• son dal sigaramı içiyorum. eksik bir şey yok. ama bu dal bitince olacak. başka ne eksik bilmiyorum. son dal sigaram bitti. artık eksik bir şey var. ama ondan başka eksik bir şeyler de var. gökyüzü bazen ciğerime doluyor. ne güzel anlatmışlar lan. di mi? bazı insanlar bazı şeyleri ne güzel anlatıyor. ben o kadar güzel anlatamıyorum. bazen içinde öyle bir şey oluyor ki, ifadesi yok. kelimeler kifayetsiz kalıyor. kelimelerin kifayetsiz kalması deyimine de hastayım. bence kelimelerin en kifayetli kaldığı deyimlerden biri. ama doğru bir deyim ha. dil ne kadar muazzam bir şey. ama bir yerde de, ne denli yetersiz anasını satayım.

    içtiğim sigaranın haddi hesabı yok bu aralar. 2 paketi buluyorumdur herhalde. tütün de içtiğimden mütevellit saymıyorum, sayamıyorum. saymak da istemiyorum. sigara içmeyen insan, efkarlanınca içini neyle dolduruyor bilmiyorum. ben neyle dolduruyordum. unuttum. sigara içmeyen bir halimi tasavvur edemiyorum. ölümüm sigaradan olacak he. hiç düşünmezdim lan. yeşilaycıydım neredeyse. komik zamanlarmış. insanın geçmişi, sürekli olarak bir özlem belki. ya da bana öyle. ama bir yandan da komik. bir yandan da gülüyorsun o zaman düşündüğüne, yaptığına.

    terliklerimle gelsem sana, da kime? şarkıda eksik olan belli aslında. birine gidiyor lan adam işte terlikleriyle, gidecek bir durağı var nihayetinde? bende ne eksik bilmiyorum. neydi onun adı? bir sanat vardı, bilerek soruyordu bir soruyu. şakaklarıma kar mı yağdı filan. unuttum amına koyim. ben sorunun cevabını bilerek sormuyorum. bir amacım mı vardı, birini mi özlüyordum, birini mi seviyordum. unuttum. gerçi, sevmekle de iç içe değil salt bu iş. eksiklik ille o mu lan? mesele sevmekle biter mi, bitiyor mu? bitmez ki. eksik bir şey, sevmek değil. aa tecahül-ü arifti lan sanatın adı. hatırladım. ama başka da bir şey hatırlayamadım.

    şimdi mesela, bazı insanlar bazı şeyler yapıyorlar. o bazı şeyler bizi etkiliyor. benim yaptıklarım kimseyi etkilemiyor herhalde. niçe etkiliyor, spinoza etkiliyor. şopenaur ana bacı sikiyor. marx umut veriyor bir yandan, bir yandan da kahrediyor var olana bakıp. aristo dediğin, platon dediğin adamlar hıristiyanlığı bile etkilemiş anasını satayım. yeri gelmiş ibn-i rüştçülüğe doğrudan etki etmiş. pavlus piçi kafasına esmiş din yaratmış. isa, yaşadıysa bile yahudi öldü olum? siz neyin kafasını yaşıyorsunuz lan? hıristiyanlıkmış. he anasını satayım. bu kadar adam saymışken, hegel'le haydeger'in de anasını sikeyim. hele hegel'in geist'ına ayrı, devletine ayrı koyayım. neyse. ne diyordum? millet etkiliyor işte bir şeyler, şu ibne hegel bile marx'ı etkilemiş. ben ne etkiliyom? bence bir şey etkilediğim yok. benim de anca bir rutinim var, odama gelip, sigaramı içiyorum. gün aydınlananda, yatıyorum. aydınlananda. keh keh. anadolu ağzımı yediğim. gören de istanbul'da büyümedi sanacak. he şey, bugün, bir gün wikipedia'da ismim yazsa ne olur diye düşündüm. istanbul'da doğdu yazacak. hiç hoş değil. hoş mu? bilemem. mi? bilirim. değil. hiçbir şekli yok bence. istanbul dediğin de zaten. aman yani. kalksam duraktan dolmuş gibi. gitsem böyle uzaklara. başka bir ben olsam. ama başka bir ben olduğumu bilmesem. düşünmesem hiçbir şey. veya ölsem. ama öleceğimi son ana kadar bilmesem. var olmaya dair o cezbediciliği, o dayanılmaz hafifliği bir süreliğine unutuversem. ölümden korkmasam. epikuros gibi ölümden korkmak anlamsızdır diye, ölüm geldiğinde biz olmayacağız diye değil. korkamayacak kadar bihaber olsam varoluşun ne olduğundan. var oluşa dair bir kavrayış, bir idrak dahi geliştiremesem. topyekün, yok olsam. bir daha var olmak hakkında hiçbir şey düşünemesem. allahım ne depresif bir entri oluyor bu of.

    he o değil de, var olmanın da amına koyayım. niye diyeceksin. soru soralım olum bak. eşitsizlik var oluşa dair mi? iktidar ilişkileri olmayan bir hayat mümkün mü? değil bence. iktidarın olmadığı yer olamaz, çünkü iktidar boşluğu başka bir iktidarla dolduruluverir. o koyduğumun sosyalist devletlerinde bile ne olmuş? bürokratik dikta dolduruvermemiş mi iktidarı? sözde proletarya diktatörlüğünde oldukça romantik bir devletimiz olacak, aracı olarak öyle duracaktı. e öyle çıkmamış işte aga, baya baya bildiğin başka bir baskı aracı türemiş. hem de bizatihi yine proletaryanın üzerinde amına koyim. bence tutmamış o da. bilemiyorum. zaten bir kere iktidar kavramına aşina olmuş bilinç, yine iktidara içkindir aga. bir şey yapılabiliyorsa, yapılır. artık bir şeylere muktedir olmaya içkiniz, dışında bir tahayyül mekanizması işletmemiz imkansız olmuş. temayüller belli, gidişatı belli. teamüller de belli, onların da gidişatı belli. değişebilir mi, değişebilir. yok olabilir mi? işte orada dur der arkadaş. var olmak bu kadar basit bir mesele değil. o zaman eşitsizlik, iktidar ilişkileri, insanın varoluşuna dair bir şey midir artık? öyledir işte amına koyim. o zaman, eşitsizliğin köküne benzini döksek, varoluş devam ederken kibriti nasıl çakacağız? kibriti çakacak şey var olmamak mı? eşitsizlik varoluştan ötürüyse, varoluşun da köküne kibrit suyu. amına koyim.

    neyse ne diyom? eksik bir şey var içimde. ama eşitlik değil ya. liberal negatif özgürlük sanrısı da değil, mülkiyet filan da değil. devrimci muhayyeller peşinde bir eksiklik değil la bu. ama bir şey de eksik şimdi. allah için. şarkı yalan söylemiyor. gerçi belki de her şey eksik. hacı düşünüyom, paralel evren denen bir şey olsa, oralarda başka bir rebelly piçinin her şeyi tam olsa der miyim? demem. bana ne amına koyim. ne acayip. o rebeli ben değil, ama aynı zamanda ben. ama o ben olan ve olmayan rebelinin derdi sikimde değil. demek ki ben değil lan o. ha demek ki, o bir paralel evren de değil, bambaşka bir evren. nası çıkarım? çok iyi di mi? neyse umrumda bile değil lan. ben buradayım aga, burayı yaşıyorum. bana ne siktiğimin öbür rebelisinden? değiştirmek istediğim, içinde mutlu olmak istediğim yer burasıysa, burada bir şeyler eksik. eksik de, neye göre karar veriyok lan bir şeyin eksik olduğuna? var olması gereken bir şey mi eksik? var olması gereken ne ki? determinist mi kesilecez iki dakkada lan. normatif pezevenk. benden güzel ilk çağ filozofu olurmuş. modern zamanlara ayak uyduramıyom. hep böyle, olması gereken peşindeyim anasını satayım. olması gereken bir şey yok ki. birileri düşünüyor, bir şeylerin nasıl olabileceğine dair bir yanıt veriyor. biz de angut gibi kabulleniyoruz. sokrates artizi diyor ya, tek bildiğim hiçbir şey bilmediğim diye(yalan). benim doğru düzgün tek bildiğim, bir yanıtın içinde yaşıyor olduğumuz. birileri bazı sorular sormuş tamam mı, sonra birileri ona yanıt vermiş. biz de mal gibi içinde yaşıyoruz. allah belanı versin edım simit, allah belanı versin keynes. neyse ben o yanıtı beğenmedim lan.

    bir şey eksik de ne eksik lan amına koyim? ne eksik. ne yapmak istiyorum, bu reyizler bir şeyler eksik derken biliyordu ney eksik, biz niye bilemiyoruz? acep hakikaten yalnız kalamıyor muyuz neyiz, onu düşünüyorum bu aralar. niye çoğul kullanıyorsam. yalnız olan benim lan, size ne oluyor? yalnız olan bensem, şeklini de ben yapacağım anasını satayım. neyse, yalnız olmayı da kaldıramıyorsam, öyleyse de beynimi sikeyim. oysa ne kadar yalnızsak o kadar özgürüz bir yerde. bence öyle. ama yalnızlaştıkça da mutsuzlaşıyoruz lan. o zaman özgürleştikçe mutsuz mu olacağız? bence saçma. olmadı bu. bunu geç.

    amına koyim o eksik şeyin lan. bir nirvana olsa da ulaşsam. ne bileyim, şeker olsam da çaya karışsam. gerçi çayda da şeker sevmiyorum, fazlalık yapmayayım ben. ne yapayım? oksijen olayım, akciğere filan uçayım. bir şeylere dahil, içkin olayım aga. çaktın? girift bir şey yani. bir şekilde, böyle tek olmayayım, ben olmamayım aga. anladın? ben olmanın yükünü çekmemek istiyorum lan. ben olmak derken, ben inanılmaz acılar çekiyorum diye değil he. mesele "ben" olmak değil, birey olmak. birey olmanın yükü büyük. tamamiyle üzerinde tahakküm sürdüğün bir şeysin, kendi kendine. hayır lan, aslında bir yandan da değilsin. belki istediğini yapabiliyorsun, ama istediğini isteyemiyorsun.

    merhaba şopenhaur abi.

    merhaba rebeli.

    nasılsın abi? yani sen diyon ki, bu amına kodumun bedeninde dahi mutlak muktedir biz değil miyiz? kendimize dair, tek öz diyebileceğimiz şu siktiğimin var oluşunda dahi kadir-i mutlak değil miyiz?

    aynen öyle diyorum rebelicim. öyle çünkü. o yüzden, belki de o kadar ağır bir şey değildir, sen olmak.

    yok be şopenhaur abi. biraz öyle.

    doğru diyorsun canımın içi, biraz öyle. ama bu dünya sınırda duruyor, daha kötü olsa zaten var olmazdı he. onu da bil.

    he amına koyim. zaten keyfimiz yok, sik belamızı. ben gidiyom. eksik bir şey neyse de hegel'e girsin. türün devamı için.
  • hayatınızın terliklisinin nerede olduğunu sorduran şarkı.çıksa da gelse ya artık.
  • naif zamanlarımda "terliklerinle gel-sen bana" diye düşünüyorum bu şarkıyı.

    ama eve girmeden çıkacak o terlikler. dolmuşa bindin be adam!

    sonra bu da geçiyor. her şey geçiyor zamanla.
  • arka koltukta unutulmus gibi...der sarkida..daha ne desin...
  • annem sağolsun terliğin eksikliğini hiç hissettirmedi dedirten şarkı.
  • hayatımdaki eksiklikleri sorgulatıyor her seferinde. kalbim sızlıyor, gözlerim doluyor.

    "terliklerimle gelsem sana" savunmasız, olduğum gibi öyle pijamalarımla gelsem sarılsam, sadece kokunu hissetsem, sen de sadece saçlarımı okşasan duygusu yaşatıyor her seferinde. sanırım eksik olan bu.
  • ne zaman kahırlanıp eksik bir şey ler var lan diyecek olsam woody allen nın muzlar filmi aklıma gelir bin pişman olurum. filmde saftirik kahramanımız –woody allen kendisi canlandır- politik bir kıza aşık olur, takılırlar, kaynaşırlar gel zaman git zaman ilişkileri haliyle yürümez, kız ilişkilerinde “eksik bir şeyler” olduğunu söyleyerek ayrılır..kahramanımız üzüntüden kendini yollara vurur, tesadüfler ve bir dizi absürd olay sonrası saftirik kahramanımız bir güney amerika ülkesininin gerilla kahramanı olur. amerikaya devrimci kimliğiyle geri döner ve kızla tekrar karşılaşılar ama bir farkla; üzerinde gerilla üniforması ve suratında koca bir takma sakal vardır. bu sefer kız saftirik kahramanımıza sırılsıklam aşık ve hayrandır. filmin sonunda saftirik kahramanımız dayanamaz ve yüzündeki sakalı çeker çıkarır. kızımız şöyle der ”aman tanrım eksik bir şeyler olduğunu biliyordum.”
  • ali atay yorumu bi ayrı olan, insanı alıp bi oraya bi buraya çarpan bir ezginin günlüğü şarkısı.

    leyla ile mecnun'un 2. sezon finalinde yüklendiği ekstra anlamla daha bi yoruyor insanı sanki.
    "öyle bir şey ki bu kolay anlatamam, atsan atılmaz, satsan satamam." der, sitemin allahını eder, sonra da "terliklerimle gelsem sana, sonunda aşkı bulmuş gibi." sözlerindeki samimiyeti bulmayı arzulatır insana.

    eksik bir şey her zaman var ama keşke bu samimiyeti herkes bulabilse birilerinde.
  • ezginin günlüğünün ergenlik kokan bir temaya dönüşmüş yalnızlığı kurtarıp gerçekliğini ve samimiyetini hatırlattığı şarkısıdır.
  • gonca vuslaterinin sesine tam oturmuş bir ezginin günlüğü şarkısı.

    link
hesabın var mı? giriş yap