68 entry daha
  • büyük isimlerin başlıkları altında hep benzer şeyler yazıyor. doğum tarihleri, yeterince ilgi görmedikleri, çok büyük sanatkar oldukları ve bazen de magazin haberleri. görüyorum ki safiye ayla da bundan kurtulamamış. eskiden sık duyardım safiye ayla'nın büyük sanatkar olduğunu. bunu bach için, tolstoy için, fakir baykurt için falan da duyar kulak asmazdım. hatta hor görürdüm sanırım. onlara neden saygı duymam gerektiğini bilmiyordum çünkü. klasikleri niçin okumalı diye bir kitap okumuştum bir ara. hakan günday'ı dahi zannettiğim, bir kez olsun charlie parker dinlemeden ornette coleman hayranı olduğum, halk müziğini küçümsediğim yıllardı. gençken erdemle aşırılığı birbirine karıştırıyor insan. her neyse klasik addedilen şeylerin kof olduğunu kanıtlamak için okumaya, dinlemeye başladım ve hakikaten bir hazineyle karşılaştım. bunu daha erken yapmadığım için hayıflanıyorum. klasikleri anlamaya çalıştığımdan beri ve anladığımı düşündüğümden beri fark ediyorum ki klasikleri metheden pek çok insan ya bunları okumamış, dinlememiş ya da üstün körü geçmiş. neden safiye ayla büyük sanatkar? çünkü sesi güzel. proust niye büyük yazar? çünkü çok acayip tahliller yapıyor. yapma ya? mesela ne yapıyor? yani böyle bir eleştiri ya da savunma olabilir mi? neyse ben safiye ayla'nın niçin büyük bir sanatçı olduğunu anlatmaya çalışacağım. yaşam öyküsünden falan bahsetmeyeceğim. merak eden murat bardakçı'nın kitabını okusun. gazetecilik nasıl olur, biyografi nasıl yazılır sorularının cevabı gibi kitap.

    safiye ayla büyük bir sanatçıdır çünkü divan müziğinin hacı arif bey ile değişmeye ve sanat olma tekamülleri göstermeye başladığını fark edecek ferasete sahiptir. bunu münir nurettin selçuk ve sadettin kaynak çok iyi anlamışlardı. hatta derler ki fahire fersan münir nurettin'in cenazinde iki kez fatiha okumuş. biri dostu münir nurettin için öteki de divan müziği için. doğrudur. hakikaten de münir nurettin ile beraber ölmüştür bu müzik. safiye ayla iyi bir eğitim almış. piyano öğrenmiş, batı usülü şan dersleri görmüş. bunun yanında tecvid dersleri de almıştır ama. böyle bir ikinci solistimiz yoktur. yaptığı işi layıkıyla yapmış ve çok çalışmıştır. sanatçının sazı sesi olduğuna göre onu icrasıyla değerlendireceğim ve bunun için bazı eserler seçeceğim:

    ------------------------------------------------------

    safiye ayla - sen de mi hala esir-i zülf-i yar olmaktasın
    [ https://www.youtube.com/watch?v=cub6wwcsm5o]

    "uslan ey dil, uslan artık" deyişine dikkat kesilin. melismatic singing örneğidir bu. divan müziğinde safiye ayla'dan önce duyulduğunu zannetmiyorum. ben rastlamadım. aynı parçanın aynı bölümünün bekir sıtkı sezgin (https://youtu.be/dx61p9vhpsw?t=133) ve inci çayırlı(https://youtu.be/6hwyxedy1qw?t=129) icrasını karşılaştırınız. farkı gördünüz değil mi? safiye ayla'nınki gösteriş değildir. hünerin mütevazı bir teşhiridir.

    ------------------------------------------------------

    safiye ayla - ne bahar kaldı ne gül

    bu parçada “ne gönül neşesi var” https://youtu.be/fxveb1lw6su?t=48 kısmını inceleyeceğiz.
    legato örneğidir bu. dikkat edin tek nefeste söyleyecek bu uzun pasajı. sabite tur gülerman ise neşe sözcüğüne gelmeden nefes almak zorunda kalıyor https://youtu.be/q6eikhdhpyq?t=58. iki parçalı bir legato yapabiliyor ancak. perihan altındağ ise üç mola veriyor https://youtu.be/0uee8mxcgc8?t=69 ki bunlar büyük sanatkarlardır. müzisyen olmayan okuyucular için ufak bir malumat vereyim. legato bağlı manasına gelir. yan yana dizilmiş 4 nota düşünün. bunu da bir kemanın seslendireceğini varsayalım. bu notaların her biri için yay çekmeyecek onun yerine yayı bir kez çekip bu süreye 4 nota sığdıracak. legato budur işte. vokalde de tek nefes alışta, birbirine bağlı şekilde seslendirirsiniz notaları. legato budur.

