14 entry daha
  • modern propaganda metotlarının mucidi goebbels'tir. mesajlarını yığınlara salgılayabilmek için kreatif yöntemler icat eder. kamyon ve otomobillerle kamusal alanları arşınlayıp, hoparlörlerle seçim kampanyası yürüterek kitlelere faşizan propagandalarını duyurmak, gazete ve broşür dağıtmak bugün için bile oldukça tanıdık gelen seçim faaliyetleridir. kampanyanın son haftasında naziler 34 bin toplantı yaparlar. kitle iletişim çağının şafağında kitlelere azami bir enerjiyle ve azimle giderler. eylül 1930 seçimlerinde naziler altı buçuk milyon oy alır. reichstag'taki koltuk sayıları 12'den 107'ye yükselir. goebbels tedhiş yöntemlerine yönelir. 33'te reichstag, yani devlet dairesi bir nazi komplosuyla yakılır ve cürüm, flemenk bir sosyaliste fatura edilir. bunun bir komünist sabotajı, komplosu olduğu izlenimi yaratılarak öncelikli düşmanları olan marksistlere karşı bir terör kampanyası yürütülür. "marksizme saldırın!" temalı şiddet seferberliğidir bu.

    goebbels'in derdi günü propaganda bakanı olmaktır. almanya'nın tekmil sanatçı takımını toplar. artık tüm basının mutlak hakimiyeti ondadır. o artık bir medyokratördür ve kitle iletişim araçlarını birer kitle imha silahı misali kullanacaktır. mart 34'te artık naziler mutlak muktedirdir. goebbels kesintisiz ve konsantre propaganda makinesi gibi işleyen yöntemleriyle partisinin meşruiyetini konsolide etmeye çalışır. barış getireceğine ve sefaleti sonlandıracağına ikna eder ve inandırır alman halkını. "brot und arbeit" yani "ekmek ve iş" sloganıyla gelir naziler. ayrıca tahrip olmuş alman ulusal gururu yeniden dirilteceklerine söz verirler. nazizim, ulusal gururun ve kibrin faşizme varma hikâyesidir.

    anti semitizmin yükselişi

    bütün cürümlerin, günahların müsebbibi yahudilerdir. ne de olsa dünyayı yahudiler ele geçirmeye çabalıyordur ve uluslararası, global bir komplo planlıyor ve örgütlüyordur. anlayacağınız nazizm konspiratif, komplocu bir zihniyettir ve bu komplocu hezeyanlarının merkezinde de yahudiler vardır. goebbels kudurgan bir anti-semitizm kazanını kaynatır goebbels. denilebilir ki goebbels, hitler'den çok daha salyalı ve kızışık bir yahudi nefretine sahiptir. goebbels, yahudilere karşı ziyadesiyle patolojik, derin bir nefret ve intikam besliyordu. ilk icraatı yahudi işletmelerini ülke ölçeğinde boykot etmekti. mesela goering takıntılı bir yahudi hasmı değildir ve bu tasarıya karşıdır. goering yahudi bir dedeyle , hermann epenstein'la büyür. yahudilerin almanlara karşı tehlike teşkil ettiğine inanmaz. 1 nisan 34'te yahudi boykotu başlar. pankartlar dikilir, afişler asılır, duvarlara ve pencerelere anti-semitik yazılamalar, grafitiler çizilir. alman ulusu, yahudi işletmelerini boykot etmeye davet edilir: "yahudilerden alışveriş yapmayın, onlar bizim kör talihimiz. filistin'e geri dönün!" "almanlar! kendinizi savunun!" yahudiler ve marksistler günah keçisi, cürümlerin, çürümenin, kirin kaynağıydı. dışarlıklı, harici, habistiler. bütün totaliter rejimler ötekilerini, hasım bellediklerini "dehümanize" eder; yani insan dışılaştırır. onlardan haşere, sürüngen, kemirgen ve birer hastalık kaynağı olarak bahseder. böylece öldürülmelerini, her türlü kişilik haklarının gasp edilmesini de olağanlaştırır.

    boykot umulduğu kadar başarılı olmaz. almanların ekseriyeti boykota iştirak etmez. zira henüz yahudilerden o kadar da nefret etmeyi öğrenmemişlerdir. yahudi dükkânlarının, işletmelerinin kapısının önünde tehditkâr ve caydırıcı şekilde ss'ler, sa'lar nöbet tutarlar. ancak almanya o esnada henüz nazilerin arzuladığı raddede nazileşmemiştir. ancak goebbels boykotu öven basın açıklamaları yapar ve her an başka boykotlar olabileceğini duyurur. tüm alman basın ve yayınını kendi tekelinde ulusallaştırmaya, merkezileştirmeye kararlıdır ve ne yazık ki bunu başarır. gazeteler ve yeni medyalar ve iletişim teknolojileri olan televizyon, radyo ve sinemayı etkin olarak kullanmaya girişir. almanların nazifikasyonu için kitle iletişim aygıtları gayet ehemmiyetlidir.

    goebbels evvela ülke genelindeki tekmil radyo istasyonlarının kontrolünü ele geçirir. böylece federatif, parçalı idari yapıyı üniterleştirir, merkeziyetçi bir hüviyete büründürür. o vakte değin almanya'da her eyaletin kendi radyo istasyonu mevcuttu. goebbels her haneye, aileye radyo vasıtasıyla girmeye kararlıdır. bunun için her konutun radyoya erişmesini hususen ister. bu sayede "wolkgeist", alman halk ulusunun birlik ruhu inşa edilecekti. azami sayıda aileye radyoyla sızdı. kitlesel radyo üretimini emretti. mahallelerde parti yayınlarının dinlenip dinlenilmediğini gözetlemesi için "radyo bekçileri" dikti. yazılı, basılı medyayı da muhasarasına aldı. çıkardığı "editör yasası" ile yayın hakları gazete sahiplerinden alınıp devlete verildi. gazete editörleri ve muhabirleri artık nazizmin medya memurları haline gelmişti. goebbels kamuoyuna dair istihbarat toplamak için casuslar görevlendirdi. örneğin propaganda filmlerinde alman kadınları şuh, hafifmeşrep, baştan çıkarıcı, femme fatale rollerde oynayamazdı, zira alman kadınının oturaklılığına yaraşmazdı bu. bu nevi rollerde çek, leh gibi önemsiz görülen ulusların kadınları oynatılırdı.

    yine yeni otoyollar, karayolları ve inşaat projeleri hayata geçirildi. esasında inşa edilen sadece yollar ve binalar değildi, bir ulustu. işsiz, aylak, ayaktakımı, ürkek orta sınıf; bitkin, bezgin, karamsar ve evsiz, berduş gençler bu inşaat atılımında çalıştırılan inşaat işçilerine dönüştüler. naziler devasa bir toplum mühendisliği projesini (volksgemeinschaft), yani halk topluluğu kurgusunu, birlik ruhunu şahlandırdılar. sınıf farklılıklarını yok sayan ve reddeden faşizan bir korporatist, ulusal, organizmacı bir toplum modelini örgütlediler. almanya güya sınıfsız bir toplumdu. mustafa kemal'in türk ulusunu "birleşik, kaynaşmış, imtiyazsız bir kitle" olarak tahayyül ve telakki eden korporatist faşist teziyle aynı mantıktır bu. diğer halkların distopyası olan bir üstün alman ırkı ütopyası kurguladılar. şayet volk'un, halkın ve nazi partisinin bir cüzü, parçası değilseniz ona düşmandınız.

    faşizm, totaliterizm boşluk kabul etmez, onun ölçüsü aşırılıktır. ve onun kötülük kapasitesinin ölçüsü, hududu yoktur. o kadarı olmaz denilen her şeyin olabildiği ve olabileceği aşırılıklar rejimidir faşizm.
hesabın var mı? giriş yap