• çok sevdiğim bir teyzemin, kulağıma küpe olsun diye anlattığı gerçek bir hikaye vardır, yıllar geçse de ne zaman ağzımı açıp büyük konuşmaya kalksam bu tatlı hikaye gelir aklıma yutarım söyleyeceklerimi ;

    derdi ki; - evlenirsem asla doktorla evlenmem bu bir, aslaaa askerle evlenmem bu da iki..

    evlenmişti rahmetli, kocası da askeri doktor idi. ..
  • başına gelecekleri sipariş etmektir.
  • palamutbükü'nü öve öve bitiremiyordum, havası ve suyu bedenime ve ruhuma iyi geliyor diyordum, oraya gidince tüm hastalıklarım (romatizma, delilik, diabet gibi) iyileşiyor ve tüm kış hiç nezle/grip olmuyorum diyordum.

    astım ve bronşit olup döndüm.
  • 34 yaşındayım daha ne kadar yaşarım, çoluk çocuğum olur mu, torunları toplayıp el öptürür müyüm bilemem. ama olur da sonrasında, onlara tek bi nasihat hakkım olursa 'asla büyük konuşma!' derdim. -ki o da bi ironi gibi...- bi de 'kimseyi kınama'.

    ben bunu erken öğrendim allahtan, büyük konuşmama kararı aldım. aldım da arada bi kaçıyor aradan, bana derhal bildiriliyor tabi. yahu nasıl bi şeydir bu, karma mı kader mi ah mı nedir, dönüp dolaşıp seni buluyor o çok acaip. 'sarı sevmem' dedin şaak sarı, 'kısa erkek ıyy' mı dedin hop kısa erkek, 'ay ben asla öyle kezban gibi olmam' dedin büyük ihtimal öylesin, 'çirkin karı' dedin ertesi sabah kafam kadar uçuk/sivilce, 'çakma asla kullanmam' ın haftası 500tl lik çakma hermes... allahın cidden sopası yok ve kınadığını yaşamadan 'bye' demek mümkün diil bu hayata. bir de büyük konuştuğunla yüzleşmeden...

    atalar biliyo abi, boşa demiyorlar. bu, kul kınadığını yaşamadan ölmez, bi de götü yere yakın olandan kork. var bi bildikleri.
  • hayat tarzım. ne zaman "aa yok", "asla olmaz", "çok zor olur ya olmasın", "yok tekrarlanmayacak bi daha kesinlikle" dersem, bi süre sonra bu laflarımı afiyetle yiyorum. alıştım.
  • ör: bir daha hiçbir kuvvet beni öss ye sokamaz gibisinden laflar etmek.
    (bkz: silahlı kuvvetler)
  • her seferinde tükürdüğümü yalatan artık inanılmaz korktuğum eylemdir.kaç yaşında olursa olsun büyük konuşmak hatasına düştüğümde yukardakinin bir kereliğine mahsus bile hoş görüp duymamış gibi yapma iyiliğini göstermeden ağzıma etmek amaçlı kullanmasıdır.
    sene 1992 yas 12: bana sorulan soru "kızım ilerde ne olmak istiyorsun"
    benim ukala cevabım: ne olmak istediğimi bilmiyorum ama ne olmak istemediğimi çok iyi biliyorum.asla dişçi olmam.
    sene 1999 köpek gibi gidip diş hekimliği fakültesine giriş yapmak.
    sene 1995 yaş 15: ya şu reno arabalar ne kadar saçmasapan ve estetikten uzak hayatta reno araba kullanmam,işim olmaz.
    sene 2000 kendi isteğim ve seçimimle reno clio araba sahibi olmak.ve öncesine kapora yatırmış olmaya rağmen kaderin garip cilveleriyle pejo 206ya sahip olamamak.
    sene 1994 yaş 14 çok bilmiş kızımız chase gene başına geleceklerden habersiz konuşur : ben var ya asla kendimden küçük bir erkekle çıkmam aman ne saçma.erkek dediğin senden büyük olmalı bir yaş küçük bir erkeğe bile tahammül etmem erkek mi yok ya?
    sene 2004 yaş 24: kendisinden bir buçuk yaş küçük erkeğe deli gibi aşık olmak.
    siz siz olun asla asla demeyin.
  • universite 1 falan, cts sabahı annemle oturmuş kahvaltı yapıyoruz. televolevari bir şey açık. orda kıraçla roportaj yapıyorlar, konser öncesi.

    ben de pijamayı çekmişim, çoraplar içerde, höpürdete höpürdete çayımı içiyorum, bi yandan kıraç'a saydırıyorum.. "bu adamın konserine mi gidilir arkadas, bu nasıl bi dandikliktir nasıl bi tarzsızlıktır...hede hödö" annem diyo yavrum neden kızıyosun bu kadar ne gerek var, onu da sevenler vardır... ben durunamayıp adamı, konserine gidenleri itin kı.ına sokup çıkarıyorum.

    tam o dakikada ev telefonu çalıyor, kalkıp açıyorum, liseden bi arkadas "outre akşam fuarda kıraç konseri varmış, ablama fazladan 10 bilet gelmiş, gidelim mi? seni bi de yeni yavuklumla tanıştırmak istiyorum.."

    telefonu kapatıyorum evet demişim zaten çoktan (büyük konuşmanın beyin fonksiyonlarını durdurması) uyuşa uyuşa masaya dönüyorum, anneme anlatıyorum, inanamıyor..

    akşam giyinip gidiyorum, alkış malkış, çiğdem çitleyip dönüyoruz

    sahne 1 pijamalı, çaylı saydırıyor adama, sahne 2 oturmuş alkışlıyor çiğdem çitliyor.

    işte o gün bugündür büyük konuşmam sevgili günlük *
  • çok kötü bir şekilde kafaya patlıyor. dağarcığımda bunun muhteşem örnekleri var. kusura bakmasınlar ama hep zevkle anlatırım. o büyük lafların acısı kendinden çıkmasa, çocuklarından çıkar.

    üvey annem, babamdan boşanan annem için bana ve ablalarıma hep laf sokardı. "falanca kadın iki koca almış. iki koca görmüş kadından olacağı bu." gibi laflarla iğnelerdi. bir keresinde "ben asla boşanmam. çocuklarım da boşanmaz." demişti. bunun kızı, yani üvey kardeşim nişanlandı ve ayrıldı. sonra ilk evliliğini yaptı, bir yıla varmadan boşandı. ikinci evliliğini yaptı, çok geçmeden yine boşandı. oğlu da bir nişanlıdan ayrıldı, ilk evliliği boşanmayla sonuçlandı. ikincisi de iyi gitmiyormuş. eminim, üvey annem kendisi boşansa, çocuklarına üzüldüğü kadar üzülmez ve göt olmazdı. beterini gördü. artık bu tür sözler etmiyormuş. dili neresine girdi bilmiyorum.

    bekarlık yıllarımdaki sevgilim "çalışan kadın asla istemem. evde de benim sözüm geçer." demişti. bir sinemanın kafeteryasında oturuyorduk ve "büyük konuşma." demiştim. masaya kapı çalar gibi sert sert vurdu. "konuşurum! bu konuda büyük konuşurum. karım bana saygı duyacak." ben de "görürüz." demiştim.

    gördüm. çalışan bir kadınla evlendi. kadın bunu hiç takmıyor, geceleri o konken partisi senin, o okey partisi benim geziyor. karısı bunun suratını boydan boya tırmalamıştı ve o kabuk tutmuş yaralarla karşıma çıktı. hele alnı berbattı. kadın sokak ortasında buna girişiyormuş. bu da kadını tokatlamış. hem de bu adam, dünyanın en sabırlı, en ağırbaşlı adamlarından. tırmalanma haberini ortak bir tanıdıktan almıştık. önce sakladı, "çocuğum tırmaladı." dedi. 1,5 yaşındaki çocukta o kadar kabuk tutturacak, derin yara açtıracak ne güç olur lan? o çocuk ikişer santim eninde tırnaklara mı sahip? bari kedi tırmaladı de. sonra kendisi de itiraf etti. hattâ "tırmalama" olarak değil, aynen şu sözlerle "üzerine gitmemeye çalışıyorum. sonra beni cırmalıyor." evet, "cırmalamak."

    sana demiştim lan. büyük konuşma, bundan sonra sus. yoksa daha çoook cırmalanırsın.
  • hayatının 1/3'ünü büyük konuşarak geçirmiş ve hepsi bir bir başına gelmiş bir insan olarak diyebilirim ki; bir insanın yapabileceği en tehlikeli şeylerden biridir. yapmayın etmeyin. başınıza gelir mazallah. sonuçlarına katlanmakta çok zorlanırsınız.
hesabın var mı? giriş yap