    ------------------------------------------------------

    safiye ayla - akşam dönüşü geçtim o esrarlı bağından

    https://youtu.be/n8n7zlkspcw?t=14 eserin ilk sözcüğü akşam. ‘ak’ hecesinde 10 tane 16’lık nota vardır; d-eb-f#-g-g-f#-eb-eb-eb-d. çalma hızını 0,5 yapın ve dinleyin. bu notaların hepsini tek tek duyacaksınız. üstelik sonraki heceye bağlanırken (‘şam’ hecesi) tam olarak re sesini yakaladığını göreceksiniz.

    aynını selma ersöz’e uygulayın https://youtu.be/pweljeqvmdk. çalma hızını yarıya düşürün ve dinleyin. normalde bu partisyonun en tiz sesi sol fakat selma ersöz la ve si bemole kadar tırmanıyor. yorum katmasında beis yok ancak tırmanıştan dönerken yalpalamaya başlıyor. dikkat edin ikinci hecedeki re sesini yakalayamıyor ve bir tam ses pesten (do) uzanabiliyor oraya. ne öğrendik; kontrolsüz güç, güç değildir. bülent ersoy, muazzez abacı falan da söylemiş. aynı kontrolsüzlüğü onlarda da görebilirsiniz. divan müziğindeki bu legatolar er meydanıdır.

    ------------------------------------------------------

    safiye ayla - andıkça geçen günleri hasretle derinden

    https://youtu.be/…n42fnyja8?list=rdn8n7zlkspcw&t=48
    ilk notalara bakın: “andıkça geçen” nötr bir ses var burada. ne demek nötr? edge, curbing veya overdrive yok. bunların türkçe karşılıklarından emin olmadığım için ingilizcelerini yazıyorum. bu terimleri yazıyla açıklamak güç ama şansımı deneyim.
    ‘edge’ ancak sesli harfleri söylerken yapabileceğiniz bir şey. koyunların melemesine benzer biraz. m ve e harflerinde dinamik aynı giderken ses birden kesilir. ne daha kuvvetli ne daha zayıf söylersin. dümdüz. ve çat diye kesersin sesi. işte edge bu.
    curbing’te ise birden bire kesilmez ses. gıt gıt gıdaaak… son vurguya dikkat edin. azalarak kayboluyor; gıdaaaak… işte bu curbing. christina aguilera’nın tek numarası bu neredeyse.
    son olarak overdrive’dan bahsedelim. overdrive’da da dinamik yüksektir. forte’den fortessimo’ya çıkarsın. nötr’de bunların hiçbiri yoktur. dinamik aynıdır. dikkat edin aynı olan sadece dinamiktir. vibrato olabilir yani. zaten bizim örneğimizde de safiye ayla nötr bir sesle vibrato yapıyor. dikkatinizi çekmek istediğim yer ise parçanın sonuna kadar aynı dinamiği koruyabilmesi. yalnızca “bak yareledin kalbimi en gizli yerinden” kısmında dinamik yükseliyor ki bu da bir taviz değil mecburiyet. g5 – c3 arasındaki çok geniş bir aralıkta aynı dinamiği korumak son derece güç iştir. muazzez abacı aynı dinamiği koruyabilmek için “ilahi kederinden” kısmında (‘-hi’ hecesinde) pese düşmesi gerekirken oktavına çıkarak söylüyor https://youtu.be/thgoh8om_uy?t=63. melihat gülses bu hileye başvurmamış ancak dikkat ederseniz safiye ayla gibi dinamiği koruyamıyor. peslerde boğulmaya başlıyor https://youtu.be/ow3cawodlti?t=123.

    ------------------------------------------------------

    safiye ayla - yakına gel yakına

    önce bu parçadan biraz bahsetmek gerek. bu bir uzun hava. resitatif üslupla söylenen bir türdür. ne demek bu? yer yer konuşur gibi söyler seslendiren. bu haliyle operadaki parlando singing'e benzer. neyse geçelim bu kısmı. uzun havadaki serbestliği keyfilikle karıştıran çoktur. aslında uzun havaların da kendine göre kuralları vardır. bu kurallar ve söyleniş farklılarına göre uzun havalar türlere ayrılır. arguvan havası vardır mesela. ya da barak havası, bozlak, hoyrat, müstezat... sonra bunları da yazarım. şimdi mayalardan bahsedeceğim. mayalarda 11lik hece ölçüsü kullanılır. açılış muhakkak sazla yapılır. buna ayak denir. vokal muhakkak şarkı ortasında bir veya daha fazla kez duraklar. bu duraklamalarda saz duyulur. ekseriyeti hüseyni makamındadır (iki tanesi uşşak sadece) ve muhakkak inici seyreder. hatırlaynızı bozlaklar böyle değildir. muhakkak doruk vardır bozlakta. memleketin doğusu ve güneydoğusuna özgü bir uzun hava türüdür. günümüzde neredeyse tamamen unutulmuştur. trt repertuvarındaki 1072 uzun havanın sadece 18'i mayadır. işte safiye ayla'nın seslendirdiği bu uzun hava bir mayadır. bunu sadece müzik yahut sanat değil tarihi vesika ve sorumluluk olarak da görmek gerekir. kaynak kişi de sadettin kaynak.

    safiye ayla'yı bu kez gönül akkor ile kıyaslayacağım (https://youtu.be/otoyjxas6l0?t=74). parçanın açılışında iki adet 'aman' var. gönül akkor'un ikinci aman'ına dikkat edin. melismatic singing örneğidir bu da ancak bariz bir hata var. ikinci aman'ın inen yürüyüşünde makam hüseyni olmaktan çıkıyor. bir hata da saza pay vermemesi. oysa yukarıda da söylediğim gibi mayalarda saza pay verilir arada. geleneği korumak fevkalade önemlidir böyle parçalarda. bunun dışında temiz fakat gösterişli bir okuyuş var. safiye ayla'nın okuyuşundaki güzellikler ise saklıdır. mesela (https://youtu.be/ojjn1d72egs?t=48) "yakına gel" kısmına kulak kesilin. tek nefeste söylüyor yine ancak gel kısmında bir anda mezzo'dan piano'ya düşüveriyor. bu çok büyük bir meziyettir. isterseniz deneyin. düz bir ses verin: aaaaa... 60 şiddetinde olsun bu ses ve nefesinizin bitimine doğru detone olmadan şiddeti 30'lara çekin. nasıl? olmuyor değil mi? bir de melihat gülses'ten dinleyin: https://www.youtube.com/watch?v=mrzk2g_v0lk. saza pay veren, teamüllere uyan, düzgün bir icra ancak kuru.

    ------------------------------------------------------

    son söze gelelim. safiye ayla türk müziğindeki tek divadır. bunda tartışacak bir taraf yoktur. rakipsizdir. bülent ersoy'un divalığı falan söz konusu bile olamaz. keza zeki müren de kıyaslanamaz safiye ayla ile. çok çalışkan, çok maharetli, çok hevesli bir sanatçıdır ancak o amerikanvari bir stardır. onda sanat aramamak gerekir. bulamazsınız. bulabilmek için çok eski kayıtlarına dek gitmelisiniz. divan müziğinin meyhane müziğine ve oradan da fantazi müziğe evrilmesinde, sulandırılmasında payı vardır. maalesef bu konuda murat bardakçı haklı. safiye ayla ile kıyaslanabilecek tek ismin inci çayırlı olduğunu söyler murat bardakçı. doğrudur. fakat bir ek de ben yapmak isterim. bu müziğe alaka duyanlar olursa bu ismi işitsinler isterim. bahsedeceğim isim akile artun'dur. hakkında tek entry girilmiş. safiye ayla ile ikisini hacı arif bey'in deva yokmuş neden bîmâr-ı aşkaicrası ile kıyaslayın. her ikisinde de hata bulamazsınız. hatta bana kalırsa akile hanım'ın icrası daha içtendir.
    akile artun: https://www.youtube.com/watch?v=thbbjbvvkae
    safiye ayla: https://www.youtube.com/watch?v=qkyiufmts60

    son bir söz söylemek isterim; bir yazar safiye ayla'nın bir ihtimal daha var icrasını örnek göstererek, sanatçının çok kez detone olduğunu söylemiş. hakkı var. bu parçanın en kötü icrası belki de safiye ayla'ya aittir. üstelik kolay bir parçadır ve parçanın en kolay yerlerinde dahi detone olur. fakat sizi temin ederim ki bu istisnadır.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap