• - doktor bey benim kulunçlarımdan aşağı böyle elektrik gibi bir şey iniyor, sabah kalktığımda da döşlerime sanki böyle paslı bıçak sokuyorlar adeta... bir de boğazımdan...

    - faranjit. şunları yazıyorum. aç karnına günde üç defa...

    ***

    doktorların insanı hayata küstüren eğilimlerinden biridir bence bu. bakın yukardaki örnekte ne kadar güzel, ne kadar anlaşılır, ne kadar modern bir biçimde rahatsızlığımı anlatıyorum. daha hastalığımın en güzel kısımlarına değinmeden doktor sözümü kesiyor. lan ben o kadar hazırlanmışım, sırf sen sorduğunda etkili bir biçimde anlatayım diye içimden o kadar ezber yapmışım sen benim sözümü kesiyorsun. isyan edesim geliyor ama susuyorum.

    sonuçta doktor bu, ters düşmek olmaz. şimdi isyan etsen, sonra da "halı saha maçında ayağımı burktum, damar damar üstüne bindi herhalde" desen, ayak mayak dinlemez "üç ay boyunca günde 10 defa kullanacaksınız... antibiyotikli fitil yazıyorum" der, insanın spor sevgisini öldürür. buradan tüm doktorlara sesleniyorum: teşhisi koysanız bile, allahaşkına rahatsızlığımı anlatmayı bitirene kadar kesmeyin sözümü. ben de cahil insan değilim sonuçta... posta gazetesi sağlık sayfasını okuyorum. "120 yaşındaki nazife nenenin sırrı yoğurt" başlıklı haberleri iyice ezberliyorum ki size derdimi güzel bir şekilde anlatayım. allahaşkına kesmeyin sözümü... yalvarırım kesmeyin. lütfen kesmeyin. bak lütfen diyorum... lütfen...
  • boğaz, burun, ciğer, bademcik gibi şifreli sözcüklerden biri ağzınızdan çıktığı anda gerisini dinlemeden karşılığı olan ilacı söyleyen otomatikleşmiş doktor tavrı.

    bunların bir de yapma gülümsemeyle "hmm, neyimiz var" diye söze başlayanları var, cinnet geçirtir insana.

    - neyimiz var bi bakalııımmm
    - sizi bilmiyorum da benim şimdi bademc-
    - şu pastil, bu şurup, sabah, akşam, defa, çarpı, tok..
    - üh..
    - next !..
  • onca yıl okuduktan sonra herkesin kendinde görebileceği haktır.
  • dışarda ~300 kadar bekleyen hasta olunca mecburen "aydın havası"nda çalışan doktorların eğilimidir.
  • aynı cümle ve ifadeyi günde 4573847032 kere duyan doktor davranışı. gel gör ki house md'den sonra tırsıyor işte insan. "doktor bey bir de şu vardı aslında euhe..şey.." ya aslında o son şey çok önemliyse, ya hasta ölmek üzereyse, ya lupussa, ya ms ise, ya uyanıkken aslında uyuyorsa, ya beyni mantara bulanmışsa, ne olacak şimdi?!?.. bir dinleseydin de evde kıvranmasaydım be hocam...
  • konunun sapmakta ve kafasının dağılmakta olduğunu fark eden hekimin anında yapması gerekli müdaheledir. hastanın kontrolü ele geçirip çocukluk anılarından başlayarak tüm hayat hikayesini anlatmasını önlemek için şarttır. nitekim bu da kafadır, sırada bekleyen hastalardan çalınan da zamandır. hastanın anlatması gereken hikayelerden önce cevaplandırması gereken sorular vardır. bunu yapmayan doktorlar hastaya ve hastalığa hakim olamayıp gerekli tedaviyi uygulayamamalarına rağmen daha çok sevilirler, o ayrı..kulağa kaba gelen bu süreç son derece uygar ve kibar bir şekilde gerçekleştirilebilir ve öyle de olmalıdır.
  • özellikle menopoz teyzelerle karşılaşan doktorlarda artan ve belirginleşen eğilimdir. çünkü menopoz teyzeler sonsuza kadar konuşabilme potansiyeline sahipler. gerçek şikayetini anlayabilmek için birkaç defa sözünü kesip tekrar tekrar sormak gerekir.
  • çok fazla genellenemeyecek, bazı doktorlarda cidden mecburiyetten bulunan ancak bazılarında egosal çıkıntıların özellikle belirginleştirdiği eğilim.
  • hastaların çoğu evde anamnez verme antremanı yaptığı için şikayetlerini bir dağdan bir bayırdan durmaksızın anlatma eğilimindedir. doktor araya girip birşey sormasa ve olayı akışına bıraksa; boğazının ağrısından başlayıp, kaynanasının pantolon giymesine izin vermeyişinden çıkabilir. önemli olan sizin değil doktorun neleri dikkate aldığıdır. o sırada bir bulmaca çözmek üzeredir ve kendisine yardımcı olacak ipuçlarını öğrenmek ister. ama sizin ezberinizi bozduğu için ya apışıp kalırsınız ve dışarı çıktığınızda "ulan doğru düzgün anlattırmadı, bak şunu da söyleyecektim." dersiniz. ya da diyelim ki lafınızı hiç kesmedi ve şikayetlerinizi bir çırpıda dillendirdiniz. şimdi iyi mi oldu sevgili hasta? öyle sanıyorsun ama değil. bulmaca üstüne bulmaca çözmeye çalışan doktorun error verdi bak, anlamsız anlamsız bakıyor. halbuki araya girip birkaç soru sormaya çalıştığında sen soruya değilde elindeki metne göre cevap vermeseydin bir orta yolu bulabilirdiniz. sittin senenin şikayeti tek seferde çözülür mü hem, ne biriktirip biriktirip geliyorsun. sana da yazık, doktora da.
  • hakkında enteresan bir çalışma olan olay. normalde doktorlar hastaların sözünü ortalama 18 saniyede keserlermiş. fakat hasta derdini sözü kesilmeden anlatsa zaten 90 saniyeye anlatıyormuş ve kendini daha iyi hissediyormuş. olay 72 saniye yani...
hesabın var mı? giriş yap