100 entry daha
  • ne yapıyor olursak olalım zihin hep hareket halinde. bilim insanları da yaptıklarımıza göre zihnimizde ne olup bittiğine bakmışlar ve ortaya zihnin iki hali çıkmış.

    bunlardan bir tanesi, beyin dinlenme halindeyken ortaya çıkan default mod. yani biz hiçbir şey yapmıyorken, dinleniyorken ya da sadece düşünüyorken ortaya çıkan mode.

    (bkz: default mode network)

    bu modun da dört farklı aktivitesi var.

    bir tanesi, her şeye yorum yapması ve yargılaması. “şöyle olmalıydı, böyle olmalıydı, olsaydı şöyle olurdu...” diyen zihnimiz yani; iç sesimiz bir başka deyişle.

    diğeri, zaman makinesi aktivitesi. yani hooop geçmişteyiz ya da gelecekte. geçmişi yargılıyoruz ya da geleceğe dair hayaller kuruyoruz.

    üçüncüsü doğrudan egomuza hizmet ediyor. “bana böyle davransınlar. ben aslında şöyleyim. şunu hiç sevmem” düşünceleri... “oldu paşam!” denilesi hallerimiz.

    dördüncüsü kıyaslama yaptırıyor. “ben ondan daha iyiyim. bu benim hakkımda kesin şöyle düşünüyor.” gibi düşünceler bu sefer. halbuki her zaman bizden daha iyi olan insanlar olabileceği gibi bizim de kendilerinden daha iyi olabileceğimiz insanlar var. çok normal bu durum. neyse, konudan sapmayalım.

    aslında zihnin default mode’u işleri, hayatı, günü planlamamız için oldukça gerekli; ama bazen beyin kendini otomatik pilota alıyor ve zihin bu moddan çıkamıyor. işte tehlike o zaman başlıyor. çünkü yapılan araştırmalar özellikle depresyon ve şizofreni gibi rahatsızlıkların bu modla olan doğrudan ilişkisini ortaya koyuyor.

    zihnimizin doğrudan alışkan olduğu mod bu olduğu için de aslında bizim biraz dikkatli ve uyanık olmamız gerekiyor. çünkü bu mod, üstüne vazife olmayan işlere de pek meraklı. mesela duygusal olarak sizi çok zorlayacak bir olay yaşadınız diyelim, normalde bu olayı olduğu gibi kabul etmeniz gerekirken bu mode sebebiyle gece gündüz tek düşünceniz o duygu haline gelebiliyor. örneğin genelleme yapıp “neden hep böyle şeyler benim başıma geliyor?” gibi bir düşünce edinirseniz devamında bu düşünce sizde saplantı haline gelebiliyor. yani çözümden uzaklaşıp sorunun bir parçası haline geliyorsunuz. yapmayın bunu kendinize.

    gelelim zihnin diğer moduna... bu mode’a zihnin tecrübe modu diyebiliriz. aktifiz yani, tecrübe halindeyiz. yaptığımız iş her ne ise tam olarak farkındayız ne yaptığımızın. bu modda ne kadar çok kalırsak default mode o kadar az aktif oluyor. ancak, bu modu çok aktif kullanabilmek için de zihnimizi biraz eğitmemiz gerekiyor. bu eğitim de anda olmayı becerebilmekten geçiyor.

    ne diyor carl gustav jung; “bir şeyi değiştirmek için önce kabul etmek gerekli”

    kabul etmemiz gereken her iki modun da bizim birer parçamız olduğu. biri olmadan diğeri de olmaz; çünkü doğamız bu. ancak aralarında denge kurmayı öğrenmek tamamen bizim sorumluluğumuz. bu denge kurulunca “iyi olma” halimiz artıyor. :)

    unutmayın; beyin esnek, beyin gelişebilir. davranış ve duygularımız değiştikçe beynimizdeki nöronlar ve merkezi sinir sistemimiz de farklılaşabiliyor. *

    böyle işte efendim. şu entry’yi yazasım geldi diye fularımı takmıştım, şimdi gidip çıkarabilirim. *

    haydi sağlıcakla...
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap