• yakin amerikan tarihinin en kaotik yili 1968'de, o yilki baskanlik secimi arefesinde chicago'da duzenlenen demokrat parti kongresi sirasinda, vietnam savasi'ni ve genel olarak duzeni protesto etmek icin chicago'da toplanmis karsi kultur gencliginin kongre gunlerinde sehirde ayaklanma cikarmasinin ertesinde, olaylardan sorumlu olduklari gerekcesi ile gozaltina alinan yedi yippie liderine verilen ad. aralarinda abbie hoffman ve jerry rubin gibi isimleri hala hatirlanan radikaller de bulunuyor.
    mahkemeleri tam bir komedidir, hatta filmi de cekilmisti. bir aralar her hafta kanal 7'de oynuyordu. ismini hatirlamiyorum gerci filmin. abbie hoffman ve ekibi, mahkemeyi karsi kultur propagandasi yapmak icin kullanmis, savcidan hakimlere herkesle surekli dalga gecmis, allen ginsberg, timothy leary gibi ikonlari tanik olarak tum amerika'ya dinletmisler ve sonunda da beraat etmisler. son sozlerini soylemeleri istenince jerry rubin, hakime tesekkur etmis, "kisa surede, bizden daha fazla genci radikallestirdiniz. ulkenin en buyuk yippie'si sizsiniz" diyerek. abbie hoffman ise hakime lsd denemesini tavsiye etmis, o gunlerde florida'ya tatile cikacagini bildigi hakime "orada cok kaliteli lsd satan bir tanidigim var, istersen seni tanistiririm" demis.
  • aslında başlangıçta chicago sekizlisidirler. kara panterler hareketinin huey newtonla beraber kurucusu olan bobby seale da tutuklananlardandır. ama o kendi avukat talep etmez, kendi savunmasını kendi yapar ve davası gruptan ayrılır. zaten tek siyahi olan da odur. sonuçta da tek hüküm giyen seale olur. kalanlar tahliye olur.
  • dava esnasında hakimin kendisini savunmasına izin vermediği kara panterler üyesi bobby seale'i sandalyesine ağzını da tıkatarak bağlattığı davanın sanıklarına verilen isimdir.

    bu sahneler diğer savunma avukatlarından william kunstler tarafından aşağıdaki sözlerle eleştirilmiştir:

    "bu artık bir mahkeme kararı değil sayın hakim, burası artık bir ortaçağ işkence odası."

    ayrıca graham nash'in çıkış albümünde yer alan chicago isimli parçanın ilk sözleri de seale'in mahkemede gördüğü muamelenin bir tasvirini içerir.

    "so your brother's bound and gagged, and they've chained him to a chair"
  • ben de bahse konu şarkının kendisini paylaşayım.

    (sadece bir gece takılma fırsatı bulabildiğim ama hayatım boyunca unutmayacağım bir dostluktan bana kalan... biz seni tanıyan bir avuç insan olarak hayatta olduğumuz sürece sen de yaşayacaksın... her şey için teşekkür ederim.)

    https://youtu.be/pswvi3qn_ti
  • netflix yapımı “şikago yedilisi’nin yargılanması” filmi, tümüyle adalet temalı bir yapım. büyük oranda tek bir mekanda, duruşma salonunda geçiyor. ancak bu statik bir yapım olduğu gibi bir algı yaratmamalı. tam aksine, geriye dönüşler, olayın protesto günleri ile birlikte sunulumu klasik anlatım biçimine uygun düşse de, özellikle müzikler, miting alanından görüntüler, hızlı çekimler, tanıklara dair ufak ayrıntılar ve avukat kunstler’in defalarca hakim tarafından yapılan ihtarlara karşın gerçeğin açığa çıkması için verdiği mücadele, savunma teknikleri, filmi sürükleyici kılmada çok etkin öğeler olarak duruyor

    ülkemizde gezi parkı direnişi sonrası şahit olduğumuz siyasi yargılamaların bir benzeri olarak tanımlayabileceğimiz chicago yedilisi davasında, savaşa ve hükûmete karşı başkaldırının cezasız kalmaması için, protesto gösterilerini organize eden yedi kişi, kargaşa yaratmak amacıyla eyalet sınırlarını aşıp federal bir suç işlemekle yargılanıyor. aslında ideolojik olarak birbirlerinden farklı yerlerde duran sekiz kişi, fikirleri nedeniyle kendilerini sanık kürsüsünde buluyor.

    yaşananları lineer bir çizgide anlatmak yerine, mahkeme salonunda olup bitenleri anlatının merkezine yerleştiren yönetmen, protestolar sırasında yaşananlara ise mahkemedeki tanıklıklara eşlik eden, genellikle paralel kurguda sunduğu flashback’lerle ışık tutuyor. mahkeme sahnelerinde istenen etkinin yaratabilmesi için oyunculara büyük görevin düştüğü bir filmde, bu durum etkileyici performansların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. eski adalet bakanı ramsey clark rolünde oscarlı oyuncu michael keaton, tom hayden rolüyle yine bir başka oscarlı oyuncu eddie redmayne, birçok ödülün sahibi, borat’la yıldızlaşan komedyen sacha baron cohen ve yargıç rolünde, her halinden peşin yargı taşıdığı belli olan hoffman’ı canlandıran frank langella da yine oyunculukları ile göz dolduruyorlar.

    yargılanalar arasında tek siyahi genç olan boby seale’ın avukatının bulunmaması nedeni ile aylarca dinlenmemesi, sonrasında da yargıç tarafından saygısızlık gerekçesiyle ağzının bantlanarak mahkeme salonunda bekletilmesi sadece sanık tarafını değil, kimi duyarlılıkları içinde barındıran savcı richard schultz’un bile tepkisini çeker
  • eğlenceli diyalogların yer aldığı, toplum-politika-hukuk ekseninde tarihi bir olayı anlatan öğretici bir film. sıkılmadan izleyebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap