ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
the walking dead
-
bu dizinin başından beri aktarmakta olduğu metin 5x11'de çok net özetlendi. zaten her bölüm veriliyordu ama bu sahnede nefis:
--- spoiler ---
çalıların arasından ses gelir. herkes panik yapar korkuyla silahlarına sarılır. bir zombi hızla üstlerine doğru yürümeye başlar. bunun üzerine herkes rahat bir nefes alır.
--- spoiler ---
türkiye'nin 11 yıldır batmaması
-
diger ulkelere kiyaslama yapin diyen mallara soyluyorum;
***senin cari acigin var mi? hatta bu cari acik gsyih'nin yuzde 7'si mi? (ve hatta gelismekte olan ulkelerde durumu en kotu olan turkiye mi degil mi? (bak bakalim ustune oturdugun sicak para bu acikla sana neler yapabilir?) (ustune oturdugun para giderse yurt disindan aldigin mallarin yarisini alamaz hale gelirsin demek bu grafik)
***sen bu acigi, uretimi arttirarak mi yoksa sicak parayla mi finanse ediyosun? (uretim artsa issizlik azalir di mi)
***dolar' daki 10 kurusluk her artis, yilda ozel sektore ekstra 10 milyar dolarlik borc yuku getiriyor mu getirmiyor mu? (gelismekte olan ulkeler arasinda en fazla faiz odemesi yapan dolayisiyla basit bi sebep sonuc iliskisi kullanarak, piyasada en az rekabetci sartlarda borc bulan ulke turkiye mi degil mi?)
***akp 11 yilda uretim ekonomisi uzerine mi calisti yoksa sicak para ekonomisi uzerine?
***eger uretim ekonomisi uzerine calistiysa, neden issizlik daha da artti ve bonus; neden gelir esitsizliginde dunya rekorlari kirmaya basladik?
-akp'nin son 11 yilda sifirdan yarattigi kac tane dolar milyarderi vardir? bu cumhuriyet tarihi' nde bir rekor mudur degil midir? bu size gelir esitsizligini hatirlatmaz mi? (gelir esitsizliginin en onemli gostergelerinden biri gini)
***borc stogunun gsyih' ya oranini verirken neden bu kiyaslamayi gelismekte olan ulkelerle yapmak yerine gelismis olan ulkelerle yapiyorsunuz? yoksa onlarin karnesini baktiginizda(brezilya, cin, rusya vs vs), turkiye'de yaratilan ici bos-insaat odakli-ekonomi mucezisi' nin farkina mi variyorsunuz? uykunuz mu kaciyor?
***ulkenin borc stogunu karsilastirirken neden uzun ve kisa donem borc stoku diye ayrima gitmiyorsunuz? dediginiz gibi 3000 lira kazanirken (diyelimki 10000 lira borcunuz var), gelecek ay 9000 lira odemek zorundaysaniz, sizin uykunuz kacar mi kacmaz mi? ve siz hala borc yigidin kamcisidir, kariyi satar onumuzdeki ay 9000 lirayi kapatiriz mi diyorsunuz?
ben size kizamiyorum bile artik. okumaktan, arastirmaktan acizsiniz. su linklere tiklamayacaginiz bile. ve o hep akp kaliplariyla yatip kalkicaksiniz.
fatality bonus: turkiye 1990 larda dunya'daki en buyuk 16. ekonomiydi. bugun 17. olmasiyla ovunmeyin tasaklarinizi keserim.
edit: bazı densizler, türkiye'nin dünya ekonomisindeki sırasına kanıt göstermediğim için mesnetsiz konuştuğumu söylemiş. (mavi ekran verdim bu arada) (112 tane link var entry'de ve hala benim kafadan attığımı söyleyebiliyor ???????????)
neyse, biz yılmadan devam edelim.
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/152005.asp
o zamanlardan bir haber. 1997'de türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisi kısmına dikkat!!
edit 2: bir çok arkadaş sıcak para ile cari açık arasındaki ilişkiyi öğrenmek istemiş. güzel bi başlıkla anlatmaya çalışıcam. bizlerden ayrılmayın. =)
edit 3: entryi duzenleyen ve insanlarin(!) okuyabilecegi bir formata sokan ntpl'e cok tesekkur ediyorum.
doktora meslektaşız diyen diş hekimi
-
mesleğinin gereğini yerine getiren kişidir.
bu adamın mesleği ne güzel arkadaşım? diş hekimi. diş cilacısı, diş fırçalayıcısı, diş müteahiti vs değil. diş hekimi. hekim nedir? doktor. peki doktora bir doktor bre doktor gel beraber doktor doktora dolaşalım dese burada bir sorun olur mu? olmaz.
20 haziran 2019 öcalan'ın açıklamaları
-
hdp’liyim.
öcalan ne demiş skmde değil.
selahattin demirtaş binali’ye oy verin derse yine de ekrem imamoğlu’na oy veririm.
her seçmeni kendi seçmeniniz gibi mi sanıyorsunuz ?
55'indeki adamın 15'indeki piçin pabucunu boyaması
-
işini yapmaktadır. müşterisi 15 yaşındadır. sorun 15 yaşındaki çocuğun 55 yaşındaki adama ayakkabılarını boyatması değil, 55 yaşında ayakkabı boyayan bir adamı çilekeş gören beyindir. ekmeğini kazanıyor, helal yiyor, işinide söverek değil severek yapıyorsa kimseye bok yemek düşmez.
5 şubat 2020 pegasus uçağının pistten çıkması
-
twitter'da görüntüleri paylaşan arkadaşın gönderisi altına haber muhabirlerinin "ben bilmemkim, görüntüyü paylaşabilir miyim?" diye izin istemesi ve bu muhabirlerin yabancı olması; öte yandan türk medyasının izin almadan-sormadan görüntüleri kafalarına göre alıp paylaşması daha trajikomik.
yabancı abi, medeniyetin gözünü seveyim.
kaza için: çok geçmiş olsun.
ahmet kaya şarkılarında geçen mükemmel sözler
-
bir menekse kokusunda seni aramak var ya, bu hep boyle boyle gider mi...
---------------
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan
doyurabilmek ve haksızlık etmeden doğan güneşe bütün
aydınlıkları içine süzebilmek gibi mülteci isteklerim oldu
arasıra biliyorsun....
kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece dondurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi lanet olsun...
edit: imla
rooney'nin oğlunun galatasaray forması giymesi
-
beşiktaşlı olan şahsımı gülümsetmiş olay. ne güzel lan işte. illa laf sokmaya çalışmak zorunda değilsiniz. insanlar normal tepki vermeyi unutmuş artık.
pankreas kanseri
-
bir yorgunluk vardi uzerimde. arka arkaya bir kac gun surunce, "doktora gideyim" dedim kendime, "bu yogun tempoda bu sekilde dayanmak zor". bir hafta kadar oyalandim, ve sonra, bir gun girdim o lanet pahali hastaneye..
bir kac test yaptirdi doktor, sonra bir kac tane daha. ben "kimbilir ne bulacaklar?" diye dusunuyordum. ama daha cok, bir sonraki hafta yapacagim yurtdisi seyahatteydi aklim. zaten yorgundum, 5 gun toplanti, sonra geri donus, ve bir sonraki seyahat.
geldi doktor, elinde bir dosyayla, ben kapinin onunde, "buyrun" dedi, "konusalim".
sonrasi biraz bulanik. "soyleyebilirsiniz" diye cevap verdigimi hatirliyorum, "aileniz gelene kadar bekleyelim" dediginde. bir de "pankreas kanseri" dedigini. cok dinlemedim anlattiklarini, biraz da kacarcasina disari attim kendimi.
tanidigim bir hastalik degildi, ama okumustum daha once neler yapabildigini, ne kadar hizli etkiledigini. ailem sehir disindaydi, kardesim yurtdisinda.. kimseyi arayamazdim, aramak istedigime de emin degildim zaten. 4 gun evden hic cikmadim, televizyon acmadan, kitap okumadan, muzik dinlemeden, sadece camdan disari bakarak gecen 4 gun. isyerinden ariyorlardi, acmiyordum. (kovmus zaten patron beni, 3 gunun sonunda). ne yapacagimi bilmezce yurudugum 3-4 gun geldi sonra. butun gun, yavas bir tempoyla yuruyup, eve sizacak kadar yorgun dondugum gunler.. baska turlu uyuyamiyordum cunku.
sonra ne mi oldu? bir gun yururken, bir hastane gordum yolda, "ne yapabilirim?" diye sormak icin girdim, doktor soruyu yonelttigim anda "kocaman kanli canli adamsin sen, nasil olur, olmaz boyle sey" dedi, yeni testler, ve sonunda ortaya cikan bir enzim problemi. 3 ay hap kullandim, gecti. yilda bir kontrol dediler, onu bile yapmadim.
tanim mi lazim? vereyim: doktor dovduren hastalik
metroda aşık olduğu adamın videosunu çeken kız
-
yüzde bi kilo boya. erkek gözetleyip videoyla taciz. bu tacizi internet yoluyla yayınlama ama başı kapalı. allah'ın emrini yerine getirmiş yani!
t: kafası karışık bir kızdır.