• dodging simulator.

    vur, bekle, yuvarlan, tekrar et.
  • zorluğunun oynanışından değil, kontrollerinden kaynaklı olan oyun.

    özellikle başlarda o xbox simgeleri nedir ne değildir bulana kadar canım çıktı. bari bir oyun yapıyorsunuz pc tarafına çıkarırken bir zahmet şu xbox simgelerini bir değiştirseydiniz kardeşim! baştan savma iş yapıyorsunuz, ondan sonra pc'de korsan rerörörö ağlıyorsunuz.
  • bilgisayar oyunlarına ilgi duyan herkesin kesinlikle oynaması gereken şimdiden klasik seviyesine erişmiş souls serisinin son oyunu.

    yaşattığı keşfetme ve başarma hissiyle, alışılagelmişin dışında hikaye anlatımıyla kesinlikle eşsiz bir oyun. sürekli oyuncunun elinden tutan, ona ne yapması gerektiğini söyleyen oyunlara alışmış bünyede ilk başlarda afallama yaratsa da oyunu anlamak sadece biraz sabırlı olmaya bakıyor. ondan sonrası eşsiz bir serüven.

    oyunun grafiklerini kötü bulan arkadaşlar eğer oyunu bilgisayarlarında oynuyorlarsa kesinlikle oyun için hazırlanmış grafik modlarını kullanmalılar. biraz uğraş istese de bu modlarla oyunu e3 sunumundaki ışıklandırma efektlerine sahip olarak oynamak mümkün.
  • bağımlılık yapan oyunlardan. ikinciye bitirmeye çalışıyorum. bayağı bir ara vermiş olmalıyım ki başlar başlamaz yüzüm yerde g.tüm ayrık ölü buldum kendimi. tam kurtuldum derken tekrar öldüm. durmak yok yola devam dedim tekrar başladım yine öldüm. böyle bir oyun zaten dark souls 2. ama oynamadan da duramıyorsun tabi ölmekten bayılarak. ölmediğin zamanlarda harika bir action rpg aslında. karakter gelişimi çok iyi. bazen zevk çubuğunuzu makata duhul etmek istiyorsunuz ama iyi oyun be ya.
  • --- spoiler ---

    chancellor wellager:

    - the queen brought peace...to this land and to her king. a peace so deep...it was like...the dark...

    --- spoiler ---
  • ilk oyunu ikincisinden daha sonra oynamış biri olarak kıyaslayacak olursam, oyuna kolay diyenler şu yönden haklı, lifegem denen itemler daha oyunun başlarından itibaren gayet ucuza alınabildiğinden can doldurma sıkıntınız pek olmuyor. ilk oyunda 10 tane estusla boss savaşına kadar gitmeniz gerekiyor.* fast travel olayı da bayağı bir kolaylık katmış, gerçi oyunun haritası daha çizgisel ilerlediği için bu gerekli birşey, kısayollar falan pek yok gittikçe gidiyorsun geri dönmek istesen saatlerini alır. ayrıca bu çizgisellik de ilk oyuna göre biraz kolaylık katıyor. yanlış zamanda yanlış yerde olmuyorsunuz, gitmeniz gereken yerde ilerliyorsunuz sadece. life protection yüzüğü de müthiş bi avantaj sağlıyor, ilk oyunda 20 saat civarı oynadım böyle kırılınca tekrar yaptırılabilen bi yüzük bulamadım. yalnız boss savaşları konusunda ilk oyuna göre daha zor ve zevkli buldum. bunda dövüş sisteminin daha gelişmiş olmasının da etkisi var. örneğin bi pursuer, lost sinner, dragonslayer, sir alonne gibi bosslarla kora kor dakikalarca kapışmanın tadı başka. silah kullanımı, hissiyatı daha iyi.
  • ufakken atari 2600, nintendo, sega veya golden axe, cadillacs and dinosaurs aka. mustafa efendime söyleyim mario falan oynayanlar bilir. oyunlar ufakken hem zaman bolluğundan hem de yaştan gelen kolay öğrenmeden dolayı ne kadar zor olursa olsunlar oyunda ilerledikçe zevkli gelir. bu dark souls serisi de öyle zamanı bol ve oynamayı öğrenecek kişileri hedefliyor.

    xboxta gold üyelere bunun birincisi bir ara bedavaydı yükleyip bakayım dedim günde 10 dakika oynanır mı ıhh yok. sonra ikincisine bilgisayarda bakayım dedim bu 10 dakika oynanır mı yok ne oluyoruz derken çöküyor düşmanlar üstümüze kaçalım diyoruz kaçarken ordan burdan düşüyoruz boss çıkıyor roll roll roll nereye kadar katamari damacy mi bu kardeş.

    seveni için güzel ama akışkan bir dövüş mekaniği yok sanırım özellikle de öyle yapmamışlar. akışkan dövüş mekaniği derken her silahın ve stilin kendine has oynanışından bahsetmiyorum bahsettiğim şey mesela mızrakla saldıran düşmana karşı yana tek adım atıp mırağı elinden çekip diğer bir düşmana vurmak gibi vs. bunu da nerden biliyorum trainer kullanıp kısa zamanda bir çok silahın ve kalkanın kullanımına baktım merak ettiğimden.
  • genel kanının aksine nedense bana ilk oyundan daha zor geldi. oyunda ilerleyip takım taklavatı dizdikten sonra yine kolaylaşıyor ama özellikle başlarda elimde adam gibi silah ve kalkan yokken pursuer, 3 sentinel bossu ve diğer bazı kısımlarda baya bi zorladı. oyunun bazı kısımlarında biraz ucuz zorluğa kaçılmış. üzerinize 5-6 düşman birden geldiği olabiliyor. demon's da da ilk dark da da böyle bişey yoktu. oyunun combat dinamikleri gereği maksimum 2 düşman gelmeli üzerinize, ondan sonrası ucuz zorluk oluyor.

    önceki oyunlara göre bence en büyük farklılık silahlar arası farklılığın çok daha arttırılmış olması. ilk oyunda istediğin silahı kullan, tek belirleyici fark saldırıdaki hız farkı oluyordu. bunda ise poise ve agility aşırı önem kazanmış. ilk oyunumu baştan sonra mace ve greatsword kullanarak bitirdim, sonra başka karakter açıp ufak kılıç kullanayım dedim hızlı olsun diye ama silahtaki poise düşüklüğünden dolayı ağzıma sıçtılar. bu poise saldırırken düşman hareketlerini interrupt etmeye yarıyor ve bu şekilde oynamaya alışıp düşük poise lı bi silaha geçince düşman kolay kolay interrupt olmadığı için tecavüze yelteniyor. ilk oyundaki güzelim biricik yarim longsword' uma alışamadım bu yüzden. bu olaydaki belirginliğin arttırılmış olması alışması zor gelse de iyi olmuş. farklılık iyidir.

    ayrıca ng+ da düşmanların farklılaşması da iyi olmuş. her taraf phantom dolu ve bazı yerlerde normalde olduğundan daha fazla düşman var. bu şekilde zorlayıcılığının korunması iyi olmuş. önceki oyunlarda bütün itemleri dizilmiş bi karakterle ng+ a geçince hiçbir zorlayıcılığı olmuyordu, çok kolaydı. bunda denge biraz daha iyi olmuş.

    yani genel olarak solo oynamak için belki oynanış stillerine göre farklılık gösterebilir ama benim sürekli kalkanın arkasına saklanarak yaptığım pısırık ve defansif oynanış tarzıma göre kesinlikle bu ilk dark souls' dan daha zor bi oyun. bi de bu kalkanla oynamaya alışmış biri olarak kalkansız ve ofansif oynanışı zorunlu kılacak olan bloodborne' da ne bok yiyeceğimi merak etmekteyim. bekleyelim görelim.
  • madem o kadar oynadık bari seriye bu oyunla yeni başlayacaklar için dikkat edilecek hususlar konusunda bişeyler yazarak kafaları tamamen karıştırmaya çalışacağım dikkat:

    *-* bir souls oyunu oynuyorsanız bilmeniz gereken ilk şey; ne olursa olsun bol bol öleceğinizdir ve üzerinize giyeceğiniz armorun bu konudaki size katkısı minimum seviyededir. öyle "en güçlü armoru giydim, upgrade' leri de dayadım, bana bişey olmaz" gibi şeylerin bu oyunda yeri yok. çıplak da dolaşsanız full upgrade li en güçlü armoru da giyseniz yine kolay ölüyosunuz yine kolay ölüyosunuz. aradaki fark çok minimize. diğer oyunlardaki gibi değil yani. onun için upgrade malzemelerini harcamak için her zaman silahlara öncelik verin ve giyeceğiniz armor seçiminde de tipi hangisi güzel geliyorsa onu giyin. armoru daha yüksek olacak diye kasmaya gerek yok, çok bişey farketmiyor. armor seçiminde zaten armor değerinden daha çok poise değeri önemli. ama büyücü oynayacaksanız bazı armor parçaları bazı önemli özellikler ekleyebiliyor. büyü slotu sayısını arttırma, yapılabilen büyü sayısını arttırma falan gibi. onlara dikkat etmek lazım.

    *-* silah seçiminde damage haricinde dikkat edilecek hususlar: silahın poise değeri, saldırı hızı, saldırı tipi, saldırı menzili ve hareket seti. bunları açmak lazım tabi.

    saldırı hızının ve menzilinin açıklanacak bi tarafı yok, saldırı tipi ise; silahların slash-thrust veya strike gibi saldırı tipleri oluyor. bu saldırı tiplerinin bazıları bazı düşmanlara daha etkiliyken bazı düşmanlara çok daha etkisiz olabiliyor. yani mesela elinizde biri slash diğeri strike vuran 2 silah var ve damage değerleri farklı. bu silahlardan damage değeri yüksek olan her düşmana daha yüksek damage verecek diye bişey yok. bazılarına slash daha işe yarar bazıları strike. bana bu oyunda ortalama olarak herkese en yüksek damage i veren tip strike gibi geldi. özellikle zırhlı düşmanları sikertmek için birebir.

    onun haricinde en önemli olayımız poise. bu poise kavramını bi açayım çünkü oyunu uzun süreler oynayan birçok kişinin bile bunun ne olduğu hakkında bi fikri yok oyun anlatmadığı için. oyunda bütün oyuncuların ve düşmanların aynen stamina barı gibi kendi kendine sürekli regenerate olan bi poise barı var. bu gizli bi bar ve oyuncuya ekranda gösterilmiyor. karakter ekranınızda defans bölümündeki poise değeriniz kaçsa o barınız o kadar uzun demektir. oyundaki bütün düşmanlarda var bu gizli değer.

    aynı zamanda silahların da bi poise damage değeri var. siz bir silahla düşmana saldırınca sizin poise atak değerinize göre düşmanın gizli poise barı azalıyor ve o bar sıfırlanınca düşman interrupt oluyor. ne kadar yüksek poise damage vereceğiniz kullandığınız silaha ve normal atak mı yoksa heavy atak mı yaptığınıza göre değişiyor. bunu health' i yüksek bi düşmana önce bi dagger la, daha sonra da bi greatsword ile saldırarak aradaki farkı gözlemleyebilirsiniz. dagger la saldırırken düşman hiç siklemez sizi ve vurmaya devam eder ama greatsword ile kodum mu direk poise barı sıfırlandığından interrupt olur ve kramp girmiş bülbül gibi kalır karşınızda saldırıya açık bi şekilde.

    silah konusunda son olarak hareket seti olayının da anlaşılmayacak bi tarafı yok. her silahı farklı bi şekilde sallayarak kullanıyor karakterimiz. kimisini dikey sallayıp sadece bir düşmana vuruyor ama dar mekanlarda dilahı duvarlara çarptırmadan düşmana vurabilmeyi sağlıyor, kimini ise yatay sallayıp etrafındaki herkese vuruyor falan filan. test ederek hangisinin size daha uygun olduğunu görebilirsiniz.

    *-* dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu ise; diğer souls oyunlarında olmayıp bu oyun ile hayatımıza giren agility statı. ne işe yarıyor bu agility? en önemli olayı düşman saldırı anında siz roll yaparak yuvarlanıp kaçarken ki "invisibility frame" denen damage yemeden kaçabileceğiniz aralığı belirliyor. eğer agility' niz düşükse düşman tam saldırırken roll yaparak aşırı hassas olmanız lazım. olması gerekenden 1 milisaniye erken veya geç roll yaparsanız kaçamıyorsunuz ve yine de damage i yiyorsunuz. işte agility bu darbe yemeden roll yapabileceğiniz aralığı genişletiyor ve işiniz baya bi kolaylaştırıyor.

    agility' nin diğer bi faydası ise karakterin genel tepki süresini kısaltmak. saldırı yaptıktan sonra geri toparlanma süresi ve estus flask gibi itemleri kullanma süresi gibi şeyleri daha atik bi şekilde yapabilmeyi sağlıyor. mesela agility düşükse kılıcı bi sallıyorsunuz, tekrar hamle yapabilmek için biraz süre geçmesi gerekiyor. o arada düşman size saldırırsa mecbur yiyorsunuz damage' i. ama yüksek agility' de kılıcı sallayıp zart diye roll yaparak hemen kaçabiliyorsunuz. çok hızlı ve atik oluyor karakter. güzel bişey.

    defanstaki servet çetin hantallığında olmak istemiyorsanız adaptability statına en az bi 20-25 puan verin. yoksa çok sığır oluyor karakter.

    lan daha yazacağım çok şey vardı da yoruldum amk, artık sonra ekleriz.
  • bunun 2. dlc' sinde fume knight diye allahsız kitapsız orospu çocuğu bi boss var, bunca yıllık oyunculuk kariyerimde kendimi bu ibnenin karşısında kaldığım kadar yetersiz hissetmemiştim. aslında hareketleri belli, öldürmesi kolay gibi geliyor ama canı ve damage' i çok yüksek olduğundan en küçük bi hatada akıtıyor pekmezini. kaç saattir uğraştırdı amk, rahat bi 30-35 kere denemişimdir. ama koreografi olarak güzeldi dövüş, sevdim lavuğu.

    genel olarak dlc' lerdeki bosslar çok daha zor olmuş normal oyuna göre. orijinal halini gözüm kapalı tokatladığım smelter demon' ın burdaki mavi hali bile uğraştırdı biraz.

    ayrıca bu souls serisini oynamamış olanlar cidden çok şey kaçırıyor. şu oyundaki başarı ve tatmin duygusunun 10' da 1' ini verebilen başka bi oyun yok. fume knight' ı öldürdükten sonra monitöre karşı ettiğim küfürlerin ve kalkıp, yatağa uzanıp, oohh yesss diyerek birkaç dakka sırıtarak yatmanın tadı bambaşka. diğer oyunlarla alınamayacak bir his.
hesabın var mı? giriş yap