• türk telekom kurumsal ilişkiler başkanı ahter kutadgu'nun şaşkınlık ifadesi. referans gazetesine demeç veren kutadgu aynen şunları söylemiş:

    "devlet kurumu imajından kurtulmak için agresif bir iletişim stratejisi izleyen türk telekom , cem yılmaz `lı reklamlar da eleştirilince isyan noktasına geldi. ahter kutadgu , ne yapsak eleştiriliyor dedi .

    yılda 100 milyon ytl bütçeyi sadece türkiye `nin dört bir köşesinde okul yaptırmak için ayırdı. paris'in dünyaca ünlü müzesi louvre'da yer alan 200 parça eserini türkiye `ye getirmek için sabancı müzesi ile sponsorluk imzaladı. son olarak cem yılmaz `lı reklam filmi yayınlanmaya başladı. imajını değiştirmek için agresif bir kurumsal iletişim atağına geçen türk telekom (tt ), bütün bunlara rağmen eleştirilerin devam etmesine isyan ediyor.

    tt kurumsal ilişkiler başkanı ahter kutadgu , tt ne yapsa eleştiriliyor. cem yılmaz reklamlarını bile eleştirdiler diyor. kutadgu , tt `nin eleştirilerin geçmişte bir kamu şirketi olmasından kaynaklandığını belirterek, sanırım hala aynı algılama devam ediyor. internete giriyorum, ekşi sözlüğe bakıyorum. gelen yorumlara inanamıyorum. çevremden başka, dışardan başka tepkiler alıyorum diye konuşuyor. cem yılmaz reklamlarına gelen eleştirilere üzülen kutadgu , oysa yılmaz `ın opet ve doritos reklamlarındaki başarısı ortada diyor."

    http://www.referansgazetesi.com/…d=69707&forarsiv=1

    ben de mütemadiyen türk telekomun internet sayfasına giriyorum, tarifelere bakıyorum inanamıyorum. ulan ne yapsak olmuyor diyorum içimden. elin gavuru, bizim paramızla 20 milyona internetin amına koyarken ben kota ile, kdv ile, iletişim vergisi ile, sürekli eksilen ve arıza veren bağlantı ile ve en çok da teknolojinin ilk hecesinden habersiz telekom görevlileriyle cebelleşiyorum. link ışığına kafayı takmış bir şirketin güzide temsicilerine oturduğum yerden yeni şeyler öğretiyorum.

    telekom'un kültür sanat faaliyetinden kim yararlanıyor ona bakmak lazım. ne güzel gitmişsin louvre müzesinden onca eseri getirmişsin sergilemeye ama hangi imkan ve şerait içinde ben bunları göreceğim bilmiyorum. ağzımda puro, üstümde boca edilmiş yüz milyonluk parfüm yoksa yemişim sanatını, eserini...ve türk telekom, senin bu faaliyet anlayışına bakıyorum inanamıyorum...

    reklam kampanyası demişsin. mazhar alanson-biricik suden çiftinin o harikulade reklam serisi içimi acıtıyor. seslerini her duyduğumda panik oluyorum. türkiye'deki tv izleyen hanelerin yarısından çoğu bu reklam kuşağı başladığında salise hızında kanal değiştiriyor biliyor musun telekom? nasıl reklam çekilir, kampanya şartları nasıl müşteriye pazarlanır ben mi öğreteyim?

    bir de cem yılmaz vakası var. son dönemin reklam yıldızı, opet'i ilk üç arasına sokan adam, doritos'un alaturkasını altın gününde manasızca göbek atan kadınlar portresinden kurtarıp zirveye çıkaran adam...o bile merhem olamadı...çünkü elinde yüceltecek malzeme yok be arkadaş...öyle bir yapınız var ki, öyle olumsuz bir imajınız var ki türkiye'nin en komik adamı sayenizde trajikomik bir hal aldı. adamcağız, esprili mesaj çıkaracağım diye taşın suyunu çıkara çıkara kendi yaratıcılığını köreltti...

    neymiş, ekşi sözlüğe bakıyormuş inanamıyormuş. inanmak başarmanın yarısı halbuki. azıcık itina gösterip okusan şu sitede yazılanları ve en azından yüzde onunu geçirebilsen hayata bak neleri başarıyorsun görürsün türk telekom...
  • musteri ile kurumsal iletisimci arasindaki diyalog

    - baglanti ucreti cok pahali
    - olmaz cunku sabanci muzesine louvre'dan eser getirdik
    - ama internetim habire kesiliyor
    - nasil olur canim bizim reklamlarimizda cem yilmaz oynuyor
    - isimi halletmek icin saatlerce bekliyor ama yine de sonuc alamiyorum
    - iste bu imkansiz cunku okul yaptiriyoruz!
  • manası "ekşi sözlük herşeye bir kulp bulduğu için yersiz eleştiri yapıyorlar, halbuki hizmetlerimiz son sürat(!) devam ediyor".

    bu kadar kolay tabi. ekşi sözlük'e çamuru at, kurtul.

    diğer ülkelerdeki fiyatlardan bahsetmeye kalkışmayacağım ama...

    ben yurtdışındaki bir arkadaşla konuşurken "bağlantım 256k, ondan yavaş olabilir" dediğimde onların hiçbirisi inanamıyor, bunun farkında mısınız?

    kotalı adsl diye bir şey olduğunu duyduklarında hiçbirisi inanamıyor, peki bunu biliyor musunuz?

    en hızlı bağlantımız 2048 dediğimizde de hiçbirisi inanamıyor, bundan haberiniz var mı?

    internetin telefon olmadan olmayacağını söylediğimizde de hiçbirisi inanamıyor, hiç duydunuz mu? inanabilecek misiniz?

    internetin gidip gelen bir şey olduğunu ilk defa bizden duyduklarını söylesem inanır gibi olur musunuz acaba?

    youtube'da bir video izleyebilmek için bile (ki bunu söylemeye utanıyorum) beklemek gerektiğini duyduklarında güldüklerini biliyor musunuz? pardon bir saniye, youtube yasaklanması gereken bir siteydi değil mi? o yüzden inanabilirsiniz belki.

    altyapı çalışmalarını takip eden kullanıcıların en fazla bu ülkede olduğunu söylesem inanabilir misiniz? diğer ülkelerde bahane üretmek gibi bir şey olmadığından olsa gerek, buna ben inanabiliyorum en azından.

    önce bunlara inanabilmek gerekiyor, ondan sonra yorummuş, hakaretmiş... bunların gerçekle alakası olmadığına da karar verecek olan kullanıcılardır.

    inanamıyormuş!! ben senin gerçek olduğuna inanamıyorum.

    edit: inanılabilecek bir şey az önce elime ulaştı: peder bey aradı "ttnet'e baksana, indirim yapmışlar" dedi. ben de "yok ya, o yeni kullanıcılar için, bi de zaten sonradan normal fiyata dönecekmiş" dedim. gayet inanılabilir buluyorum ben bu konuşmayı.
  • nasil bir sirkettir ki kendisine bagli olan kullanicilarin haklarini hice sayip yeni kullanicilara cok daha avantajli fiyatlar verir, o zaman daha cok sasirir. bu sadece bir ornek. fiyatlarin genel olarak mureffeh devletler seviyesindeki internet fiyatlarinin fersah fersah uzerinde oldugunu gectim. yahu 3 yildir catir catir paranizi veriyorum, gununde otomatik paranizi cekiyorsunuz hesabimdan, siz ne hakla benden daha avantajli bir imkan sunarsiniz size abone olmamis insanlara. aklim almiyor yahu. tekelciligin bu kadar ayyuka cikmis, bu kadar pismis kelle misali siritanini ilk defa goruyorum. ve ustelik bir de buna sasiriyorsunuz. ben sasiriyorum asil ben. size sadik kullanicilariniza karsi nasil bu kadar lakayit olabiliyorsunuz?

    bu is ne cem yilmaz'la olur ne de louvre muzesindeki 200 eserle. kardesim sizin temel isiniz hizmet vermek. once hizmetini yapabilecegin en iyi sekilde vereceksin ve insanlari buna inandiracaksin, ondan sonra sosyal projelermis reklamlarmis insanlari memnun edersin. sen once en temel odevinde basarisizsin. cem yilmaz harikalar yaratsa ne olur. cem yilmaz'a guleriz o kadar. lutfen biri ya oturup turk telekom'un is planini tekrardan bastan asagiya duzeltsin, tt muzecilige girsin veya reklamcilik sirketi kursun, ya da adam gibi servis verip ondan sonra imajini duzeltmeyi hayal etsin.
  • + yılda 100 milyon ytl bütçeyi sadece türkiye `nin dört bir köşesinde okul yaptırmak için ayırdı.
    - paris'in dünyaca ünlü müzesi louvre'da yer alan 200 parça eserini türkiye `ye getirmek için sabancı müzesi ile sponsorluk imzaladı.
    + cem yılmaz `lı reklam filmi yayınlanmaya başladı.
    - imajını değiştirmek için agresif bir kurumsal iletişim atağına geçti.

    efendim ben de naçizane bu ay yatırmam gereken telekom faturası miktarını bizim mahalledeki fakir bir çocuğa bağışladım. önümüzdeki ayın fatura miktarı ile bir cem yılmaz gösterisine gitmeyi, bir sonraki ile de bir müze gezmeyi planlıyorum. hatta agresif bir müşteri atağının ilk parçası olarak "ama borcunuzu ödememişsiniz ki" diyecek ilk telekom görevlisine iyi bir giydireceğim. borcumu silersiniz artık. e bu kadar kültür-sanat-eğitim yaptık yani bunu görmezden mi geleceksiniz?

    efenim? onlar bizi ilgilendirmez ben hizmetimin parasını mı isterim dediniz?
  • tanım: süper laf.
    ben de inanamıyorum. türk telekom'un başlattığı her yeniliğin altında bir bok çıktığından, ülkenin güvenilir şirketi telekom'a güvenemediğime inanamıyorum.
    bir tarifesine geçmeden evvel 10 gün düşünmeme inanamıyorum.
    tarife değişimini imzalarken korktuğuma inanamıyorum.
    telekom'un her zaman bize geçireceğini bilerek yaşadığıma inanamıyorum.
    dünyadaki adsl fiyatları ve hızlarını görünce "lan böyle bir hız nasıl mümkün olur hem de bu fiyata" derken de bizi mahkum ettikleri şeye inanamıyorum.
    türk telekom'un interneti sadece çetten ibaret gördüğüne ve tarifelerini de buna göre geliştirdiğine inanamıyorum. cem yılmaz gibi bir adamı yazılabilecek en iğrenç reklam senaryosunda maymun ettiklerine de inanamıyorum.
    türk telekom'a mecbur olan halkı sağa sağa yaptırdıkları yatırımlardan bahsedip "ulan süper adamlarız biz ne diye kötü konuşuyosunuz" demelerine de inanamıyorum.
    himayesine aldıkları kullanıcılara başlattıkları kampanyaların altından sürekli bir şey çıkarken, yeni kullanıcılara bile bi kıyak yapmayıp üstüne üstlük onları eskilerden daha da fazla vurmalarına inanamıyorum.
    25kb hızla download yaparken yaşadığım coşkuya inanamıyorum.
    100kb download hızıyla orgazmdan daha zevkli anlar yaşadığıma da inanamıyorum.
    emule'de 15kb upload veren adamlara da inanamıyorum, ben 3-4kb verebilirken.
    türk telekom'dan bu kadar nefret ettiğime inanamıyorum.
    şehir içi-şehir dışı fiyatlarını aynı yaparak şehir dışı konuşmalara yapılan cüzzi indirimi, sehir içi konuşan adamlardan söke söke çıkarttıklarına inanamıyorum.
    türk telekom kampanya yapmasın diye dua ediyorum.
  • şunu demek istemiş olsa gerek : tamam sizi söğüşledik ama o paralarla okul yaptırdık, louvre müzesinden 200 parça eseri ülkeye getirttik. ya onları da yapmasaydık. aslında sizi var ya...
  • ahter bey tamamen haklıdır bu açıklamayı yapmakta. ben mesela cem yılmaz'lı reklamlar başladığı dönem söktüm attım kasayı pencereden. monitörü de tükürerek patlattım. ne gerek var canım artık internete, bilgisayara. şeytan icadı zaten hep bunlar. telekom koskoca cem yılmazı reklamında oynatmış hala bir beğenmemezlik, bir avrupa sevdası. kıymet bilmeziz lan biz halk olarak. aslında var ya kapı kapı gezip 256mb sınırsız pataklayacaksın bizi, bak bakalım tek olumsuz yorum kalıyor mu. ama işte sizin gibi bir beyefendiye yakışmaz.

    bu arada kasayı (cd soktuğumuz dikdörtgen kutu) söktüm attım dedim ya demin, merak etmeyin faturayı ödüyorum hala içiniz rahat olsun. otuz olsa ödeyemezdim de 29 milyonu şenlik havasında ödüyorum her ay. postaneye seke seke gidiyorum heyecanımdan. veznedeki bayanın üstünden döküyorum paraları. aslında sizin gibi tekel bir firmanın bu tip akıl oyunlarına gerek de duymaması lazım ama, siz hiçbir masraftan kaçınmamış, fiyatı psikolojik indirmişsiniz. biz de hala hızdayız, fiberoptik kablodayız. ne var canım kopuyorsa ara ara, sizin mi suçunuz anasını satiyim. kul yapısı bir şey sonuçta; gemi çarpar, balık kemirir, biri sert asılır kopar. herkesin başına gelebilir. bugün sizi olumsuz yorumlarıyla şaşırtanların da kablosu kopunca anlarlar sizin durumunuzu. hayat bir garip. sır kapısı gibi programlar hikaye anlatmıyor yıllardır. reha yepremin dilinde tüy bitti anlat anlat, bembeyaz oldu saçları falan. var bu tip ibretli hikayeler yani. bir bakmışsın kablon kopmuş. olur olur.

    neyse şimdi çıkıyorum param bitti. yarın gelirim gene kafeye konuşuruz. öptüm
hesabın var mı? giriş yap