9262 entry daha
  • çözülmesi gereken bir sorun var; kırılganlık.

    ilk 4 maçı kazan, son 4 maçı kazan ama arada yaptığın 13 maçta 9 kez puan kaybet. böyle olmaz.

    bu sezon belki pek çok mazeret vardı o 13 maçlık periyot için ama sorun maalesef bu seneyle sınırlı değil.

    yıllardır futbol izlerim bu sürede pek çok trajediye vakıf oldum.

    ezeli rakibinden düzineyle gol yiyen, kendi sahasında şampiyonluk yolundayken ligden düşmesi kesinleşmiş takıma yenilen, önde götürdüğü maçı 9 kişi kalmış rakibine veren, hakemler tarafından dönemsel olarak biçilen, katledilen vs.

    ve ben yine gördüm ki, bu tip krizlerde ayakta kalan takım uzun vadede hep kazanan taraftı.

    bazı gerçeklerden kopmayalım, bu sezon asıl amaç şampiyonlar ligine direkt gitmek. işin ekonomik ve prestij boyutu bu sene özelinde yapılan yatırım için son derece tatmin edici.

    önümüzdeki hafta toki'de bu takım muhtemelen tuhaf hakem kararlarıyla biçilecek. bunu artık hepimiz biliyoruz.

    bu ligin iç dinamiklerini bilen adam fazlasını beklemez zaten.

    bu tip bir durumla karşılaştığımızda camia olarak şikayet etmek, "hakkımız yeniyor" algısı oluşturmak yerine kaldığımız yerden devam etmeliyiz.

    zira kaybedilmiş hiçbir şey olmayacak senaryo ne kadar kötü gözükse de. isyan etmek takımda boş vermişlik, inanç kaybı, demoralize olma gibi etkilere sebep oluyor yıllardır.

    cumartesi maç oynanır, kötü senaryo gerçekleşir hepimiz deliririz, buraya kadar tamam. ama yalnızca 2 gün. pazartesi herkes her şeyi unutmalı ve kaldığımız yerden devam etmeliyiz.

    mevcut durumda en ciddi rakip galatasaray'ın rezalet ötesi bir deplasman performansı var.

    11 maç, 3 galibiyet.

    beşiktaş'ın ise tam iki katı, 6.

    üstelik bu süreçte beşiktaş; bursaspor, eskişehirspor, kayserispor, gaziantepspor, kasımpaşa gibi bu ligin en zor deplasmanlarından 3 puan çıkardı. fenerbahçe ve trabzonspor gibi deplasmanlarda ise yenilmedi.

    fikstür olarak beşiktaş'ın zaten bir avantajı mevcut bir de mevcut deplasman karnesi eklendiğinde tablo gayet net. bu takım önümüzdeki hafta sonuç ne olursa olsun sezon sonu istediğini alacak güçte.

    buraya gelene kadar harcanan emeğin heba olmaması adına bundan sonrası için ciddi bir duruş sergilemek gerekiyor camia olarak.

    "kırılganlığın" sebep olduğu bir seri hatırlıyorum ilk yarıdaki galatasaray maçından sonra sonuç; 5 maçta tek galibiyet.

    bursaspor, eskişehirspor, kayserispor, gaziantepspor, kasımpaşa deplasmanlarını kazanan takım içeride çaykur rize ve karabükspor'a gol dahi atamadı bu süreçte.

    bugün o 5 maçlık seri olmasaydı şimdiden şampiyonluk kutluyor olacaktık.

    özetle bu kritik süreçte herkes biraz daha duyarlı olmalı.
  • ulan var ya yazmayım yazmayayım diyorum ama yemin ediyorum dayanamıyorum. biz bu adamların arasında pırıl pırıl parlıyoruz lan.

    biri çıkar, koridorda hakeme küfreder, bizim üç haftada bir yaşadığımızı bir kere yaşayınca maç sonrası federasyona yaylım ateşi açar, uefa’ya verdiği yanlış beyanı “imzayı atan arkadaş öldü, bizi bağlamaz” diye savunur.

    diğeri çıkar sabaha karşı şeref timsaliymişçesine açıklama yapar, akşamına sözde kralları burak yılmaz'ın kendini yere bırakmalarına, rakibine dirsek atmalarına, hakeme küfretmelerine her zamanki gibi yönetim ve camia olarak sessiz kalır. drogba’nın tugay kerimoğlu gibi bir efsaneye yaptığı ayıbı görmezden gelir. daha önemli gündemleri vardır zira, şampiyonluk zora girmiştir, sallamazlar gerisini.

    ama gel gör ki okuyabiliyor olmak, okuduğunu anlayabiliyor olacağın anlamına gelmiyor olacak ki, iş bu haldeyken söz konusu gurubun trolleri kendi pisliklerini temizlemek adına bir şeyler üretmek yerine hala beşiktaş başlığını kirletmeye çalışır.
  • artık hakkında değişik değişik oyunlar oynandığına karar getirdiğim takımım.

    saha dışında yapılan malum oyunlar gibi değil de bilgisayar içinde yapılan bir oyun olduğu fikrine nerdeyse vardım.

    ne zaman beşiktaş iyi gitse ya da kötü gidişe son verip toparlansa sosyal medyanın bütün mecralarında galatasaraylıların bazıları tarafından dengesizce ve sebepsizce hakarete uğruyor. öyle bir belirginlik var ki bu konuda; galatasaray sekizinci beşiktaş yedinci bile olsa hemen baş gösteriyor.

    bu tavrı gösteren galatasaraylılar sürmanşet gerizekalı. yönetimlerinde ve tribünlerinde de olan zeka yetmezliği aynen bu sosyal medya timlerinde de varlığını gösteriyor. ciddi ciddi bir kara propaganda, karalama kampanyası ve itibarsızlaştırma çabasına girişiyorlar ve bunu kimsenin anlamadığını zannediyorlar. bir siyasi partinin kurduğu, sosyal medyada yumurta hesaplarla kara propaganda yapan timler gibi bir yapı kurduğunu düşünüyorum ben bunların. beşiktaş herhangi bir konuda bunları geçsin ya da bir maçta -spor dalı gözetmeksizin yensin hemen devreye giriyorlar.

    -şikeci,
    -sekiz,
    -demirören,
    -3.büyük,
    -kendilerini bi bok sandılar yine,
    -komidin..

    en çok kullandıkları kelimeler bunlar gözüme çarpanlar arasında. aynı o siyasi parti gibi bunların da bir propaganda el kitapçığı var sanırım kulüpleri tarafından düzenlenmiş olan. kulüpleri tarafından belirlenmiş bir politikaları var bunların.

    beşiktaş'a her bokta saldırmaları bence beşiktaş'a karşı bir eziklikten kaynaklanmıyor. aksine fenerbahçe'ye karşı ciddi bir eziklikleri var bunların. cayır cayır kavuruyor o eziklik bunları, çıldırıyorlar fenerbahçe'nin gerisinde kaldıkları için. ellerine geçen ilk yalan dolan dezenforme bilgiler ve galatasaray kültürünün altı boş ve anlamdan uzak küstahlığıyla beşiktaş'a saldırıp 'kendilerini bir bok sanmaya' çalışıyorlar.

    işte bunlar hep özgüven eksikliği, işte bunlar hep 'yarışamayan sidik', işte bunlar hep aslında sahip olduğunu içten içe 'sevmeme', bunlar hep hissiyat eksikliği, işte bunlar hep -moda tabirle 'büyüklük' eksikliği, işte bunlar hep galatasaraylılık.

    sarıyı turuncuya, kırmızıyı bordoya çevirdiler. maçların ciddi bir kısmına da siyah(!) formayla çıkıyorlar. yetinemiyor bu çocuklar kulüpleriyle. bir yerde hakılılar da;

    zira bu ülkede galatasaray tutumak için hiç bir manevi sebep yok. galatasaray'lı olmak için hiç bir anlam ve neden yok. 'evlat olsa sevilmez' lafını çıkaran adam büyük ihtimalle o lafı galatasaray amblemine bakarak söylemiş.

    beşiktaş başlığına daha çok galatasaray'dan bahseden bir yazı giriyorum çünkü galatasaraylılar kendi başlıklarında geçirdikleri sürenin iki katını burada geçiriyorlar. görsün diye aptallar.

    tutup şimdi şikeyi türkiye'ye kimin getirdiğinden, türkiye'de gerçekten adalet olsaydı şampiyonluk sayılarını tersten çevirmemiz gerektiğinden ya da ulus olarak tarihi anlam taşıyan kilit noktalarında aslanın nasıl kediciğe döndüğünden ve kara kartalın nasıl şahlanışından bahsetmeyecem, bunlar başka bir yazının konusu ama şundan ufacık da olsa bahsedeceğim;

    şu futbol ekonomisiyle pek bir içli dışlı olduk. bize saldırırken en çok güven aldığınız şey de zaten beşiktaş'ın ekonomik kriz döneminde aldığı yaralar. accık açın bakın hesaplarınıza ve bizimkilere. biraz kulübünüzle ilgilenin. geleceğinize dair çok enteresan beklentilerle karşılaşacaksınız. koyun şapkanızı komidinin üstüne. o komidine de haciz gelebilir de neyse gitmenin kullanın biraz. azıcık ucundan realist de olun. biraz yahu.

    2 senedir şampiyon, 2 senedir yıldız transferleri var, 2 senedir cl'de tur atlıyor vs 2 senedir şampiyonluk yarışından uzak, 2 senedir yıldız satıp yatırım oyuncusu alıyor, 2 senedir avrupada yok.

    bilin bakalım bu 2 kulüpten hangisi daha değerli? bilin bakalım borsa da hisse alımında hangisi daha rağbet görüyor?

    cevabı biliyorsunuz ve bu bildiğiniz cevap sizi çıldırtıyor, elinizden oyuncağınız alınıyor, fener'de sizle farkı açınca hasetinizden çatlayıp contaları yakıyorsunuz.

    yakın, daha çok yakacaksınız.

    biz de halinize bakıp kına yakacağız.

    neyse;

    şampiyon olsa da olmasa da, parası olsa da olmasa da, yıldız transfer yapsa da yapmasa da, dünyanın en güzel yerinde muhteşem bir stad yapıyor olsa da olmasa da, ne olursa olsun; beşiktaş jimnastik kulübü, varlığıyla, tarihiyle, bu ülke halkına ve gençliğine kattıklarıyla ve katacaklarıyla, bir spor kulübü olmaktan çok daha fazlası oluşuyla, halkın ve emeğin her zaman yanında ve arkasında oluşuyla, sportmenlik ve centilmenliğin bu topraklardaki öğretmeni oluşuyla, gönlüne girdiği ve manevi olarak hayatının her alanında klavuzluk yaptığı taraftarının sahiplenmesi sayesinde, spor tarihimizin en yüz karası kitlesi ve camiasının hakaretlerine kurban verilmeyecek kadar büyük ve değerli bir kulüptür.

    beşiktaş, ailenin en büyük çocuğu, mahallenin de ağır abisidir.

    kendi çöplüğünüzde oynayın.
  • hakkında yazılan beş entryden birinde beyoğlu yosması geçen takım. yeter amk. yeter. başlığı takip ediyorum okuduğum en çok kelime beyoğlu yosması. yazmayın şunlarla alakalı artık. bir gs li gelip saçmalamış mı burada, uğraşma kardeşim cevap vermekle at trole bak keyfine. emin ol siklememekle bitecek bunlar. sen cevap yazdıkça adam daha çok geliyor bu başlığa.
  • oncelikle, daha once de belirttigim gibi, bugune kadar onemli mac galibiyetleri ve cok guzel kisisel performanslari tebrik etmek/kutlamak disinda hic bir zaman ne galatasaray basligina ne de galatasaray ile iliskili basliklara entry girmedim. yani topu topu 4-5 tane yazmisimdir, onlar da tebrik amacli.

    dun galatasaray mac kaybediyor ben sabah gelip besiktas basligina, acaba bugun ne yazdi galatasaray'lilar diye merakla giriyorum. sanirim bunu soyledikten sonra onur, haysiyet, adamlik vb. gibi seyler uzerine yazmama gerek yoktur.
  • dany transferinden sonra ortalık birbirine girmişken, hocasına, sportif direktörüne başkanına etmedik küfür kalmamışken 3 hafta galibiyetle yine birliği sağlamış takımımdır lakin ille de şu diğerlerinden bir farkımız olacaksa biraz sabır biraz sebat biraz istikrar demeyi de öğrenmemiz lazım..

    (bkz: #40117397)
  • yosma=güzel kadın beyoğlu güzelleri için kullanılır.

    tanım: göte göt diyen taraftarlara sahip kulüp.
  • 18 yaşına girmiş bir kuzenim var.küçüklüğünden beri galatasataylı.hatta küçükken gs yenilince kafasını duvarlara vururdu.galatasaray formaları alır, maçlarına gider, başarılarıyla övünür haklı olarak ve sürekli fenere söver.beşiktaş'a "kardeş takım" der, fener'e karşı hep beşiktaş'ı destekler.çünkü beşiktaş'ı kendisine rakip görmez.bu yüzden sever.ne zaman beşiktaş galatasaray'ı yener, ya da puan durumda önde olur, o zaman ne küçük klüplüğü kalır, ne anadolu takımlığı.son zamanlarda da şikeciliği.

    taraftarlar homojen değildir, bunu baştan kabul edelim.benim burada diyeceğim de "işte onlar böyleler" değil.burada fenerbahçe'li ve galatasaray'lı olan çok değerli yazarlar var.bunlar genellikle belli bir olgunluğa erişmiş yazarlar.yazdıkları tutarlıdır, mantıklıdır, seviyelidir.ancak benim kuzenmimin de içinde bulunduğu grup, tam olarak buradaki "troll" diye tabir ettiğim yazar grubudur.her başlıkta birbirine saldırır.küfür eder, hakaret eder.beşiktaşlı yeni yetmeler de vardır bunların içinde ki benim en çok miğdemi bulandıran bunlardır.çünkü hem trolldürler hem de trollük yapmak için ellerinde veri yoktur.yani onların hatırladığı pek bir başarısı yoktur beşiktaş'ın.işte bu "yıldız transferi", "serdal adalı","quaresma","ronaldinho" diye ortada bağıranlar bunlardır.beşiktaş'a ve kültürüne en çok zararı bunlar verir.(bkz: yeni nesil yavşak beşiktaş taraftarı)

    ben babam tutuyor diye beşiktaş'lı olan biriyim.ancak bazen keşke kendi isteğimle beşiktaş'ı seçmiş olsaydım derim.hayata bakış açımdan dolayı yine beşiktaş'ı seçeceğime eminim.belki de beşiktaş'lı olduğumdan hayata bakışım böyledir bilemiyorum.

    ben şahsen yıldırım demirören dışında takımımın her şeyini seviyorum.renklerini, armasını,isminin tınısını,tarihini, taraftarını...başarılı olsun da istiyorum tabi ki ama son yıllardaki başarısızlığından dolayı işi romantizme vurmuyorum.hep böyleydim ve şamp.ligi şampiyonu bile olsak(ki zor) bu böyle olacak.böyle olmalı.çıkıp maçtan önce kimseye sizin tüylerinizi yolacağız, siz beyoğlu yosmasısınız, siz şöylesiniz böylesinizi demem.çünkü ben kartalı nasıl seviyorsam, karşımdaki insan da kendi maskotunu, rengini, armasını o kadar sever bilirim.ancak türlü türlü başlıklarda beşiktaş'a sektirenleri görünce o kadar sinirleniyorum ki, bazen zor tutuyorum kendimi.onlara benzememeye çalışıyorum.çünkü bu takımı tuttuğum için gerçekten kendimi onlardan farklı, onlardan şanslı ve onlardan üstün görüyorum.

    bu başlığı okuduğunu bildiğim adam gibi galatasaray'lı,fenerbahçeli, trabzonspor'lu, bursaspor'lu ve diğer bütün klübü tutan taraftarlara selam olsun.
  • şuan ligte ikincidir.

    açık söylemek gerekirse fenerbahçe şampiyon olduğu koşulda ikincilik inanılmaz değerlidir. yani sezon bugünkü gibi bitse ben bayram ederim. cunku şampiyonlar ligine direkt olarak katılmış oluyoruz. ekonomik olarak bitikken bile 200milyon euroluk 2 rakiple aynı mücadeleyi ortaya koyabilecek kadar güçlü bir kulübüz biz. üstüne şampiyonlar liginin muazzam ekonomik destek ve morali eklenince her şey harika olacak.

    şampiyonluk ise bence gayet ihtimal dahilinde olsa da fenerbahçe gerek hakemleri baskı altına alışı, gerek lobi faliyetleri ile ite kaka da olsa götürür gibi gibi geliyor bu işi. 5 puan bunun için gayet yeterlidir. adil bir ligte ise bence ne fenerin ne gsnin bu yıl şampiyon olma ihtimali yoktur. tabi ütopik bir durum adil lig isteği. yine de gs-fb ve bjk-fb maçlarının varlığı fb için oldukça zorlayıcı olacaktır.

    deplasmanda rezilleri oynayan gs ise bu formu ile şampiyon olamaz diye düşünüyorum. onlar da hakemleri baskı altına alma ve lobi faliyetlerinde üstün olduğu için sonuna kadar zorlayacak olsalar da mantıken bu form ile tutunamazlar.

    gelelim ikinciliğe. bence bu yıl 2. lik daha zorlu bir savaşa sahip. 3 takımın da burda şansları yüksek.

    özellikle bu hafta oynanacak gs-bjk derbisi bu mevki için belirleyici olabilir. açıkcası uzun yıllardır tüpçü yüzünden derbilere objektif olarak hep umutsuz bakan biri olsam da bu hafta nedense içimde cidden şansımızın yüksek olduğu düşüncesi var. dengeli bir takımız uzun yıllar ilk kez ve sene başından beridir stadyumsuz oynadığımız için deplasman, iç saha farketmiyor bizim için. bunlar ciddi avantajımız. takım adaletsizliği de kabul etmiş ve bunla savaşmayı öğrenmiş durumda. hak yemeyi başarı için en büyük silah olarak kullanan bu gibi rakiplere karşı bunlar beşiktaş adına ciddi avantajlar olacak bu hafta.

    yenilgi alınmadığı takdirde ilk 2 için tüm ipleri beşiktaş alır diye düşünüyorum. yenildiği takdirde ise şansı da kullanarak tekrar serilere yakalamak zorndayız.

    açıkcası lig sonuna kadar ilk 11imizi korumak da kaderimizin için çok kritik. ilk 11 haricindeki hiçbir oyuncu ilk 11 oyuncusu değil nerdeyse. atibanın dışında yedek olarak kullanılan kaliteli bir opsiyonumuz yok diyebilirim. bunlar en ciddi avantajımız. umarım 2 ay daha bu ilk 11 kaza bela görmeden devam eder.
  • burak yılmaz'ın dirseğini, emre belezoğlu'nun küfürlerini sindirenlerin değil, ersan adem gülüm'e "kardeşim sen de yapma o hareketi" diyenlerin takımı.

    not : yaklaşık 1 paragraflık bir iletiden kesip biçip alıntıladım. kaynağını bilmiyorum. bilsem kaynak belirtirdim. yanlış anlaşılma olmasın.
47070 entry daha
hesabın var mı? giriş yap