• şüphesiz senaryosuyla yerlere göklere sığdırılamayan, getirdiği yeniliklerle sinematografik bir devrim yaratan, sinemasal diliyle katmanlı ve alt metinleriyle derin bi eserdir, çoğu oyuncusunun hiç bir oyunculuk geçmişine sahip olmaması sebebiyle cesurdur , orson welles in yapımcı-yönetmen-senarist sıfatlarıyla sinemacılıktaki en üst mertebeyi hakkıyla yaratmasından dolayı bir ilktir. fakat bu filmin aynı zamanda bütün bu şahikalarından kaynaklanan bir iticiliği mevcuttur ki bu iticilik kesinlikle yüzyılın en iyi filmi iddialarından dolayı değildir. aynı dönemin bi diğer hollywood yapımı yüzyılın en iyi ikinci film adayı casablanca oldukça sıcak gelmiştir mesela bana . filmdeki bu soğukluğun sebebi yönetmenin başarısızlığı mıdır, başarısı mıdır çözemedim fakat charles foster cane karakter itibariyle oldukça sert ve inatçı bi yapıdadır, bu da izleyicinin "iyi ki ölmüş" hissine kapılmasına neden olur (mankiewicz in kastıdır belki de bu )

    bunun dışında citizen kane deki superimposition (görüntülerin içiçe gecmesi ) ile montaj kanımca çok gereksiz kaçmıştır. zaten siyah beyaz ve görüntü kalitesi yeterince zayıf bi de sen bunları içice gecirip seyircinin kafasını bulandır . belli bi anlam ifade etmediği sürece iki görüntünün üsüste bindirilmesi kesme amacıyla da olsa lüzumsuzdur.

    --- spoiler ---
    rosebud charles foster cane in kaybolmuş çocukluk özlemini simgeler. cane çocukluğunu yaşayamamış, annesine doyasıya sarılamamış bir çocukluğun mahsulüdür son tahlilde.
    --- spoiler ---
  • filmin sonundaki kane'e ait eşyaların oluşturduğu yığın, new york'a ait kocaman bir şehir maketini andırıyordu, hatta evet evet ta kendisiydi..
  • sözde değil özde yurtdaş karinesi.
  • sanılanın aksine orson welles'in ilk filmi olmayan filmdir. ünlü yönetmen bu filmden çok önceleri bir kısa metrajlı bir de orta metrajlı film çalışması bulunmaktadır. 1934 yılında kısa metraj bir film olan the hearts of age'i çeken orson welles bundan dört sene sonra da 40 dakikalık too much johnson filmini çekmiştir. ve bu filmlerden sonra bir başka film üstüne çalışmış ama film yarım kalmıştır.

    yurttaş kane her açıdan amerikan sinemasının tarzına aykırı bir filmdir ve bu yüzden de ne gişe de ne de oscar da aradığını bulamamıştır. sadece senaryo oscar ödülü alan film deki charles foster kane karakterininse bir yönden dönemin faşizan medya patronu william hearts'e benzerken bir diğer taraftan da yönetmenin ta kendisinden parçalar barındırmaktadır.

    ayrıca yüzyılın en iyi filmi ünvanına sahip oluşu da biraz muğlaktır. bir kısım sinema dünyası onu * dünyanın en iyi filmi görürken başka bir kısım için bu film welles'in de çok sevdiği yönetmenlerden olan sergei eisenstein'ın potemkin zırhlısı filmidir. film bu ünvanın tek sahibi olsa da olmasa da sinema adına içerdiği yeniliklerle bile adını dünya sinema tarihine büyük puntolarla kazımıştır.
  • zamanının çok ötesinde ki ileri çekim teknikleri ile baş yapıt olmayı haketmiş, gerek senaryosunun akıcılığı, gerekse oyuncularının performansıyla göz dolduran bir film.
  • her sahnesine hayran bıraktıran iki saatlik şahaser.

    --- spoiler ---

    -what would you like to do?

    -every things that you hate

    --- spoiler ---
  • yüzyılın en iyi filmi saçmalığını bir tarafa bırakır isek;

    ..

    psikolojik alt metni, ince ince işlenmiş karakterleri, döneminde bir ilk olan mercek ve kamera kullanımı ile ışık yönetimindeki ustalık, orta karar müzikleri -maalesef- , kurgusu ile yüzyılın en iyi filmi değildir. ancak bu film, orson wells 'in sinema adına son yüzyıl başyapıtıdır. bundan kasıt wells 'in en iyi filmi, citizen kane 'dir çıkarımı da yanlış olacaktır. bu film başyapıttır zira wells'in '' film çekme aşkı'' nın en lezzetli meyvesidir. sinema için değildir bu film, yaratım üzerinedir. o sebepten de sinema adına bir başyapıttır.

    gönül isterdi ki wells böyle olgun ve lezzetli nice meyve daha verebilseydi; hollywood onu harcamasaydı, bir köşeye fırlatmasaydı.

    ..

    sözün özü, yüzyılın değil ama insanın yaratım sürecinin bir başyapıtıdır!
  • “cok para kazanmak kolaydir. eger ki hayatta tek istegin cok para kazanmaksa.” bernstein
  • vallahi bu film düşününce aklıma ne kızak ne de rockefeller göndermeleri geliyor ilk... bariz orson welles'in film boyunca sürekli uzayan kafasını anımsıyorum öncelikle.

    ee tabi, 1941 yapımı, orson welles de 26-27 yaşlarında... ama sonlara doğru 60-70lerde göstermesi lazım. kelleştirmek için zamane makyaj teknolojisiyle kafasının üstüne ne ekliyorlarsa, alnına nasıl makyaj yapıyorlarsa film boyunca yurttaşın kafası gitgide uzuyordu. bunu hatırlıyorum ben bu filmden ilk.
hesabın var mı? giriş yap