hesabın var mı? giriş yap

  • paranoyaklık değildir. bu problemin ayyuka çıkışı 2011 dönemine tekabül eder. o dönemde bulunan bir flash expoiti sayesinde internet sitenizi ziyaret eden kullanıcıların kameralarını anında açabiliyordunuz. bu açık kapatıldı falan filan derken arkası kesilmedi. aynı açıklar java platformunda da mevcut. şuan 2016 yılına giriyoruz ve web tarayıcılar üzerinden kameraları çalıştıran onlarca yöntem mevcut.

    hadi canım ordan diyorsanız eğer deep web 'de takılan farelerin siteleri ziyaret ederken neden java 'yı kapattığını sorun. tor üzerinde çalışan insanların tamamı java disabled kalmak için çaba gösterirler, bunun sebebi de bu webcam açıkları ve buna benzer güvenlik hileleri. bu şeylerden kurtulmak için yazılımsal olarak yapabileceğiniz hiçbir şey yok, isterseniz aylık $99999 ücretli anti-virus yazılımı yükleyin hiç bir işe yaramaz. karşınızda kendini sürekli güncelleyen bir sistem var, antivirus yazılımları onlara tanıtılmayan hiçbir zararlıyı yakalayamaz.

    bu işlerden yırtmak için sahip olduğunuz donanıma ve işletim sistemine tamamen hakim olmanız attığınız her adımda bilinçli olmanız lazım, eğer değilseniz o kameraya bant takmak kadar doğal bir şey yok. tekniği taktiği cartı curtu geçiyorum yıllar evvelinden bir hikayedir bu. sağlık sektöründe çalışan bir kadın arkadaşımın bilgisayarında farkettiğim bir gariplik vardı, oturduk baktık buralar uzun hikaye özet geçiyorum, olay şu çıktı. şirketin ıt elemanı tüm kadın çalışanların bilgisayarlarına basit bir remote admin kurmuş kadınları 24/7 gözetliyordu. erkek çalışanların hiçbirinde bu çıkmadı, özellikle kadınlara yapılmış bir müdahale. türkiye 'de bunun gibi yüzlerce örnek var. oturduğunuz iş bilgisayarınızın ya da her gün çalıştığınız laptop 'un birileri tarafından sizi izlemeye programlandığını bilemezsiniz. dolayısıyla oraya bant takmak, özel kızaklı kapatıcılardan kullanmak kadar doğru bir hareket yok.

    debe edit: bu entry 'den sonra tavsiye isteyen arkadaşlar oldu. bu tarz şeylerden kurtulabilmek için anti-virus, internet security tarzı yazılımlara değil direk işi firewall olan anlık inbound/outbound paket takibi yapan yazılımlara ihtiyacınız var. bu konuda işini iyi yapan zone alarm uygulaması var, deneyebilirsiniz. yanlış hatırlamıyorsam ücretli ürünlerinin haricinde bir de tamamen bedava bir firewall uygulaması vardı. şimdi baktım extreme pack christmas indirimine girmiş o da alınabilir. burada da o meşhur kızaklı kamera kapağı var. pek tabi bu da temin edilip kullanılabilir.

  • [altmışlardan devam edeceğim.]

    vibrafon, altmışlarda bu müziğe -yani caza- daha derinden girmişti. norvo ya da hampton'ın vibrafonun bir şekilde içinde olduğu -harikulâde olmakla birlikte kayıt kalitesinin de vibrato için yeterince olumlu olmayışıyla geride kalan- kayıtlarının ardından devir milt jackson'ın john lewis'le kurduğu ve oldukça ana-akım üzerinden gidip "insanlara cazı sevdirmeliyiz, üstelik bunu yaparken klasik müziği de irdelemeliyiz" başarısız-popülizmi üzerinden yürüyerek avrupa'yı fetheden (evet, ne yazık ki avrupalılar halen mainstream caza bayyyılıyor!) modern jazz quartet'i ve esaslı olarak yeni yenişen birkaç büyük ustayı yüceltiyordu.

    doğu yakasında, yirmilerinin başında tüm harmonic scale'lara hakim olmuş; akıcılık ve hızla beraber şahane bir artikülasyona sahip bobby hutcherson blue note recordings'in "temel vibrafoncusu"ydu. [aslında -muhtemelen- teknik olarak da, vizyon olarak da tarihin bir diğer usta vibrafoncusu walt dickerson da aynı dönemde yüceliyor ve yükseliyordu. ancak dickerson'ın seçimleri daha çok aacm üzerinden black music, well-educated black people, bpp vs. ile olunca "caz medyası"nın uzağında kaldı. iyi mi oldu? pek iyi oldu hem de! sun ra ile ne güzel eserler kaydettiler, akla-hayale gelmedik işlere imza attılar. dickerson özetle; avant-garde kalarak dipte ve derinde yer elde etti.] hutcherson'ın sade ve tane tane ballad yorumlarından en saldırgan uptempolardaki kendinden emin out çalışları ve hiçbir zaman başarısızlık emaresi göstermeyen gözükaralığı vibrafoncular arasında zirveye adım adım çıkmasının tonla sebebinden birkaçıydı. halen -birtakım sağlık sorunları nedenli eskisi gibi olmasa da-akıcılığı ve şaşırtıcılığı bakidir. "buz gibi" çalar.

    batı yakasındaysa kendini eğiten, dört malletı da aktif olarak kullanarak bill evans'ın piyanodaki yansımasına sahip gary burton henüz reşit değilken bile muazzam işlere imza atmış, on sekizinde ilk solo albümünü çıkarmıştı ve stan getz'in sidemani olarak çalıyordu. burton tarihteki teknik olarak en üst düzeydeki -bilinenler içinde- vibrafoncu olduğu halde 1960'ların sonundan itibaren ecm bünyesinde kaydettiği kayıtları ve sonraki albümlerinde mainstream besteler ve popüler müzik referanslarıyla "caz" kalitesini oldukça bozdu. kendi bestelerinin de oldukça başarısız ve kuru olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. ancak belirttiği üzere, tekniği dört başı mâmur düzeyde, fevkaladedir. halen aktif olarak kendi "yeni dörtlüsüyle" çalmakta ve yeni albümler kaydetmektedir.

  • bir gece vakti, sanıyorum adam meyhaneden evine dönüyor ama çok sarhoş, zor yürüyor. telefonunu çıkardı aramasını yaptı, en yavşak sesiyle "alo, karıcım" demesi ile telefonu kulağından uzaklaştırması bir oldu (karşı telefondan ablam bas bas bağırıyor), adam birkaç saniye telefona baktı küskün küskün sonra şunu söyledi "bi kere de afiyet olsun de bee, bi kere de afiyet olsun de"

  • (bkz: chainard sen misin?)

    tamam ulan anladık. türkiye'deki tecavüzlerin sebebi malum din, malum parti ve malum şahıs değil. heryerde oluyo.

    edit üzerine gelen edit: başlık sahibi yazara sormak istediğim şey;
    birincisi eleştiri yaptığı için eleştirdiğin insanlar tecavüz hakkında ne düşünse veya ne tepki gösterse sen bu başlığı açma ihtiyacı duymazdın? yazdıklarına göre tepkisiz kalması gerekiyor ki bu normalleştirmedir.
    ikincisi tecavüzlere tepki göstermeleri için sadece türkiye'de mi yaşanıyor olması gerekmekte?

    senin o beğenmediğin 'sanrı insanı' tecavüze tepki göstermek için ülke,coğrafya,ırk,dost ayırt etmez. yobazlar, örümcek kafalar ise anasını bacısını hocalara, geri kalanları da kendilerine helal gördükleri için tepkisiz kalırlar.

  • istanbul'da yaşamaya başlayalı 2 hafta oldu. kendisini sabah işe gitmek için bir iki kez deneme mecburiyetinde kaldım.

    sanatçı ruhum boş durmadı;

    açtırdılar fanusu,
    yokladılar anüsü,
    her şeyi unutturur,
    avcılar metrobüsü.

    ne kaldı avcılara,
    katlandık acılara,
    ellettik hacılara,
    avcılar metrobüsü.

  • abd'den veya avrupa'dan donenler arasinda gercekten boyle biri yok saniyordum. yazilanlardan gordugum kadariyla var oldugu soyleniyor ama var olan kisiyi/kisileri anlatirken kullanirken tek sifat zengin olmasi. yani cok parasinin olmasi yani turkiye'nin onbin'de biri icinde olmak gerekiyormus. turkiye'nin geri kalan cok buyuk cogunluguyla muhattap olmayip, onlarin buyuk sorunlarini onemsemeyip, bana dokunmayan bin yasasin mantigiyla kendi hayatini yasamasi gerekiyormus.

    "istanbul hicbir yerden geri degil" demis bir zengin. bunu demek icin cidden etiler ve bebek'ten disari adim atmamak gerekiyor. ben de istanbul'da 10 yil yasadim, baya cok eglendigim, istanbul'u cok sevdigim zamanlar da oldu ama "geri degil" demek baska birsey. sehirde bu kadar buyuk gelir adaletsizligi varken, bu kadar cok suc istatistikleri yuksekken, toplu tasima denen olay 2013 yilinda bile halen yari yariya bile cozulmemisken, bir yagmurda/karda tum sehir iptal olurken, trafik kaza orani bu kadar yuksekken, trafikte bir yere gidip gelmek icin 3 saatlik sureyi normal goruyorken, surekli kesilen sorunlu bir internet altyapisina sahipken, elektrik kesilmeleri halen cok sik yasaniyorken, insanlari halen sokaklara bu kadar cop atiyorken, trafik kurallarina hic uyulmuyorken, herkes digerini nasil ezerim derdindeyken ve daha sayilabilecek binlerce etmen varken geri degil demek icin cidden polyanna'nin soyundan gelmek gerekiyor.

    guzel diyebilirsin, cok eglenceli diyebilirsin, 24 saat canli diyebilirsin, iki kitayi birlestiriyor, bogazi var diyebilirsin, insanlari yardimsever diyebilirsin de geri degil demek cidden bambaska bir olay.

  • amk zitvatorok antlaşması gibi adam bundan sonra sen benim değil, sadrazamım suarez'in dengisin dedi resmen ya la.

    gelen mesajlar üzerine edit: avusturya-macaristan imparatoru ile osmanlı sadrazamının denk tutulduğu antlaşma, 1533 tarihli istanbul antlaşması'ymış, zitvatorok antlaşması ile bu durum ortadan kaldırılmış, lise tarih bilgisi ile bu kadar oluyor işte. özel mesaj ile durumu ileten arkadaşlara teşekkürler.