hesabın var mı? giriş yap

  • sözde açın halinden anlamak için oruç tutan kimselerin bir tane mangal fotoğrafından aşırı derecede rahatsız olduğunu gösteren fotoğraf.

    bak hele hele tiplere bak, lan sen bir tane mangal fotoğrafına bakamıyorsan aç iken, açın halinden nasıl anlayacaksin ?!

    neymiş utanıcakmış, hiçbiryerde yemeği, içeceği andıran şey görmeyeyim, akşam yemek yiyeceğim saat zaten belli bak açların halinden anlıyorum ben diye aptal bir zihniyet olabilir mi lan , açlarda zaten aynı bu şekilde yaşıyor.

  • türkiye'de haberciliğin geldiği son noktayı bizlere gösteren on numara haber başlığı.

    ilgili link burada.

    --- spoiler ---

    cem yilmaz da kitap gönderdi
    ayşen ekerbiçer, başlatmış olduğu kampanyada emeklerinin boşa gitmediğini belirterek, kampanyaya iş adamları, sanatçılar ve toplumun her kesiminden destek geldiğini söyledi.

    ekerbiçer, ünlü komedyen cem yılmaz’ın da bir koli kitap göndererek kampanyaya katıldığını ifade etti. kendilerine çok sayıda kitap geldiğini anlatan ekerbiçer, bazı ansiklopedileri ihtiyacı olan köy okullarına göndereceğini de aktardı.

    --- spoiler ---

    bu adam niye eleştiriliyor şimdi? bir koli kitap göndermiş, bir anadolu lisesine. peki göndermeseydi ne olacaktı? hiç. evet hiç. böyle saçma sapan haberlere konu olmayacaktı. tabi güzel ülkemde herkes bağışını yaptı ya, bu adamın gönderdiği bir koli kitap, battı gözümüze. mesela recep tayyip erdoğan da arayıp yaverini, ''bitlis'e 20-25 gibi gitmesi lazım'' demiş. yaa.

    çok parası olan adam az miktarda bağış yaptı diye haber yapmak yalnızca muz cumhuriyeti'nde görülebilecek olaylardandır.

  • tam karşımda oturuyor şu an.

    aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.

    elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.

    "koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."

    tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:

    aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.

    seni her an özlüyorum ve seviyorum.

  • desteklediğimiz rezalet. 18 yaşından küçüklere evlenmek, çalışmak, çocuk yapmak, namus cinayeti, dini ideoloji ezberi serbest, içki yasak mı olacak? yürü arap yürü.

  • abi siz aptal mısınız gerçekten anlamıyorum. delinin biri kuyuya taş atıyor ve kırk deli çıkaramıyor. inanılmaz gerçekten.

    açın iki linki de videoyu izlemeden önce aşağıdaki bir yazıyı okuyun. okumaktan bu kadar erinen bir toplum daha olamaz aq şaka gibi ama inanılmaz gerçekten.

    açıklamada yazan özet olarak philadelphia'da artan bir uyuşturucu bağımlığılığı olduğu ve aşırı dozdan ölenlerin sayısının da arttığı anlatılıyor. insanlar morfin gibi opioidlere bağımlı olmuşlar. bir duyarlı (!) vatandaş da gidip şehrin en tehlikeli bölgesi kabul edilen kensington'daki en hızlı uyuşturucu ortamının döndüğü sokağı gezip gezip video atıyor ve duruma dikkat çekmeye çalışıyor. bu bölgede işlenen suçların %3.57'si uyuşturucu nedeniyle yaşanmış falan filan.

    oturup kensington neymiş, philadelphia'nın ne kadarını kaplıyormuş falan bunları araştırın önce.

    alın size kensington
    alın size philadelphia

    kensington, philadelphia'nın en ucuz ve köhne mahallelerinden birisiymiş. bu nedenle iyi yerlerde yaşamaya parası yetmeyen düşük gelirli insanların bile çok tercih ettiği bir yer değilmiş. burası genelde parasını uyuşturucu ve alkol ile tüketen insanların son çare olarak yaşamaya çalıştığı bir yermiş ucuzluğundan dolayı. ulan ülkenin en büyük metamfetamin imparatorluğu bile burdan doğmuş. google'da kensington diye aratınca google otomatik olarak "güvenli mi" diye tamamlıyor. kensington hakkında daha detaylı demografik bilgi için şehrin ve amerika'nın önemli üniversitelerinden drexel'in hazırladığı rapor şurada.

    bu resmen ankara çinçin'e gidip uyuşturucu satıcısı gördüm, türkiye'de herkes uyuşturucu bağımlısı; tarlabaşı'nda tabancalı adam gördüm demek ki türkiye'deki herkes silahlı saldırgan demek seviyesinde.

  • (bkz: lord eddard stark)

    ıhlamur marmara, batı karadeniz, orta toroslar ve kuzey anadolu'da yayılış gösterir. özellikle kuzey ve batı bölgelerimizdeki ormanlarda rastlanan sık dallı, geniş tepeli ağaçlardır.

    boyları 20-30 m'ye kadar ulaşabilir. büyüklüğü 5-10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. çok geç açan bu çiçekler (haziran-temmuz) kurutularak çay gibi içilir.