• bunların dünyanın en tuhaf kedi türü olduğu kanaatindeyim. enerjileri inanılmaz olmakla beraber mutlulukları da aynı ölçüsüzlük içindedir.
    kucağına aldığında (ki senin alıp almak istememen onun için hiç bir önem taşımamaktadır. canı isterse kucağına çıkar oturur, istemezse oturmaz kaçarın yok) minik bir motor gibi guruldamaya başlar. yanına oturur guruldar, mama verirsin guruldar. eve gelirsin guruldar. canı sıkılır sessiz bir yer bulur oraya kaçar guruldar. karnı tok, hasta değil ve ortam istediği gibiyse guruldar.
    eğer bu hayvandan önce başka kedi görmemiş olsaydım, kedi sesini miyav değil gurrrrr olarak tanımlayacaktım.
  • hayatımda gördüğüm en enteresan kedi bu türe mensuptur. bu iki yaşındaki erkek bombay kedisinin tuhaflığı ise yalamak.. evet bildiğin yalamak. yanına gelip saatlerce hiç durmadan, yorulmadan insanın kolunu, bacağını, yüzünü, sakallarını, saçlarını yalıyor. istediğin kadar kucağından at, engellmeye çalış.. kesinlikle fayda etmiyor, zımpara gibi dili ile kendinden geçercesine yalayıp duruyor.
  • kendisini köpek zanneden kedi türü. alışılmışın dışında yılışıklığı var. bildiğimiz kedi yumakla oynar. bu yumağı yakalayıp bana getiriyor tekrar atmam için.
  • çok kısa zamanda ismini ve kapı açmayı öğrenen küçük kızımın dahil olduğu tür. minicik yüzünün ortasında kocaman parlayan kehribar sarısı gözleriyle insani hipnotize edebilen bu küçük cadı ilk mucizesini sadece iki aylıkken gösterdi. abuk subuk bir nedenle gözleri yaşarmakta olan 'ev arkadaşının' sırtını dayadığı koltuğun arka bölümüne tırmanarak gözlerinin içine bakan küçük hanım, gurrrrkk diye bir ses çıkartıp önce patisiyle okşadı sonra da yüzünü yalayarak takavutcadi kişisini şoke ettikten sonra durumun düzeldiğinden emin olup kucaktaki yerini aldı. evin içinde nereye gidersem gideyim peşimde dolanan ve seslendiğimde kimi zaman koştura koştura, kimi zaman da, 'offff ya ne istiyorsun simdi' tavrıyla gelen duruma göre eğlenceye katılan duruma göre de (canı istemiyorsa uykusu gelmişse) suratıma bakıp geldiği yere dönebilen bir türdür. sevgi doludur, zekidir, duygusaldır.
    gece elbisesi gibi parlayan simsiyah tüyleriyle ev hayvanım değil ev arkadaşım, birlikte en çok eğlendiğim dostum,
    birlikte yaşlanmak istediğimdir.
  • üst edit: günlük hapşırık krizlerinin esbabımucibesini çözmek üzere gittiğimiz veteriner tarafından teşhis edildi ki bizim kız bombay değil tipik siyah british short-hair'miş. ilk ailesinden gelen aşı karnesi bsh diyordu da, emin değildim. her ne ise, tabii ki cinsinin benim için hiçbir önemi yoktu, bu çocuğu pansiyon kafesinden almaktı derdim. sadece buraya bu editi düşüyorum ki bu karakteristik özelliklere sahipse kediniz bombay olmayabilir. hele böyle üst solunum yolu ve basık burundan kaynaklı sorunları varsa bombay zannettiğiniz dostunuz bsh veya bambaşka bir ırk olabilir. satın almama-sahiplenme taraftarı bir hayvansever olarak şunu vurgulamak isterim, sahiplendiğimiz canların kökenlerini bilmek bazen ırka özgü sağlık sorunlarını çözmemizde yardımcı olabiliyor.

    galiba huy olarak hayvandan hayvana çok değişiklik gösteren bir cins. sahibi vefat ettiği için ortada kalan bir tanesini bu hafta sahiplendim. arkadaş ben hayatımda böyle sakin ve tatlı bir hayvan görmedim. yapma dediğim hiçbir şey asla yapılmıyor, gel dersem geliniyor git dersem gidiliyor. mesela kanepede otururken gelip elime başını sürtüyor, o an okşarsam yatıyor, okşamazsam gidip ya tv karşısına ya pencere kenarına oturuyor.

    bu arada eski sahibi olan yaşlı teyze bunu gündüz kuşağına alıştırmış, aç televizyonu bırak saatlerce kulak oynata oynata izlesin, müzik dinlesin. gerçekten ilginç hayvan. ilk geldiğinde kaldığı pansiyonda buna sakinleştirici yaptılar sanmıştım. 3. gün sonunda anladım ki hayvancağızın karakteri bu.
  • simsiyah olan bu kediler doğal bir ırk olmayıp, 1954'te 'evimde niye küçük kara panterlerim olmasın' diyen bi abd'li kadın tarafından üç kedi ırkının karıştırılmasıyla elde edilmiş bir türdür.
    türkiye'de pek yaygın olmamakla birlikte bazı özellikleri son derece şaşırtıcıdır. bu türün sadece bir aylık olan yavruları 2 metre yüksekliğe tırmanabilir, normalde oyun oynarken sizi parçalamaya çalışan bu minik şeytanlar binbir korku içinde kendilerini yıkamaya çalıştığınızda mutluluk mırıltıları çıkartarak dumura uğramanıza neden olabilirler.
    internet sitelerinde yazan suyu sever tanımı banyo yapmaktan mutluluk duyan tek kedi türü, oyuncudur ise iki tanesi inanılmaz bir enerjiyle hareket eder sadece yarım kilo olan iki yavru sizi delirtecek kadar hızla koşturur, tırmanır, tırmalar ve evde parti varmışçasına yüksek sesler çıkartırlar olarak anlaşılmalıdır.
  • evimizin 5 numaralı üyesi harika arkadaş.

    geçen bahar başında apartman altındaki kedilerimizden biri üç yavru doğurdu. bir tanesi de simsiyah bir oğlandı. o günden beri düzenli olarak besledim bu yavruları. bir tanesi ortadan kayboldu, sarman kardeşiyle beraber büyüdükçe güzelleştiler. bir gün o siyah kediyi alıp veterinerimize götürdüğümde cinsinin bombay olduğunu öğrendim. sonbaharda eve alacaktım ben bu çocuğu lakin pek bir ürkek ve biraz da vahşi.

    sonra bir gün, sanıyoruz, bir otomobilin içinde kim bilir nereden bizim apartmanın altında yukarıda fotoğrafını paylaştığım "sarı" (adı) peydah oldu. ilk gördüğümde apartmanımızın koca köpeğinin göbeğinde zıplıyordu. neyse, alıp yukarı çıkardım ve önce güzelce nemli kedi temizleme beziyle sildim. leş gibiydi, bez resmen kapkara oldu (abartmış olabilirim). burnu akıyordu ve nefesi de hırıl hırıldı. derhal kliniğe götürdüm; 5 gün boyunca orada kaldı ve tedavi gördü. ben tabii, her gün gidip sarı'yı ziyaret ettim. 5 gün sonunda karnesi de çıkartıldı ve 1 temmuz doğumlu olduğuna karar verdik. şimdi 5 aylık olmak üzere; güzel ve sağlıklı bir durumda büyümeye devam ediyor. tüyleri hafif uzun ve pırıl pırıl. evdeki diğer kediler de kendisini kabullendi ve hepsiyle kanka oldu bile.

    peki o zaman yukarıda neden başka bir siyah kediden bahsettim? maalesef yabani tutumuyla eve uygun olmadığını gösterdi ve erkek de olduğu için sokakta yaşamayı daha uygun gördü kendisi için herhâlde. veteriner onun için de bombay demişti ama sonradan farkına vardım ki, o bir bombay kırması. hem göğsünde ve göbeğinde beyaz tüyler var ve en önemlisi gözleri yeşil renkte; halbuki bombay kedilerinin gözleri sarı safir rengi oluyor. dolayısıyla ismini "sarı" koymakla çok doğru bir tercih yapmışım. gerçi sarı ismini seçmemdeki amaç canan kaftancıoğlu'nun ölen sarı adındaki simsiyah köpeğinin anısını yaşatmak içindi ama, o başka. :)

    o kadar akıllı bir kedi ki, ismini 2-3 hafta içinde öğrendi. çağırdığım zaman hemen koşarak bana geliyor. sabah erken uyanmışsam, mesela 5,5-6 gibi, yatak odamın kapısını aralıyorum ve anında içeri girip yorganın altına giriyor; öyle 2 saat falan mıncırıyoruz, beraber biraz daha kestiriyoruz. evimizin ikinci efesi oldu ve bayılıyorum bu küçük herife.

    sokaklarda aklınıza bile gelmeyecek safkan kediler bulunabiliyor. yine paylaştığım fotoğraftaki tekir de saf tekir; hani yanlarında bull eye postlu olanlardan. dolayısıyla, gidip petshoplardan para verip de kedi almanıza hiç gerek yok; sokaklara dikkatli bakın, inanılmaz güzellikler kendilerine ev arıyor zaten, hem de ücretsiz.

    diğer siyah kediyi ve annesi, kardeşi ve apartmanımızın diğer kadrolu kedilerini hiç aksatmadan her sabah beslemeye devam ediyorum. her kediyi eve alamazsınız zaten, çünkü bazıları eve gelmek de istemeyebilirler. eve gelecek kedi de kendini belli eder.

    bu sıralar tam da bir yavru sahiplenme zamanları. havalar gittikçe soğuyor ve bütün kediler düzenli yemek bulamayıp perişan oluyorlar ve kışa çok gençken yakalananlar maalesef ölüyorlar. mutlaka "n'ooolur beni al eve götür" diyen bir yavru vardır evinizin çevresinde. şimdi tam zamanı.
  • geçen gün öss hazırlık kitabımdan yapamadığım bir geometri sorusunu çözdüğünü gördüğüm, gerçekten çok zeki bir kedi türü.
  • bu türün tombik bir üyesiyle üç buçuk yıldır birlikte yaşamaktayım. deli yeşil gözleriyle, yerlerde sürünen göbeği ve kısa bacaklarıyla mıncıklamamak için sürekli dişlerimi sıkmakta olduğum aşırı şirin bir varlık kendisi. mama ve ilgi isteme numarası sırt üstü yatıp bacakları havaya kaldırmak olan bu yaratık, evimin erkeği olmakla birlikte sevgilimin benden en çok kıskandığı varlıktır. haksız da değildir kıskanmakta; çünkü bu tüy yumağı benim diğer sevgilimdir. kucağıma aldığımda, patilerini ve başını omuzuma koyup saatlerce durabilir ancak kendisi biraz tombik olduğu için ben onu taşımaktan yorulur ve yerine yatırırım. kışın kalorifere yapışık olarak yaşar bu yaratık ve sadece yemek ve tuvalet için ayrılır yerinden.

    dolayısıyla kendisi, hayatımın çok büyük bir parçası, karşılıksız, beklentisiz sevdiğim minik sevgilimdir. yokluğunu düşünmek çok acı verendir.
  • omuzda oturmayi istemek gibi bir manyakliklari da vardir bunlarin.
hesabın var mı? giriş yap