119 entry daha
  • şu mektubun muhatabı:

    merhaba, umarım burayı okuyorsunuzdur.

    bu sabah kahvaltı yaparken yine sizi izledim. laf aramızda, ismail bey'e elbette çok geçmiş olsun fakat kendisi yokken program daha az sinir bozuyor.

    neyse. bu sabah idil şirin'in haberini verirken dediniz ki, efendim idil'in annesi deprem gününde çok kısa bir süre için evden ayrılmış, kızlarının okulundan aramışlar bir imza için, o yüzden evde değilmiş.

    şimdi bakın idil'in annesi allah bilir ne halde kadıncaz, her şey düşünüyor olabilir. evde olsaydı kızlarını koruyabileceğini düşünüyor olabilir, bir fark yaratacakmış gibi "keşke çıkmasaydım" diyor olabilir, kafasından elli ayrı senaryo geçer, dünyayı bin farklı yerden sorgulayabilir o kadın. bir çocuğunu enkazda kaybeden, o enkazın başında tam 58 saat diğer çocuğunu bekleyen birinden bahsediyoruz. allah gücünü artırsın, ne diyeyim...

    peki siz haberi neden böyle yapıyorsunuz?

    alışverişte, kuaförde, gezmelerde, konken partisinde... olamaz mıydı o kadın? enkaza ayağında pedikür terliğiyle koşsa ne olacaktı mesela? daha mı az üzülecekti, haber değeri daha mı az olacaktı, daha mı az kıymet verecektiniz onun acısına?

    herkese üzülelim ama evden sadece yarım saatliğine ve tabii ki annelik görevi kapsamında mecburen çıkmış olana ayrı mı üzülelim? veya napalım diğerlerine "taam ya okey o ara altın günündeymiş" mi diyelim?

    ulan çok sinirlendim sabah sabah, bak saat kaç oldu hala geçmedi...

    saygılarımnan.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap