• çok uzun süredir izleyip bu kadar içten etkilendiğim başka bişey yok sanırım. filmin ilk bi saati geride kalırken ağlamaya başladım, sonuna kadar da ağlaya ağlaya çıktım.
    filmekimi ile atlas'ta izledim, tüm istiklal boyunca kendime gelemeden yürüdüm, eve gidene kadar, bikaç gün atamadım yükü üzerimden. bütün bu düzenin artarak devam etmesine, çocuklara dayandırılmasına için için parçalanıyorum. ruhum sarsıldı.

    altın palmiye için yüzde yüz katılıyorum. yüzde yüz.
  • yalnızca (bkz: capharnaum) başlığında irdelenmiş olsa iyi; (bkz: capernaum) başlığında da entryler var bu filmle ilgili. ben capharnaum'a boyun eğmiştim yeterince yakın diye ama oraya yazdığım entryi buraya taşımak daha doğru olacak hazır doğrusu yapılmışken:

    sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim yine: film, kesinlikle en sevdiğim filmlerden biri olmadı ama filmi beğendim tabii ki. "tabii ki" diyorum çünkü öyle pek de beğenilmeyecek bir film değil gerek hikaye, gerek sinematografi, -özellikle- gerek oyunculuklar ve gerekse de verdiği toplumsal mesaj olarak. yalnız tam da burada, filmden çıktıktan sonra arkadaşlar arasında konuşurken lübnanlı arkadaşın dediği de aklıma yattı: film birçok ama birçok konuya değiniyor (ne mi örneğin? lübnan'daki hukuk sistemi -bütün o dosyalar!-, doğan bebeklerin kayıt altına alınmaması, çok çocuklu fakir aileler, uyuşturucu satımı-kullanımı, insan kaçakçılığı, suriyeli mülteciler, asyalı ve afrikalı kaçak göçmenler, çocuk gelinler, hapishanelerin durumu -gerçekten de çocuk tutukluların hükümleri verilene kadar büyüklerle aynı yerde kaldığı oluyormuş- vb.) ve lübnanlı olmayan biri olarak hepsi ayrı ayrı ve bir bütün olarak beni çok etkiledi ama arkadaşım hiçbirinde tam olarak bir şey söylenmediğini ve en son çıkan sonucun aile planlaması olduğunu belirtti ki evet bu bir karşı koyulacak argüman olarak çınlamadı kulaklarımda.

    oyunculuk... ana karakter zain'i oynayan oğlanın performansı gerçekten de müthişti ki kendisinin aslında yalnzıca amatör olmayı bırak suriyeli bir mülteci olması da apayrı bir hayranlık nedeni. yalnızca biraz fazla ufak tefekti sanki ama düşünün yani diyebileceğim tek "kötü" şey bu. hele öyle ki suriyeli şivesi kullandığı sahne gerçekten müthiş bir ustalık işiydi. ben tabii bunu kendim ancak dolaylı olarak anlayabildim: halep ağızı yapmaya çalıştığı sahnedeki arapça bilen arkadaşların verdiği tepkiyi gördüm. filmden sonra sorduğumda da gerçekten de tüm film lübnan şivesiyle konuştuğunu ama o sahnede -hatırlatırım kendisi aslında suriyeli olmasına rağmen!- suriye şivesinde, halep ağzında zorlanıyormuş gibi yaptığını söylediler. çok iyi tabii.

    etiyopyalı bebek de çok sevimliydi tabii. aslında o da o kadar iyi oynamış ki "oynamış" mı yoksa başka bir şey mi bilemiyorum.

    bu arada benim gibi bilmeyenler varsa eğer, çatılardaki lastikler de çatıların rüzgardan uçmamaları içinmiş.

    bir de yönetmen ile ilgili bir şey diyeceğim ama o spoiler olabilir o yüzden:

    --- spoiler ---

    beni ayrı bir etkileyen şeyse avukat rolündeki yönetmenin bir sahnesiydi. filmde yer alması falan değil de davalı olunan annenin patladığı sahnede avukata yönelik "siz benim hayatımın ne zorluklarla geçtiğini nasıl bilebilirsiniz ki beni yargılayabilesiniz?! benim yerimde olsanız yaşamınızı sonlandırırdınız" vb sözleri, direk yönetmene söylendiği için gayet ilginçti.

