• nihai hedefi, deli gibi göbek atmak olan kızdır..
    (bkz: kendimden biliyorum)

    düğün kiminmiş, yakın mıymış, değil miymiş hiiiç umrumda olmaz.. düğün mü var?! giderim.. akrabadan, eşten dostan düğününde bulunmadığım kimse yoktur.. hatta arkadaşlar arar bazen, düğün var diye.. ona da giderim..

    hazırlanmak süslenmek gibi bi olayım pek yok.. günlük süsüm püsüm idare ediyo bi şekilde.. çıkıyorum mesela mesaiden, gidiyorum düğüne.. düğüne adapte olabilecek optimum ekipmanım oluyo genelde.. topuklu ayakkabı giyiyorum zaten, makyaj eser miktarda da olsa gün sonuna da kalmış oluyo bi şekilde.. saçlarımda var, savurmak isteyince savruluyo.. ee daha ne olsun..

    şimdi "bu kadar meraklıysan oynamaya, git başka yerde oyna" diyebilirsiniz.. ki doğrudur; mesele göbek atmak olduktan sonra, çeşitli özel teşebbüs sahipleri bu konuda platformlar sağlamıştır bize.. ancak; ne yazık ki sosyal ortamım buna izin verecek nitelikte değil.. bi şekilde dinlemekten keyif aldığım müzik, bir arada olmaktan hoşlandığım insan tipi, göbek atmaya elverişli mekanlarda biraraya gelmiyo.. bu yüzden düğünler benim için kaçırılmaz fırsatlar..

    göbek atmaya, gerdan kırmaya bayılıyorum.. daha da önemlisi bu birbirinden güzide figürleri icra ettiğim ortamda, uzaydan gelmişim gibi izlenmek yerine taktir görmeyi yeğlerim.. ben oynarken, ayşe teyze alkış tutsun, fatma teyze uzaktan omuzlarını sallaya sallaya bana doğru yaklaşsın isterim..

    hatta tekniğine çok vakıf olmasam da daha tiyatral bi takım oyunlara da iştirak etmekten imtina etmem.. bi damat halayı, bi atım arap bi horon çalınca, göbek atmaktan henüz soğumamış terimle ekibin bi köşesinde mutlaka alırım yerimi.. böyle bi sinerjiyi de başka bi ortamda yakalıyorum desem yalan olur.. o derece bağımlısıyım düğünün derneğin..

    şimdi biraz durup düşününce, dış dünyada bulamadığım aidiyet hissini, düğünlerde yakalayabiliyomuşum gibi geldi.. canımın çektiği gibi kıvırırken bi taraftan da ortamın gözdesi oluyorum, teyzelerin amcaların taktirini kazanıyorum..

    hatta başlamışken duramıcam, çocukluğuma inicem.. küçükken de hastasıydım düğün ortamının.. günlerde, teyzelerin dizinin dibine oturup laf dinlemeye de bayılırdım..

    bi topuzum, pullu makyajım siyah elbisem eksik.. onlar da olmazsa olmaz şart değil bunu söyleyebilirim rahatlıkla.. ne topuzlar gördüm aydın havası bile oynayamıyordu sahipleri.. ne pullu makyajlar gördüm sahipleri terlemedi bile düğün boyunca.. ne siyah elbiseler gördüm içinde ins.. neyse..
  • annesi tarafından "senin düğününe kimse gelmeyecek!" denilerek kolundan çeke çeke götürülüyor da olabilir. ona da acıyın, onu da sevin...
  • her şeyi çok bilen sözlükçülerin beğenmediği simli, topuzlu, bolerolu kızdır. şu yaşıma geldim ne sim olayına girdim ne topuza, ne de mavi far sürdüm, her şartta en az makyajlı halimle durmasını bildim de sen nerdeydin ey sözlükçü? gelip de etrafımda pervane mi oldun, kapımı mı tuttun yoksa karşıma geçip iki çift laf mı ettin? hepiniz o simli topuzluları beğeniyorsunuz işte, onlar da piyasanın istediği bu diye onu arz ediyorlar.
    düğün fotoğraflarında görüyoruz evlendiğiniz kızları, hepsi mavi farlı, maşalı, straplez gelinlikli ve hepsi gülerken dişetlerini gösteriyor. kimse kimseyi kandırmasın.
  • - 13-14 yaşından küçükken düğüne gidileceğine çok sevinir, 'yaşasın düğün var, güzel yemekler yiycez, pasta yiycez, oynıycaz' diye göbek ata ata gider düğüne.

    - 14-18 yaş aralığındayken genç kızımız anne-babayla zıtlaşma halindedir, sivilceleri çıkmıştır, kendini beğenmemektedir, bi de üstüne üstlük oss derdi vardır. bütün bu nedenlerden dolayı düğüne adımını atmaz.

    - 18 yaş ve üstündeyken anneyle uzlaşmıştır, büyüklerin huyuna gitmeyi tercih eder, o yüzden de 'hadi ama, lütfen beraber gidelim' diyen anneyi kırmaz. annenin amacının ne olduğunu bilir ama anlamazlıktan gelir. şık bir elbise giyer, kuaföre gider en kötü bi fön çektirir, makyaj yapar ve düğüne gider. ondan sonra tam da annenin istediği gibi nejla teyzeyle muhabbet eder, kadının iki saat oğlunun bütün başarılarını öve öve anlatmasını dinler. yanına iteklene iteklene getirilen hüsnü amcanın oğluyla konuşur, 'vay be yıllar olmuş görüşmeyeli' muhabbetleri eder.

    - evlendikten kısa süre sonra gidilen düğünlerde ise durum farklıdır. bu sefer isteyerek süslene püslene düğüne gider, ama daha önce pek adeti olmayan, bir çoğu da kendi düğününde hediye edilen, değerli takıları da takar takıştırır. etrafa gülücükler serper, eşle el ele yürüyüp yapışık yapışık slow dans eder, tanıdıklara 'mutluyum gördüğünüz gibi' mesajı verir.

    - çocuklar doğup uygun yaşa gelince onlarla beraber gider düğüne, ama bu sefer eski süs püs yerini daha olgun kıyafetlere ve makyaja bırakmıştır. düğünden pek birşey anlamaz, çünkü neredeyse bütün zaman ağlayan zırlayan, ordan oraya koşturan çocuklarla ilgilenmekle geçer.
  • şakaklarından iki adet lüle saç sarkar.
  • saçları kıvırcık ise düz,
    düz ise kıvırcık olur.
    "asla şaşmaz".

    kıvırcıktan düzlüğe geçiş yapanların saçları fön veya ütü dolayısıyla pırıl pırıl parlamaktayken,
    düzden kıvırcıklığa geçiş yapanlarda; saçlar bir gece önceden bigudi ile sarılmak sureti ile süper simetrik kıvırcık yapılmıştır.

    saçını düzleştiren türk kızı saçı bozulmasın diye süzüle süzüle, hafif hafif yürürken;
    saçını kıvırcıklaştıran türk kızı saçının kıvırcıkları ahenk ile böiiyng böyiiing diye zıplaması için catwalk-deli dana hibriti bir yürüyüş sergiler

    bir de türbanlı modeller var; bunlar dadarth vader başlığı modeli yaparlar. kafa arkaya doğru o kadar uzun ve yüksek olur ki; eski tip bilim kurgu filmlerinde sıkça betimlenen, arkaya doğru uzun yumurtamsı uzaylı kafası modelline benzer.

    entrymiz burda sona erdiğine göre.
    - haydi gızlar düğüne!

    edit: görseli de çakayım http://i.imgur.com/whn6mzz.jpg
  • bir de bunlardan 3-4 tanesini, arabayla düğüne götürecek bahtsız bedevi sizseniz geçici süreli koku kaybına uğramanız kesindir.
  • yaşadığım çevrenin, sosyal ortamın ne kadar izole olduğunu göstermiş, halktan koptuğumun habercisi olan kızdır bu düğüne giden türk kızı. allah belasını versin.

