir, acil iniş için hazırlık yapan uçakta maskesi takılı çocuğunuzun size bir faydası olmayacağı için önce kendi maskenizi takmalısınız. malum erişkin bireyler çocukları bayılsa dahi durumu en azından idare edebilir. ama bu tarz bir durumda çocuğa maskeyi takıp kendisini bayıltan veya hareketsiz kılan bir ebeveyne çocuk ne kadar emanet edilebilir, o kısımı siz düşünün.
uçakta maskeyi önce kendinize takın, ardından çocuk.
george bernard shaw
-
"nefret, yüreksizlerin korkutuldukları zaman duydukları bir öç alma isteğidir." - bernard shaw
spor ayakkabı kot sakal ve tişörtle yapılan iş
-
kot sakal terletmiyor mu?
karavela
-
portekizli balıkçıların kullandıkları küçük bir tekne çeşidiyken,geliştirilerek,xvi.yy'da akdeniz kıyısındaki bütün ülkelerin denizcileri tarafından yaygın biçimde kullanılmış.kristof kolomb dahil birçok gezgin,keşif seferlerini karavelalarla yapmışlardır.
29 aralık 2011 galatasaray açıklaması
-
özeti şudur;
"feneri kurtaracaksınız diye türkiye'yi yakmayın"
beşiktaşlı olarak altına imzamı atıyorum..
şato sahibi olunsa yapılacak ilk şey
-
kilere gidip, ekmek arası domates peynir yapıp, gözetleme kulesine çıkar, manzaraya karşı yerdim.
bir daha hiç mutlu olamayacakmış gibi hissetmek
-
öyle bir his ki sanki içimdeki tüm mutluluk hücrelerini ameliyatla almışlar. boş bir kabuk gibi kalakalmışım. azkabanda 100 yıl geçirmişim de içim kurumuş gibi. ya şu da olumlu güzel bir habermiş falan diye sevinesim, komik şeylere gülesim bile yok. komedi filmleri/dizileri bile komik gelmiyor.
mut yetmezliğinden ölücem arkadaş bu kadar da mutsuz olunmaz ki.
bu kız bugün 224 kişiye aşı yaptı
-
gol atan futbolcuyu elleriniz yırtılırcasına alkışlıyorsunuz. gırtlağınızı yırtarcasına bağırıyorsunuz. o da onun işi ne olacak şimdi? nasıl tiplersiniz siz kardeşim neyin tatavası bu?
işini yapan herkes birbirini tebrik etsin, ne güzel işte. burger king'deki kızı tebrik eder, mağazadaki kızın da başarılarının devamını dilerim.
bir nesli mahvetmiş efsane şarkılar
neden para basıp borç ödemiyoruz
-
gerçekten iyi niyetlerle sorulmuş bir soruysa soru sahibini kutlayıp elini sıkmak gerekir. yok amaç boş boğazlıksa bu soru, sahibini aptala çeviriverir. iyi niyetle sorulduğuna inandığımdan şöyle diyebilirim. bu sorunun cevabı olumsuzdur. çünkü bu topraklarda para yetişmez. yetiştirmezler. yetiştiremezsin. çünkü suyun yok. gübren yok. çiftçin yok. tohumun yok. hangi topraklarda yetiştiğini anlamış durumda olmalısın bu kadar entry’den sonra.
bir de başka ülkelerde para değiştirmek istemişsin. tam bilmiyorum ama o da o kadar kolay değil. örneğin abd’ye nakit para sokmak 10000$ ile sınırlıdır. fazlasını önceden beyan etmen gereklidir. banka yoluyla sokacaksan zaten bu işi türkiye içinde yapmandan bir farkı kalmaz. ama sen illa para basacağım diyorsan tl değil de dolar bas ne bileyim euro bas. buna da kalpazanlık denir biliyorsun.
the mystery of banking bu konuda işe yarayabilir. bazı çok bilmişler tarafından aptal yerine konulacağını bile bile bu soruyu sormak cesaret işi. sormadan da olmaz elbette. şöyle de bir dolar paradoksu var. ona da kafa yor.
“olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda abd-kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir:
abd ve kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler.
şöyle ki:
kanadalılara göre: 1 abd doları= 90 kanada senti,
amerikalılara göre ise: 1 kanada doları= 90 abd senti.
bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simidi!). simidin fiyatı 10 senttir. cebindeki 1 doları verir. simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 kanada doları bulur, onu verir (90 sente eşit ya!).
derken sınırı yürüyerek geçer ve kanada da dolaşmaya başlar. kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. girer bir kırtasiyeciye. kalemin fiyatı da 10 kanada sentidir. cebindeki 1 kanada dolarını verir. kırtasiyeci de para üstü olarak 1 abd doları verir. oradan da ayrılıp evine döner.
sonra düşünmeye başlar:
— yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 abd dolarım vardı, şimdi de 1 abd dolarım var. peki, simitle kalemin parasını kim verdi?”
anne kızlık soyadınız en az 1 rakam içermelidir
-
annemin kizlik soyismi birgul oldugu icin sallamadigim uyari.
cem garipoğlu
-
asla öldüğüne inanmadığım kişi. ölü süsü verilerek başka bir ülkede başka bir kimlikle yasadığına inanıyor kalbim.
marijuana kanseri önlüyorsa bob marley neden öldü
-
(bkz: kalitesiz kağıt)
şebnem bozoklu
-
erkek arkadaşıyla öpüşürken yanlarında mazlum mazlum duran sap eleman bizi temsil ediyor. kesin ekşi sözlük yazarı.