• zorla yedirilen yemek yanında bir de dayak yediren anneler vardır ki içiniz acıya acıya bakakalırsınız bazen. yemiyorsa yemesin demeli. zorlamamalı.
  • önüne geçilemeyen, doğru olmadığı bilindiği halde yapılan manyakça anne davranışı. yaptım oradan biliyorum. zorla ağzına tıkarak değil de şarkılar, oyuncaklar, reklamlar eşliğinde. bu da kandırarak oluyor tabii. çocukla anne arasında anlamsız bir mücadeleden başka bir şey değil ve son derece yıpratıcı. her iki taraf için de.
  • ortalığın 3 yaşında obez bebelerle dolmasını sağlayan eylem
  • çocuğu aç olmadığı halde yemeye alıştırmaktır. sonra çocuk doyduğunu hiç hissetmez aç değilken bile bi şeyler yeme ihtiyacı hisseder. sonra da başlarlar yeme çocuğum zayıfla demeye. gelsin obez çocuklar, o çocuklardan ebeveynlere bolca küfürler.
  • aşçı kesen anthony perkins benzeri seri katiller yaratma rehberinde ilk paragrafa yazılması muhtemel cümle.
  • çocuğum çok yemek yerse sağlıklı olur, zihniyetinde olan annenin sergilediği hareket.
  • yıllar önce bir komşumuzun* balık sevmeyen bebeğine baklava dilimlerinin arasına hamsi koyup yedirmeye çalıştığı master fantastik harekettir.
  • bebeğin bağlanma stillerinden kaygılı bağlanma ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet verebilir.

    erikson' a göre birey bebeklik döneminde "temel güvene karşı güvensizlik" ismini verdiği bir dönem yaşıyor. yani güven ihtiyacı duyuyor. annenin bu dönemde bebeğe karşı sergilediği hal, hareket ve tavırlar bebeğin ileride oluşturacağı karaktere büyük bir alt yapı oluşturuyor.

    bebek bu dönemde kendini savunmasız hissediyor. bakıcısı -ki genelde bu annedir- tarafından güvene alınmak ister. anne bu dönemde bebek ağladığında zorla yemek yediriyorsa, altını değiştiriyorsa vs. bebeğin kafası allak bullak oluyor. belki bebek altını ıslattı ama anne zorla yemek yediriyor. bebek istemiyor o hala yedirmekle uğraşıyor. bu sefer bebek de anneye karşı "ne zaman ne yapacağı belli olmuyor en iyisi mi ben bu kadını yanımdan hiç ayırmayım." düşüncesi oluşuyor.

    bu dönemi başarısız geçirmiş bebekler yetişkinlik dönemlerinde büyük özgüven eksikliği duyuyorlar.

    demem o ki anne adayı olacaklar varsa ve burayı okuyorsa eğer bebeğinizle iyi anlaşın. onun davranışlarını iyi okuyun. ne zaman acıktığını, ne zaman altını ıslattığını, ne zaman hava almak istediğini iyi bilin. aksi takdirde asosyal veya sosyofobik bile olabilir çocuğunuz. çünkü özgüven eksikliği ciddi manada sosyal iletişimsizliğe yol açabilir.
  • bu nasil bir ebebeyn icgudusudur ki, eger daha cok yemek yedirirsem cocugum saglikli buyur,akilli olur, buyuk adam olur gibi gercekle alakasi olmayan teoriler icerir.sadece anne degil baba tarafinin ve ozellikle buyukannelerin de icine dustugu en buyuk yanilgi kanimca.siz neden zorla yedirmiyorsunuzdur diye de elestirilirsiniz cogu kez.hic ocuguna bakmayan sorumsuz ebebeyn moduna indirgenirsiz onlar tarafindan.bir de bunlarin; bir elinde tabak bir elinde kasik cocugun pesinden kosanlari vardir ki evlere senlik.cogu kez kusma ile sonuclanir hepinizin bildigi gibi.buyuk husran maalesef...

    bu gibi icguduler sayesinde, bebekler ve cocuklar gelisimlerini gec tamamlarlar.yani diger cocuklardan daha gec kasikla tanisip daha gec kendileri yemek yeme aliskanligi dinirler.
    seneler once cocugum 3 yasinda anaokuluna basladiginda(bkz: japonya) birinici haftanin sonunda eve gelen bilgi notunda cocuguma dugmelerini iklemesini ogretmem gerektigi yaziyordu.halbu ki bizim memlekette 9 yasinda ki ogluna corabini giydiren anneler var.
hesabın var mı? giriş yap