    şimdi, bu düğün olayındaki tespitler konusunda delikan76nın üzerine insan tanımam. düğün teyzesi, amcası, arkada takılanı, damadın serseri arkadaşı, bok atılan limonata ve pastalar... ancak düğüne giden türk kızı konsepti burada anlatılandan çok farklı. şimdi ben size, bizim oralardan örnek vereyim:

    küçükken, düğüne giden türk kızları gelinlik falan giyip gider düğüne, düğün sahibiyle yakınlık göz önünde bulundurularak tabii... her düğünde kıza gelinlik giydirilmez. bu küçük türk kızı düğün salonunda koşturur, masaların üstünde uyuyakalır falan. herkesin bildiği gördüğü bir olaydır bu.

    ancak sonrasında bu kızlar evrilir. yani 12-20 yaş arasında herhangi bir düğün hatırlamıyorum ki kendi rızamla gideyim. ne işim var olm elin düğününde? tanımam etmem insanları yani. hani çok çok yakın akrabaysa giderdim. onda da zorla. bu tip düğün kızının üstü annesi tarafından giydirilip makyajı bile annesi tarafından yapılabilir. tecrübeyle sabit. rimel süreyim derken gözümü çıkarmıştı kadın. sadist midir nedir!

    hayır yalnız değilim bu konuda, nice rakçı, gotik, hipapçı, emocu kız tanıyorsam bu yaş aralığında, hepsi benle aynı kaderi, aynı duyguları paylaşmıştır. ne gotikler bilirim ki "biz biliyoruz da mı oynuyoruz" diye ankara havası oynamak için zorla yerinden kaldırılmıştır. düğüne gitmeyelim diye mahallenin kızları olarak "sınav var" yalanı uydurduğumuzu bilirim.

    ha şimdi yaş büyüdü tabii, benim arkadaşlar, yaşıtım kuzenler bir bir dünya evine giriyor. dolayısıyla düğüne giderken o kadar hevesli değiliz ama yine de eskisi gibi kolumuzdan sürüklemelerine gerek kalmıyor. yine de abartıldığı kadar bir süslenip püslenme olayı, bir heves şeysi yok.

    çok yakın arkadaşım evleniyorsa, çok sevdiğim bir kuzenimin düğünüyse falan zaten olayın içinde bulunduğum için heveslenirim en az gelin kadar. ama şimdi liseden arkadaş var bitane neslihan diye, onun düğünü için niye telaş yapayım? resmen angarya.... düğün için elbise alacaksın diyelim, 50 lira en az. hadi evdekilerden idare ettin, fön çektirmesi var, makyajı var, takılacak çeyrek altını var, taksiyle düğün mekanına gitmesi var... işkence resmen. insan parfüm küpüne girse sıkıntıdan ecel terleri döker, leş gibi de kokar. o nedenle öyle abartılı parfüm olayına düğün sahipleri hariç kimse girmez. zaten takı olayından sonra da durmuyoruz biz çok. "biz biliyoruz da mı oynuyoruz" insanları hala korkulu rüyamız.

    nasıl her zengin kız tiki değilse, her düğüne giden türk kızı da olayı abartmaz. ben mi izole yaşıyorum millet mi bokunu çıkarmış dalga geçmenin anlamadım.
  • "düğüne herkes gider bir tek gelin sikilir" özlü sözünü bir kez daha hatırlamama sebep olan kızdır.
  • (bkz: insanin kanini donduran basliklar)
    gozumun onune geldi bu kizlar simdi, korktum, kafama girdi bi kere, aksam boyunca cikmaz.
hesabın var mı? giriş yap