3 entry daha
  • “komiser adnan için son bir ay ömrünün en yoğun en yorucu ve en sıkıntılı ayıydı. bundan 34 gün önce bir cinayet vakası, mensubu olduğu istanbul emniyet müdürlüğü’ne iletilmiş, komiser cemil için sıradan vaka olan olay bir hafta içinde benzer 8 cinayet daha işlenmesi üzerine komiser adnan’ın bölümüne devredilmişti.
    cinayetlerdeki tek ortak nokta maktullerin işaret parmaklarının kesilmiş olması gibi görünüyordu. komiser adnan ve ekibi istanbul’un değişik semtlerinde (hatta türkiye’nin değişik illerinde), kadın veya erkek, farklı yaş gruplarında, farklı dünya görüşüne sahip, farklı din ve mezheplerde, farklı kültürlerde yetişmiş kısacası birbirinden tamamen farklı ve elle tutulur ortak yanı olmayan 127 kişi son bir ay içinde öldürülmüştü. öyle ki, öldürülenlerin içinde 2 ispanyol, 1 amerikalı, 1 yunan, bir duyma özürlü, 12 yaşında bir çocuk dahi vardı.
    cinayet mahallerinde bulunan tek tük kanıtlar katillerin ve öldürülme şekillerinin de birbirinden farklı olduğunu ortaya koyuyordu. olay yerinin birinde 37 numara bayan ayakkabısı izi ve sarışın bir bayana ait saç teli bulunmuşken bir diğerinde kameralara siluet olarak yansımış katilin zayıf 19-20 yaşlarında bir genç erkek olduğu görülüyordu. vakanın birinde katil maktul ile oturup sohbet etmiş, koltuktaki izlerden katilin en az 90 kiloluk erkek olduğu ortaya konulmuştu. maktullerin kimisi vurularak, kimisi boğularak, kimisi bıçaklanarak, kimisi zehirlenerek öldürülmüştü.
    tek ortak nokta olan işaret parmaklarından yola çıkarak ortada bir suç örgütünün olduğundan neredeyse kesin olarak emin olan komiser adnan ve ekibi, cinayetlerin tek tek kişiler tarafından işlendiğinden de neredeyse emindiler. yani katiller ortak bir amaç için hareket ediyor ama münferit davranıyorlardı. can sıkıntısı yaratan, tüm ekibin uykusunu kaçıransa bu amacın ne olduğuna dair hiçbir fikrin olmamasıydı.
    127 kişinin eğitim durumu, aileleri, harcamaları, görüştükleri kişilere, sık sık gittikleri yerler tüm ekip tarafından defalarca gözden geçirilmiş tek tük birkaç kişi arasında yakalanan benzerlikler dışında herhangi bir ortak yön bulunamamıştı.
    işte son bir aylık bu yoğun koşuşturma sırasında kendine zaman ayıramayan komiser adnan, bugün evine biraz erken gelebilmiş bilgisayarında nispeten önemsiz olduğunu düşündüğünden günlerdir okumak için beklettiği maillerine göz atmaya karar vermişti. boş gözlerle ekrana bakan komiser adnan’ın dikkatini bir mail çekti. başlığında art arda sekiz-dokuz tane “fw:” olan bu mailin diğerlerinden daha önemli olabileceğini düşünen komiser, maile bir göz atmak için tıkladı. alt alta dizilmiş yüzlerce mail adresinden sonra “dikkat bu maili sevdiklerinize forwardlayın. bu mail 1.000.000 kişiye ulaşmazsa msn paralı olacakmış.” diye başlayan ve bunun nasıl olacağını 4-5 paragraf koca koca harflerle anlatan mailin devamını okumaya bile gerek duymadan “forward” linkine tıkladı. zira bu çok önemli bir mevzuydu.
    komiser “to:” kısmına “arkadaşlarım” yazmış tam "send" tuşuna basacakken gözüne tanıdık bir isim ilişti: “feraye çelik”. feraye çelik bu maili adnan’ın bir arkadaşına göndermiş, adnan’ın bankacı arkadaşı da adnan’a yönlendirmişti. adnan’ın gözleri ışıldadı bir anda. feraye çelik bu maili 8 gün önce göndermiş ve 7 gün önce öldürülmüştü. adnan aşağıdaki diğer mail adreslerine bakınca aynı maili yönlendirenlerin içinde 12 maktulün daha isimlerini görmüştü.
    o anda gözü ekrandan yavaş yavaş uzaklaştı ve sayfayı aşağı kaydırmak için fareye tıklamak üzere olan sağ işaret parmağına takıldı.”
    forward manyağı arkadaşlarıma ithafen yazdığım bu hikayenin, konusunu baştan belli etmemek için yazamadığım adı:
    “bu hikayeyi 10 kişiye gönderirseniz ağzınıza sıçarım!”
770 entry daha
hesabın var mı? giriş yap