37 entry daha
  • herkesten gizlediği şahsi gerçek/düşünce/tepkilerinin başkalarına sıkıntı vermesinden çekinmektir.

    çünkü kendisi için artık gidilebilecek daha beter, daha derin bir yer yoktur.
    başına gelenlerden dem vurmadan, gelebileceklere karşı bile her daim tetikte beklemeye sevkeder adamı.

    yani bir anda her şeyi silip hayatına reset atabilecek cesareti olmasından mütevellit, etrafında dolanan kimileri için endişeler taşımaktır seni bütün bunlardan alıkoyan. hayatından birini çıkarmak asla zor olmamış ki. sen topluca çıksan aynı hesap. sevmek insanı bir çok şeyden alıkoyabiliyor bazen.

    hem sonra, en fazla ne olur ki? dahası olabilir?
    mesela, dede sini kaybettiğinde çekmesi gereken acıyı, diğerlerine örnek olsun diye güçlü adam rolleri kesip,içine atar, taksitlere böler. her sene şubat ayını büyük bir yas içinde geçirir. duyduğu her şarkıyı, ettiği her sözü, okuduğu her yazıyı oralara bir şekilde bağlar ve ağlar.
    bu kadar.

    yenileme mekanizması muhteşem olan insanların, korkması gerekendir ayrıca.
    bunun yanına kaybedecek bir şeyin olmaması eklendiğinde, kendinizden bir canavar yaratmanız için tek ihtiyacınız olan bir cinnettir.

    şahsen korkuyorum.
    hep kafamda dolanıyor çünkü bu fikir.
    bir gün ofisten çıkıp kulaklıkları vida gibi*, gereksiz bir asabiyetle kulaklarıma çaktıktan sonra, eve giden yolda son sigaramı çıkarıp içmek.
    sıradan değil ama derin nefeslerle.
    hani suyun altında tek nefesle kim uzağa gidecek dallamalığından hemen sonra kafanı çıkarır derin bir nefes alırsın ya, işte öyle.
    hani bu hayatta yaşadığın sayılı son nefeslerini iyi kullanabilmek adına belki de.
    iki senedir aşina olduğun semt esnafına bir selamı bile çok görüp, hızlı, akıcı biraz da karışık adımlarla eve gitmek.
    kapıdan girdiğinde ilk defa "ben geldim lan lombaklar" demeden.
    ümit in odasına kafayı sokup "naber kardeşlik" demeden.

    odana sessizce girip vasiyet niteliği taşıyan, özene bezene hazırladığın film,dergi,kitap ve müzik arşivini kimlere nasıl bölüştüreceğini düşünürsün. kıyafetlerden üstüne sadece bir çatma takım hazırlayıp meşhur sırt çantana bir kaç parça eşya ve zaruri ihtiyacı karşılayacak parçaları yerleştirirsin.
    arada kırgınlık olmasın diye, her arkadaşa birer parça kıyafet bırakır üstlerine notlar düşersin. hatıra gibi. ya da arkandan üzülsünler diye. ne gerek varsa artık? her şeye rağmen sevdiğin/sevmediğin herkese bir parça bir şeyler bırakırsın. gereksiz anlamlar yüklemeden.

    sonra da kısa ve öz bir not.

    "hadi kaçtım ben. her şey için teşekkürler. gerekli paylaştırmayı yapmanız dileklerimle. saygı&sevgi&muhabbet&keyifler dilerim.öptüm. host."

    mp3 çaları da bir köşeye koy kim isterse alsın. kardeş gibi içinde tuttuğun dayı çocukları için yenilerinden t shirt ler seçip onları da sınıflandırırsın.
    yangında ilk ateşe atılması gereken ve bazı kişisel itirafnamelerden oluşan genelde oraya buraya sıkıştırılmış bütün notları lavaboda yakarsın. küllerin üstüne tükürür musluğu açarsın.
    bir nevi boy abdesti ritüeline benzetir, aynada pis pis kendine bakarsın.

    buramda ben mi vardı lan benim diye için gıcıklaşır. lan kendi kendime birde kendim için vur emri verecek kadar mı aymazım ben dersin. [yok lan kafam o kadar da büyük değilmiş]

    giyinirsin. hiç bir plan yapmadan. sevdiğin kadını arayıp, "bize gelsene canım bir şey konuşmam lazım" dersin. ne oldu ları bir şey mi var ları cevapsız bırakıp. "gel işte" der, telefonu kapatır, sim kart ı kırar atarsın.

    anneni arar, "beni arayan olursa haberin yok arıycam seni. bu hayatı bitirdim yenisine başlıyorum. dangurya* ya taşınıyorum" dersin. "sonra anlatırım" eklenir hatta.

    otobüs terminaline gidilir.
    ilk aklına gelen yere bir bilet alırsın.
    şayet yolculuk takriben 9-12 saat arasında sürecekse, akşam geç bir saate bilet alırsın.
    sabah otobüsten inerken, gözüne giren güneş, ilk defa kafanın arkasından çıkmaz. ana rahminden çokta bilinçli bir halde çıkmış gibi huzurlu hissedersin kendini.
    brand new day & brand new life.

    "ne gelirse aciz olan benden gelsin" diye mırıldanıp, "ya nasip ya kısmet" diye sıfırdan devam edersin.

    dönmemek üzerine yeminler edip dönmek, elbet daha iyidir, gidipte dön[e]memekten.
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap