5313 entry daha
  • ön bilgi: bu entry tarafımca öuikçş başlığı için hazırlanmış olup bu başlık için de faydalı olabileceğini düşündüğüm için burada da paylaşmak istediğim bir entrydir.

    sokak köpekleri sorunu ve bir takım gerçekler

    oldukça popüler olan bu başlık altında madem ufkumuzu iki katına çıkaracak bilgiler veriliyor; sokak hayvanları ve türkiye’de içi boşaltılan “hayvanseverlik” mefhumu ile ilgili biraz bilgi verelim. öncelikle sokak köpekleri ile ilgili 2019 tarihli hukuk dalından bir yayından bahsedelim. sahipsiz kopeklerin popülasyonunun kontrol altına alınması ve buna ilişkin hukuki altyapının oluşturulması isimli yayında oldukça güzel ifade edilmiş ve ülkemizin hayvansever görünen bir takım insanını rahatsız edecek şöyle gerçekler mevcut;
    “sahipsiz hayvanlar, özellikle sokak köpekleri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir sorun teşkil etmektedir. zira, aşağıda değinildiği üzere, sahipsiz köpekler birçok soruna yol açabilmektedir. dünyada yakala - kısırlaştır - sal metodunun uygulandığı ülke sayısı oldukça azdır. metoda göre, sokak köpeği yakalanır, kısırlaştırılır, daha sonra toplandığı yere bırakılır. ancak bu metot, sokak köpeği sayısı az olan ülkeler için geçerlidir.”
    dünya hayvan sağlığı örgütünden (oie) prof. dr. hassan aidaros yaptığı ve oie internet sitesinden de görülebilen bir çalışmasında meseleyi ele alırken. kontrol edilebilir sayının üzerinde sokak köpeği bulunan ülkelerde (tnr) yakala - kısırlaştır - sal metodunun etkisiz olduğunu, bunun yerine insancıl metodlarla ve mümkün olan en az acıyla ölümü sağlayacak şekilde etkin bir öldürme politikası gerekmekte olduğunu ifade etmiştir. aynı sunumda tek başına sadece uyutma(öldürme) tedbirinin de etkisiz olabileceğini ifade eden aidaros, bunun diğer tedbirlerle kombine edilmesi gerektiğini de eklemiştir. aynı zamanda aidaros; sokak köpekleri hakkındaki uyutma (öldürme) uygulamalarından bahsederken hayvan sağlığı yeryüzü kanunları (terrestrial animal health code-2018 oie) içerisinde bulunan ve 7.7.6. başlığı altında hangi tür önlemlerle birlikte ötenazi uygulaması yapılması gerektiği hakkında geçerli ve güncel bilgilerin bulunduğu kısımdan(özellikle 11. madde) bahsetmiştir.
    konu ile ilgili yayınları incelerken izmir için şöyle bir bilgiden bahsedildiğini gördüm. “bu noktada, sadece izmir'de sokak köpeklerinin sayısının 500.000'e ulaşması nedeniyle, kanun koyucunun yakala - kısırlaştır - sal politikasının uygulanabilirliği her geçen gün azalmaktadır. zira bu politikaya göre, köpekler hâlihazırda açlık çektikleri habitata geri bırakılmaktadır. bu durumun, köpeklerin refahından çok zararına olacağı açıktır.” yayında yazarların şu ifadesi çok dikkat çekicidir; “çalışmamızın amacı tek başına sokak köpeği popülasyonunun azaltılması değil, insan sağlığının korunması, hayvan sağlığının ve refahının korunması ve çevrenin korunmasıdır.” bence türkiye gibi içi boş hayvanseverlik yapılan ülkelerin vatandaşlarının anlaması gereken ciddi bir tespittir.

    peki sahipsiz hayvan nasıl tanımlanır?

    sahipsiz hayvan, "barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanları" ifade etmektedir (hayvanların korunmasına dair uygulama yönetmeliği m. 4/1 ff bendi). yani iki önemli husus mevcut, ilki; söz konusu hayvanın sahibinin olmaması dolayısıyla barınacak yerinin olmaması, ikincisi ise; sahibi olduğu halde sahibinden uzakta ve herhangi bir denetim altında bulundurulmamasıdır. böylelikle sahibi olan hayvanlar dahi eğer denetim altında bulunmuyorlarsa sahipsiz hayvan statüsüne girebilmektedirler. diğer bir hususta yönetmelik ilgili maddesinden anlaşılabileceği gibi söz konusu sahipsiz hayvan tanımının evcil hayvanlarla ilgili olduğudur. yani yaban hayvanları sahipsiz hayvan statüsüne girmemektedir.
    bu açıklamayı takiben sahipsiz hayvanların toplum sağlığına etkilerini de ifade edelim. sahipsiz hayvanlar neden büyük bir sorundur?
    sahipsiz hayvanlar, sokaklarda barınma, iletişim, beslenme, üreme ve korunma gibi ihtiyaçlar nedeniyle sürü oluşturma eğilimindedirler. aslında evcil olan bu hayvanlar sokağa düştüklerinde ihtiyaçlara ulaşımda rekabet ve hayatta kalabilmek için mücadele etmeleri ve içgüdüsel üreme davranışları nedeniyle agresifleşmektedirler. özellikle sahipsiz köpeklerin bölge korumacılığı hem sahipli, sahipsiz köpekler hem de diğer hayvan türleri ve insanlar için tehlikeli olabilmektedir. toplum sağlığını ve kişisel hak ve özgürlükleri etkileyen bu sorunlar hayvan refahı ve ahlaki değerler çatısı altında insanın çözmesi gereken sorunlardır. günümüz türkiye’sinde maalesef bir kesim tarafından tabu haline getirilip tartışmaya açılmasının bile önü çeşitli baskı ve yıldırma politikaları ile önlenmeye çalışılan bu sorunun tartışılması gerektiği kaçınılmaz bir gerçektir.

    sokak köpeklerinin popülasyonu niçin kontrol altına alınmalıdır?

    sahipsiz köpek popülasyonunun kontrol altında tutulmaması ve buna bağlı olarak popülasyonun büyümesinde bazı riskler bulunmaktadır. buna göre, bir habitatta sokak köpeği sayısının artması, orada yaşayan insanların vücut bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır. sokak köpeklerinin insanlara ilk ve en büyük zararı ısırmaları yoluyla olmaktadır. cdc (centers for disesase control and prevention) verilerine göre bizim hayvanseverlerimizin iddia ettiğinin aksine en çok ısırma vakası 0-4 yaş grubunda tespit edilirken, söz konusu yaş grubundaki ısırıkların en çok baş ve boyun gibi hayati noktalarda olması nedeniyle hayati tehlike yaratabildiği bildirilmiştir. aynı zamanda ısırılan her 10 kişiden 6.7 si ısırıklar ve bunlara bağlı gelişen enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetmektedirler (köpeklerde capnocytophaga canimorsus ve capnocytophaga cynodegmi türlerinin kültür ve moleküler yöntemlerle araştırılması, doktora tezi, volkan özavcı, 2012).

    t-n-r yakala-kısırlaştır-sal uygulaması neden ülkemizde uygulanamıyor?

    popülasyonun büyüklüğüne göre uygulama imkanı bulan bu yöntem ilgili sahipsiz hayvanı, insani yöntemlerle yakalama, cerrahi veya kimyasal metodlarla kısırlaştırma ve öncelikle yakalandığı ortama geri bırakma şeklide kısaca tanımlanan bir sistemdir. konu ile ilgili singapur’da 100 köpek bulunan bir popülasyonda ekim 2014 –mayıs 2016 yılları arasında uygulama sonucu popülasyonun 70 hayvana düştüğü rapor edilmiştir. ancak hindistan ve hong kong gibi büyük popülasyonların olduğu ülkelerde program amaçlarına ulaşamamıştır. tnr programı ile ilgili hayvan sağlığı konusunda otorite olan oie (dünya hayvan sağlığı örgütü) raporlarında köpek popülasyonu çok büyük olan habitatlarda programın amaçladığı hedeflere hiç ulaşamayacağı belirtilmiştir. raporda bu durum şöyle ifade edilmiştir;
    “"kısıtlı köpek popülasyonuna ve yeterli kaynağa sahip ülkelerde; yakala - kısırlaştır - sal metodu etkili olacaktır. bu yöntem yerel halkın hassasiyetini, hayvan yakalamayı, insancıl ötenaziyi, aşılamayı, kısırlaştırma tekniklerini, damgalamayı, hayvanı salıvermeyi ve popülasyon üzerindeki uzun süreli etkiyi içerir. bu yöntemin sınırlamaları da ele alınmalıdır. büyük köpek popülasyonuna sahip ülkeler; mümkün olan en az acı verici düzeyde ölüm şeklini içeren insancıl uyutma yöntemlerine ihtiyaç duymaktadır. ancak yine de, bu durum, tamamlayıcı başka bir grup eylemle birlikte uygulanmazsa, etkisiz kalacaktır.”
    konu ile ilgili olarak hindistan’dan bahsetmek yerinde olacaktır. hindistan’da sokak köpeği popülasyonu tnr uygulanamayacak kadar büyük olmasına (yaklaşık 30 milyon) rağmen tnr uygulaması kullanılmaktadır. sahipsiz hayvanların ötenazisi yapılmamaktadır. hindistan ceza kanunu (ipc) ile korunan hayvanlar ancak tıbbi hallerde yetkili veteriner hekimin raporu ile uyutulabilmektedir. hindistan’da tnr uygulaması ve uygulamanın soruna çözüm olmaması nedeniyle her yıl dünyadaki kuduz vakaları kaynaklı ölümlerin %36’sı kadarı yani 20.000 kişi ölmektedir. yakala – kısırlaştır – sal uygulaması için devlet imkânları yeterli olmadığından uygulama sağlıklı bir şekilde yapılamamakta ve bunun sonucunda popülasyon azalmak bir tarafa daha da artmış dolayısıyla görülen kuduz vakalarında da ciddi bir artış yaşanmaya devam etmektedir.
    ülkemizde ise mevcut sokak köpeği sayısı, popülasyondaki artış hızı dikkate alındığında uluslarası rehberlerde de yer alan bu tnr uygulamasının uygun olmadığı ve sonuçsuz kalacağı hatta bu hayvanların sayısındaki artışın habitatlarda mevcut bulunan sokak köpeklerinin refahını daha kötüye götüreceği hatta hâlihazırda götürdüğü görülecektir. zaten bakıldığında yakala – kısırlaştır – sal uygulamasının yönetim (tnr-manage) kısmının eksik kaldığı görülecektir. zira başıboş, gıda ve su ihtiyacı yönetilemeyen bu sürülerin kötü yaşam koşulları daha da kötüleşecektir. habitatta artan popülasyon ise daha rekabetçi bir yaşam şekli ortaya çıkararak; sorunu hem köpekler hem de içine insanların da dahil olduğu diğer canlılar için içinden çıkılmaz bir hale getirecektir. bu konuda oie görüşü şöyledir; "bu yöntem her durumda uygulanamaz ve köpeklerin terk edilmesinin yasaklandığı ülke veya bölgelerde hukuka aykırı olabilir. gürültü, çevre kirliliği, köpek ısırmaları ve trafik kazaları gibi köpeklerin neden olduğu problemler, yakalanan köpeklerin alındığı yere geri bırakılması ve hareketlerinin kısıtlanmaması nedeniyle önlenemeyecektir. köpeklerin alındıkları yere geri bırakılması halinde, yerel halkın sahiplendiği köpekleri terk etme riskinin artabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. bu durumda çok sayıda köpeğin sahiplenildiği yerlerde; kısırlaştırma ve bilinçli sahiplenme konularına yoğunlaşmak daha uygun olabilecektir. ayrıca kısırlaştırılarak salınan hayvanların insana ve çevreye tehditi ortadan kalkmamaktadır. uyutma (öldürme-ötenazi) yönteminin tnr (yakala-kısırlaştır-sal) yöntemine göre daha etkin ve hızlı olduğu ise çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.
    oie; sokak köpeği popülasyonunun hangi yollarla kontrol altında tutulması gerektiğini şöyle belirtmiştir. buna göre, bilinçli bir hayvan sahibi olmak için gerekli eğitimlerin verilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılması, sahiplenilen köpeklerin kayıt altına alınması ve kimliklendirilmesi (köpeklerin ruhsatlandırılması), köpeklerin üremelerinin kontrol altına alınması, köpeklerin toplanması ve tutulması, toplanan köpeklerin sahiplendirilmesi veya salıverilmesi, çevresel kontroller, köpeklerin ithalatı ve ihracatının kontrol edilmesi, köpeklerin ülke içerisindeki hareketlerinin kontrol edilmesi, ticari köpek satışlarının düzenlenmesi, köpek ısırması olaylarının azaltılması ve ötenazi olarak belirtilmiştir. aynı zamanda “ev hayvanlarının korunmasına ilişkin avrupa sözleşmesi, 12. maddesinde; "taraflardan biri, başıboş hayvan sayısının sorun yarattığını düşünürse, gereksiz ağrı, acı ve ızdırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve/veya idari tedbirleri alacaktır.” hükmüne ek olarak 12. maddenin, a bendinin ii kısmında ise “yakalanan hayvanların muhafaza edilmesi veya öldürülmesi işlemlerinin bu sözleşme’de belirtilen prensiplere uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilerek konu ile ilgili yasal ve meşru zeminleri oluşturmuştur.

    ötenazi bahsi
    ötenazi uygulaması yukarıda da bahsedildiği gibi hayvan popülasyonu kontrol altında tutmak için oie’nin de resmi, yasal ve meşru bir araç olarak gördüğü bir yöntemdir. aynı zamanda konu ile ilgili uluslararası bir sivil toplum örgütü olan peta da her ne kadar hayvan popülasyonunun kontrol altına alınmasında temel unsur olarak kısırlaştırmayı önersede; bir köpeğin yaşam süresi boyunca barınaklarda kalmasını da eleştirmiştir. ötenazi diğer bir deyişle uyutma, öldürme uygulaması için temelde iki nedenle yapılabileceğinden bahsedilmiştir. bunlardan ilki tıbbi olarak buna gerek duyulan hallerde ilgili köpeğin daha fazla acı çekmemesi için yapılan müdahaleyken, ikinci durum ise barınaklarda bulunan ve sahiplendirilmesi veya salıverilmesi uygun olmayan köpeklerin uyutulmasıdır. ötenazi yapılırken uyulacak kurallar birçok uluslararası belgede detaylı şekilde açıklanmış olup temelde insani, acısız veya en az acı içerecek şekilde, kesin ve hızlı olması gerektiğidir.

    modern dünyayı temsilen ingiltere, amerika, almanya, kanada ve slovenya’daki tablolara bakılırsa;

    ingiltere;
    kanun: enviromental protection act, 1990

    özetle yetkili yerel kuruluşun atadığı sahipsiz köpeklerle ilgili işlemlerin yürütülmesi konusunda yetkili görevli el koyarak muhafaza altına aldırdığı sahipsiz hayvanı 7 gün içerisinde sahibi tarafından alınmazsa (sahiplendirme) veya halihazırda sahipsizse diğer bütün uygulamalara ek olarak köpeği mümkün olan en acısız şekilde uyutabilir.

    amerika
    kanun: hayvan refahı kanunu, 01.01.2017 / hayvanların korunması başlıklı 2158. madde

    özetle bir kurum sahipsiz köpek toplarsa 5 günden az olmamak kaydıyla elinde bulundurup bakım ve beslemesini yapmak zorundadır. köpek sahibi gelip alana ya da sahiplendirilene kadar burada tutulur. kurumun ayrıca hayvanı hayvan satıcılarına satma hakkı da vardır. bunun yanısıra barınaklara gelen hayvanları ingiltere benzeri bir sistemle uyutulmaktadırlar. amerika’da her yıl barınaklaraa alınan 3.3 milyon köpeğin yaklaşık 700.000 (ayrıca 860.000 kedi) tanesi uyutulmaktadır.

    almanya
    kanun: 24/07/1972 tarihli tierschutzgesetz dritter abschnitt § 4/1 ilgili kanunda 18/05/2006 da değişiklikler yapılmıştır.

    özetle almanya ülkesindeki sahipsiz hayvanların bakımlarını tierheim adı verilen barınaklarda bakım ve besleme sağlamaktadır. ancak sokak hayvanı popülasyonu ve mevcut ekonomik imkânları bu uygulamaya izin vermektedir. almanya’da hayvan sahiplerinin hayvanlarını terk etmesi oldukça ağır cezalara tabidir. yüksek tutarlı cezaların bu konuda caydırıcı olduğu da görülmektedir.

    kanada
    kanun: eyaletlerin kendi kanunları mevcut olup çeşitli şekillerde uygulama mevcuttur.

    özetle kanada genelinde köpek sahipleri için sıkı düzenlemeler olduğu bildirilmiştir. köpeklerin sahipleri ile birlikte sisteme kayıt edilmesi, kısırlaştırılması, kontrol altında tutulması, sürekli eğitilmesi, bakımlarının yapılması ve sahiplerinin köpek ile iletişim içinde olması gerektiği ifade edilmektedir. kanada’da da köpek popülasyonunun büyümesi ve mevcut barınak kapasitelerinin aşılması durumları nedeniyle bazı köpekler uyutulmaktadır. toronto bölgesinde ise toplanan sahipsiz köpekler hasta veya sakat ise halk sağlığının korunması gerekçesi hızla uyutulurken; sağlıklı köpekler amerikan sistemine benzer şekilde 5 günden az olmamak kaydıyla bakım ve beslemesi yapılırken sahibinin geri almaması durumunda şehre ait olur ve bu andan itibaren şehir köpeği sahiplendirebilir ya da uyutabilir.

    slovenya
    kanun: slovenya ceza kanunu gereği hayvanlara yönelik eziyet 1995 yılında suç haline getirilmiştir. 1999 tarihli hayvanları koruma kanunu, 2002 tarihli hayvan barınakları yönetmeliği. 2005 tarihli evcil hayvanların refahına ilişkin yasal düzenleme.

    özetle slovenya’da 800 den fazla kayıtlı hayvanın bulunduğu her yerleşim biriminde barınakların kurulması ve çalışması için belediyelere görev verilmiş olup; evcil hayvanların sahipleri tarafından terk edilmeleri yasaklanmıştır. ayrıca “tasma yasaları” olarak adlandırılan düzenlemelerle köpeklerin kamusal alanda gözetimsiz dolaşmaları engellenmiştir.

    sonuç olarak incelenen yayınlarda ve dokümanlarda görüldüğü kadarıyla ülkemizde asıl sorun sahipsiz, sokak köpeklerinin popülasyonunun artması ve bu durumun halk sağlığını tehdit etmesidir. kontrolsüz bir şekilde üreyen ve yaşayan sahipsiz sokak hayvanları doğal dengeyi bozmakta ve içerisinde insanında bulunduğu diğer canlı türlerini tehlikeye atmaktadır. bu problemin çözümü açısından hedeflenen ilk amaç köpek popülasyonunun artışının durdurulmasıdır. ancak bu durum ilk aşamada halk sağlığı açısından ortaya konan riski ve tehdidi durdurmayacaktır. yukarıda da değinildiği gibi 2017 yılı için sadece izmir ilinde bulunan sahipsiz sokak köpeği sayısı 500.000’i geçmiştir. bu artışın durdurulmasındaki asıl amaç mevcut köpeklerin refahının arttırılmasıdır. mevcut sayı nedeniyle devlet olanaklarının aşıldığı ve sorumlulukların yerine getirilemediği görülmektedir. kısıtlı imkânlarla bu hizmetin yapılması mümkün görülmemektedir. bu nedenle devletin yeni kaynaklar ve bütçeler ayırması gerekmektedir. ayrıca sokak köpeklerinin refahını arttırmak için mevcut köpek sayısının kabul edilebilir seviyelere inmesi gerekmektedir. böylelikle artan bütçe olanakları ve azalan köpek sayısı ile devletin bu sorunla barınaklarda başa çıkabilme kapasitesi artacaktır. yani devlet ne kadar bütçe ayırırsa ayırsın, sokak köpeklerinin sayısının sabit kalması halinde etkili bir çalışma ortamı oluşmamaktadır. 5199 sayılı kanunda sokak köpeğinin vücut bütünlüğüne yapılan saldırıların suç olarak kabul edilmeyip kabahat olarak kabul edilmesi ve 28. madde k bendine göre 300 liralık komik sayılabilecek bir cezası olması da dikkate değerdir. bu cezanın caydırıcı olmadığı belirgin olarak görülmektedir. bu gibi fillerde italya, fransa ve isveç hapis cezası öngörülmüştür. bunun yanında türk ceza kanunu 151/2 hükmü sahipli hayvanların öldürülmesi konusunu hükme bağlamıştır. ancak türk ceza kanununda sahipsiz hayvanların öldürülmesi konusunda hüküm bulunmamaktadır. ayrıca tck 177. maddede ise gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı ve sağlığı bakımından serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişiye 6 aya kadar hapis veya adli para cezası verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. öte yandan sokak köpeklerinin verebileceği önlenebilir zararların kanun çerçevesinde önlenememesi de sokak köpeklerine zalimce davranışlar gösterilmesi veya zarar gören, görebilecek durumda olan kişi ya da bu kişilerin yakınları tarafından kontrolsüz bir şekilde öldürülmeleri sonucunu doğurmaktadır.
    birçok önlemlerden bahsetmek mümkünse de şahsi görüşüme göre ülkemiz açısından sorunlar temelde 3 nedene dayanmaktadır. bunların ilki yanlış yöntemi uygulayan yasal mevzuat olup; yakala – kısırlaştır – sal yerine acilen şartları ve uygulaması açıkça düzenlenmiş uyutma uygulaması getirilerek öncelikle sokak köpeği seviyesinin hızlı ve etkin bir şekilde makul, kabul edilebilir seviyelere indirilmesidir. ikinci neden kullanılan mevzuatın yetkilerini devreden bakanlık da dahil olmak üzere neredeyse hiçbir görevli kurum veya kuruluşa yaptırımı olmaması nedeniyle gerek kurum ve kuruluşlar gerek görevliler gerekse hayvan sahiplerinde görülen denetimsizlik halidir. bu hal aynı zamanda üçüncü ve yine esas bir neden sayılabilecek hayvanseverlik adı altında temel insan hak ve hürriyetlerine karşı hayvan haklarını konumlandıran ve dolayısıyla toplum için bir çatışma halinin devamlılığından güç alan menşei ve amacı tam belirlenemeyen, konu ile ilgili yasal ve vicdani sorumluluk almaktan uzak sakat bir ruh halini ortaya çıkartmaktadır. yukarıda verilen bilgiler konu ile ilgili resmi ve bilimsel bilgilerin harmanlanmasıyla objektif bir görüş doğrultusunda yorumlanmıştır. kaynakların birçoğunda ifade edildiği gibi sokak köpekleri sorunu modern dünyanın geride bıraktığı bir sorun olmakla beraber ülkemizde maalesef bu sorunun tartışılması bile sosyal medyadan linç tehdidi, küfür, hakaret, taciz, ölüm tehditleri, yakınlarınızın, çocuklarınızın ölmesi gerektiği yolunda mesajlar hatta görüşlerinizden dolayı çocuk tacizcisi, tecavüzcüsü ya da katili olduğunuz şeklinde mesajlar ile ya da nick altınıza bırakıp kaçılan entryler (bkz: lamicimivarulen) ile süslenerek sahneden kaçırılmaya çalışılmaktadır. sorsak düşünce ve kanaat özgürlüğü konusunda esip gürleyecek bu güruh, bu önemli konu hakkında en ufak bir görüşe tahammül edememektedir. kendini hayvansever olarak, sokak köpeklerinin velisi olarak addeden kitle maalesef soruna ortak olduğu kadar çözüme ortak olmak istememektedir.
    konu ile ilgili kaynakları talep edenlerin yeşillendirmesi yeterlidir.

    edit: nick altıma yazılan maksatlı, çirkin, suçlayıcı ve hakaretamiz ifadeler için yapmış olduğum şikayet neticesinde ilgili entrynin kurallara uygun olmaması ve hakaret içermesi iddiam ekşi sözlük hukuk danışmanlarınca yerinde görülerek, bahsi geçen entry silinmiştir.
4086 entry daha
hesabın var mı? giriş yap