    --- spoiler ---

    uğraşılsa birkaç hata bulunabilir tabii ama çok da kritik bir şey yoktur herhalde -en azından benim farkettiğim. yine de sanki

    --- spoiler ---

    sahar'ın regl olduğu sahnede... zain yatakta kan buluyor. bunu herhalde temizlemiştir ama eğer temizlemediyse gizli kalması için önem verdiği bu gelişmeyle ilgili çok büyük bir açık vermiş oluyor.

    --- spoiler ---

    son olarak da hem etiyopyalı bebekle hem de sahar'la çok iyi ilişkisi olan zain'in, diğer kardeşlerinin figüran olmaları, karakter gelişimini bırak, karakter bile olamamaları filmi diziye çevirmeme adına anlaşılır ama çok da pozitif bir şey değil tabii.

    işten dolayı bölük pörçük yazdım, cümle düşüklükleri, anlatım bozuklukları, olası küçük büyük diğer suçlar affola.
  • sarsıcı! nadine labaki her anlamda güzel bir kadın olduğunu bir kez daha dolu dolu hissettiriyor. filmekimi’nde izleyemeyenler boğaziçi film festivali kapsamında kesinlikle kaçırmasın.
  • hala altyazısını beklenen bir nadine labaki filmi. inatla çevirmiyorlar arkadaş.
  • merak edilen yapım altın küre adaylarından efendim.
  • 76. altın küre ödüllerinde yabancı dilde en iyi film adayıdır.
  • lübnan'ın en iyi yabancı dilde film oscar adayıdır. türkiye vizyon tarihi ise 25 ocak 2019'dur. yapılan yorumlara bakılırsa çok sağlam bir film gibi duruyor. izlediğimde yorumlarımı ekleyeceğim.

    edit: yorumum (bkz: #86379163)
  • beklemekten öldüğüm sinema filmi. lübnan'a ilişkin tüm o şeylerin köpeğiyiz köpeği.
  • başka çarşamba kapsamında az önce ön gösterimini izlediğim çarpıcı film. ortadoğu’da çocuk olmanın dayanılmaz sancısını iliklerime kadar hissettim. kalbimi acıtan çok sahne vardı. gözlerimden yaş hiç eksilmedi desem abartmış sayılmam ve hala kendime gelememem de cabası. omuzlarımda tonlarca ağırlıkta yük taşıyormuş gibiyim. çocuk oyuncu zain al rafeea içinde bulunduğu zorlu şartları ve verdiği mücadeleyi harika yansıtmış. filmi sadece üç kelime ile tanımlamam gerekseydi; yalın, gerçek ve vurucu olarak tanımlardım.

    --- spoiler ---

    zain çok haklı, lütfen artık bakamayacağınız çocuğu yapmayın. böyle bir zorunluluğunuz yok. sırf size maddi çıkar sağlayacak diye 11 yaşındaki bir kızı evlendirmek, onun ölümüne sebep olmak, elinden çocukluğunu almak nasıl bir vicdansızlık? dünyaya getirdiğiniz çocukları sevmemek, beslememek, okutmamak, çalıştırmak, kullanmak, yaşatmamak, yaşamasına izin vermemek nasıl bir ahlak anlayışı? daha sayamadığım onlarcası... tüm buna gerçekten hakkınız olduğunu düşünüyor musunuz?

    11 yaşındaki bir kız çocuğu ile evlenmeyi midesi alan, kızın ölümüne sebebiyet veren hasta ruhlu bir pisliği cezaevine almak yerine, kız kardeşinin ölümüne sebebiyet veren adamı bıçakladığı için yaşı bile süt dişlerine bakılarak tahmin edilen zain’i hapse sokan yargı sistemine diyecek laf bulamadım. en az sürekli üreyerek çocuklara sistematik istismarda bulunan aileler kadar suçlusunuz. hatta daha suçlusunuz.

    --- spoiler ---
  • izlediğin en kaliteli filmlerden birisi.

    nadine labaki yönetmenliğinde çekilmiş, bugün başka sinemada ön gösterimde izlediğim ve 25 ocak 2019'da vizyona girecek olan, lübnanlı 12 yaşındaki bir çocuğun hikayesini anlatan enfes bir film diyebilirim. kalbinizin en derin noktalarına dokunacak bir hikayeye sahip. öyle ki, ben de dahil olmak üzere salondaki neredeyse herkesi ağlatmıştır bu hikaye.

    dipnot: filmin ismi kendi afişinde capernaum diye geçerken imdb sitesinde capharnaüm olarak verilmiş. hangisi doğru emin değilim.
hesabın var mı? giriş yap