3 entry daha
  • ingiliz edebiyatının alemetifarikası ironidir. viktoryen dönemde de geçiş döneminde de iki savaş arasında da aynı yönelimi sürdürmüştür, yani sınıf çelişkilerini, yatay hareketlilikleri, ahlâki problemleri ve diğer meseleleri ele alırken mümkün mertebe ironinin gücünden yararlanmak. takma adı saki olan yazarımız da bu kuşağın örnek bir temsilcisi.

    çavdar tarlasındaki çocuklar'ın ironik anlatıcısını hatırlarsınız. işte öyle bir hava var bu kitaptaki öykülerde. kahramanlar ya da anti-kahramanlar birer "pikaro" gibi sınıflararası bir gezintiye çıkıyorlar ve her statüden insanı kısaca izliyoruz.

    deliler, kurt adamlar, grimm kardeşler'in kesif karanlığını 20. asra taşımak isteyenler, kötü ebeveynler, haylaz çocuklar, garip ilişkiler ve yanılsama dolu tuhaf bir evren. hepsi ironi ile harmanlanıyor. bazı öyküler çok komik bu yüzden.

    borges bu seçkide gene vazgeçemediği bir şeyi yapmış ve muhakkak bir hayvanın da yer aldığı öyküleri tercih etmiş. alegorik bir anlam taşıyan hayvan öykülerinin ya da olayların gidişatında belli belirsiz rol oynayan domuzların, kurtların, tavşanların ve kanaryaların tıpkı kadim masallardaki gibi kahramanların eksik yönüne, onların saldırgan doğasına atıf yaptığını söylemeye gerek yok herhalde.

    misal lady anne susuyor'daki kuş örtük bir iğdiş edilmeyi metaforize eder. masalcı amca'daki kurtlar gizil erotik tutkuların yeniden canlandırırıldığı bir mizansenin ürünüdür. araya girenler adlı öyküde yeniden kurtlar iki düşmanın arasına sokulurlar. vahşi doğanın kanunu insani hisleri silip süpürmüştür.

    babil kitaplığına devam edeceğim.
hesabın var mı? giriş yap