132 entry daha
  • öncelikle bir james cameron, ardından da bir terminator hayranı olarak ben de iki üç şey söyleyeyim dedim.

    --- spoiler ---

    önce, terminator the sarah connor chronicles altına girdiğim bir entry'den alıntı yapayım:

    "büyük bir yanılgı vardır; terminator ve terminator 2 judgment day filmleri içerdikleri tüm o görsel pırıltı ve teknolojik yetkinlik nedeniyle saf aksiyon filmi olarak değerlendirilirler. bu yanlıştır, zira söz konusu filmleri yürüten içerdiği hareketli sahnelerden ziyade felsefi ve yaşamsal çıkmazlara girmiş karakterler ve bu karakterler arası ilişkilerdir. özellikle ikinci filmle t-800'ün de bu karakterler arasına katılmasıyla serinin tonu iyiden iyiye drama kaymıştır (üçüncü filmin temeldeki başarısızlığı, görsel ve tematik açıdan önceki filmi taklit etmeye çalışmasından kaynaklanmaktadır)."

    şimdi salvation'a geçebiliriz.

    bir kere baştan söyleyeyim, andrew vajna ve mario kassar'ın mcg gibi bir adamı bu işin başına nasıl olup da geçirdiklerini anlayabilmiş değilim. hoş, jonathan mostow da çok iyi bir tercih değildi belki, ama mcg kadar light bir adamı seçmek gerçekten yürek ister. sanıyorum teknik konularda filmin altından kalkabileceğine dair kendisine güvenmiş olmalılar. doğrusu, yanılmamışlar diyebiliriz. salvation'ı izlerken -özellikle ilk yarıda- hareketli sahnelerde epey eğlendim, ses izinin dolgunluğunu da göz önüne alırsak aksiyonun göbeğine daldım, bambıdı gümbüdü adrenalin falan, kaptırdık gittik. mcg'nin bu sahneleri keyifle çektiği belli oluyor.

    bu noktada, filmin bir yaz aksiyonu olarak işini yaptığını söyleyebilir miyiz? bence söyleyebiliriz. tam popcornluk film.

    ancak bu bir terminator filmi olarak lanse edildi tabii. işte şimdi, t1 ve t2 ile ilgili söylediklerime dönmem gerekiyor. arkadaşım, nerede bu filmin hikayesi, nerede bu filmin senaryosu? karakterler nerede? yabancı bir eleştirmen şöyle demiş; "heyecan verici bir film. fakat merkezde olması gereken o duygu yok. bir terminator filminde bunu önemsemeyebilirsiniz, ancak ne kadar önemli olduğunu yokluğunda farkediyorsunuz."

    t3'e laf ediyorduk ama salvation'daki john connor'ı görünce dilimi ısırdım. bu kadar odun bir john connor olabilir mi (hıncal uluç mode on)? t3'le merkeze çekilmeye çalışılan john karakterini senaristler bu filmde ellerinin tersiyle itmişler. ne motivi belli, ne içinde bulunduğu psikoloji. christian bale de sağolsun, aşmış bir performans sergiliyor eheh. ortamlarda "ışıkçıya bağırırken daha heyecanlı, daha iyi oynamış" geyikleri dönüyor ya, hak vermemek mümkün değil. kate brewster zaten yok, ona hiç girmiyorum. kız karnı burnunda bu kadar oynayabilmiş, oynayacak bir şey de yok pek. ortada öyle bir boşluk oluşmuş ki, marcus wright filmin başrolü olmuş. sam worthington da gayet iyi oynamış, cameron'ın avatar'da ona güvenmesi boşa değilmiş, anladık. tabi marcus da iyi yazılamamış bir karakter, fakat en azından john connor'a göre daha iyi bir malzeme barındırıyor. sonra bir dönüp bakıyoruz, filmde doğru dürüst karakter yok zaten. michael ironside'ı sokmuşlar sete, bir günde bitirmiş işini çıkmış gitmiş. connor'ın r&b'ci yan elemanları dolanıp duruyorlar. kyle reese gibi bir karakter var mı yok mu belli değil. dizideki derek geliyor gözümün önüne, oof of...

    iyi ama oyuncular ne yapsın? düşünün, anton yelchin'siniz, kyle'ı oynayacaksınız. senaryoya bakıyorsunuz, oturup düşüneceğiniz ve üstüne çalışacağınız tek şey direnişe girmek isteyen fakat kendini kanıtlayamamış biri olduğunuz gerçeği. bu da filmde 45 sn'de geçiştiriliyor...

    evrenle ilgili kaydedilen ilerlemelere bakalım. yıl 2018, t-600'ler cirit atıyor, t-800'ler fabrikada. büyük makineler ortamlarda. bu anlattıklarım arkaplandan başka bir şey değil. esas öne çıkanın marcus wright olması lazım. öyle de oluyor. e iyi ama, sen öyle bir cyborg yapabiliyorsan t-800'le neden uğraşıyorsun? zaten çiftlikleri kurmuşsun, envai çeşit insanı toplamışsın (war of the worlds?). değiştir istediğini, sal sonra. marcus bir infiltrator olarak kurgulanmış, connor'ı skynet'e getirmekle görevli. inanılmaz tesadüflerle birlikte bu görevini yerine getiriyor ve john connor'ı binlerce t-800 kaynayan (diğer modelleri saymıyorum) fabrikaya sokuyor. peki connor'ın karşısına ne çıkıyor? bir adet mülayim t-800, öldürmüyor tokatlıyor. arnold'u gösterelimden başka hiçbir amacı yok bu hareketin ve arnold da ancak böyle harcanabilirdi yani, her ne kadar göründüğü iki dakikada tüyleri diken diken etmeyi başarsa da (bu arada; benjamin button'daki teknolojiyi görmüş kitleye de bu arnold'u yediremezsiniz, kusura bakmayın). daha kalp nakli olayımız falan var ki pek girmek istemiyorum...

    neyse, böyle uzar gider bu. senaristlerin bu boyutta bir prodüksiyonu sırtlayacak en ufak yaratıcı bir hamlesi, parlak bir fikri yok diyebiliriz heralde. gönderme falan yapmak güzel de, bir yere kadar ama...

    teknik açıdan filmi kurtaran mcg belki bir şeyler yapar? we are marshall'ı izleyenler bunun pek mümkün olmadığını tahmin edeceklerdir. senaryo bakımından standart, eli yüzü düzgün bir filmdi en azından o. fakat o filmi bile ruhsuzlaştırmayı başarmıştı muukcii. burada malzeme de yok, kendisinin umrunda da değil zaten, nereyi patlatsam diye bakıyor.

    --- spoiler ---

    neticede, casino royale ve batman begins gibi süper "reboot"ları görmüşken (star trek de iyi diyorlar, henüz izleyemedim), terminator'ın da bunu hakettiğini düşünen ve beklentiye kapılan izleyicinin bu filmden memnun olması pek mümkün görünmüyor. böyle bir efsaneye göre ne yazık ki çok sığ ve boş bir film. hakkını teslim etmek lazım, zaman zaman tempoyu baya yükseltiyor ve çok iyi aksiyon sahnelerine sahip. eh 200 milyon bütçeye o kadar da olsun di mi?

    t2'nin üzerinden 18 yıl geçti. hani "5 yıl önce çektik bu filmi" deseler rahatlıkla yersiniz; o derece döneminin ötesinde, öylesine harika bir film. salvation'ın o mertebeye yükselmesini tabii ki beklemiyorduk (o işi yapan ve -istese- tekrar yapabilecek yegane kişi belli zaten), fakat biraz daha çaba gösterilebilirdi. terminator fanlarına bu film yerine oturup sabah akşam sarah connor chronicles'tan "today is the day" ve "last voyage of jimmy carter" izlemelerini öneriyorum. beklentisi olmayan aksiyon sever izleyiciler ise memnun kalacaklardır, bu açıdan özellikle sinemada izlenmesini öneririm.
148 entry daha
hesabın var mı? giriş yap