9 entry daha
  • öncelikle, tanıdığım kadarıyla eleştirilmekten rahatsız olmayan biridir. hatta bu konudaki tavrı mazoşizme yakındır. fikir serdeden insanın eleştirilmeyi baştan göze almış olduğuna inanır. göze alamayanların kelime oyunlarıyla kakara kikiri yapması için sol frame'de her an yüzlerce seçenek bulunduğunu düşünür. hayatın ve kâinatın bütün gerçeklerini haiz ve siyasetin bütün doğrularına vakıf olduğu sanısını yirmili yaşlarında bırakmış, otuzlarına taşımamıştır. özellikle siyasette bütün doğruların tek bir insanın beynine sığmayacağını savunur. zaten eleştirdiği görüşlere gıcığının temelinde bu görüş sahiplerinin ellerindeki şaşmaz-yanılmaz doğruları aba altından jandarma sopası göstererek herkese benimsetme çabasında olmaları da vardır. *beş farklı ideolojinin bulunduğu bir topluma bir tek ideoloji dayatılırsa o toplumda o ideolojinin beş farklı yorumunun türeyeceğini söyler hep. askerlerin bunu hiçbir zaman anlayamayacak olmaları kötü olmalarından değil asker olmalarından dolayıdır. yani mehmet öyle der.

    bugün marksist değildir, ama marksist terbiye almıştır. bu yüzden hükümetlere takılmaz, devletle, derin iktidarla, resmî ideolojiyle uğraşır. devletin silahlı örgütleriyle bir olup sivil ve silahsız toplumsal hareketlere hücum etmeyi de ayıp sayar. bunlarla mücadelenin sivil ve silahsız alternatif toplumsal hareketler yaratılarak sürdürülmesini yeğler. bu konuda iyimserdir. devlet ideolojik devlet olmaktan vazgeçip aradan çekilse, ülkenin ordusu bir siyasî parti gibi davranıp etrafında muhalefet örgütlemeye kalkmasa alternatif toplumsal hareketler için yeterli toplumsal birikimin bu ülkede var olduğuna -ama bunların devletten ayrışmadıkça marjinal ve gayrimeşru kalacağına- inanır. bu yaklaşımı yüzünden sık sık akp'li, hatta bazen fethullahçı olmakla suçlanır. takmaz. akp'den de fethullahçılardan da nereye kadar demokratlık bekleyeceğini bilir. salak sayılmaz. ama devletten ve "askeriye"den ne kadar demokrasi bekleyebileceğini de bizatihi devletten ve askeriyeden öğrenmiştir. onun için aslolan kendi özgürlük ve demokrasi anlayışının kapsamı ve tutarlılığıdır. bugün bu kapsam ve tutarlılığı sadece taraf gazetesinde bulabilmektedir. zaten anlaşılmamak/yanlış anlaşılmak hususunda taraf'la kader ortağıdır.

    sanılanın aksine kimselere düşmanlık gütmemektedir. arkadaş çevresinin ideolojik konfigürasyonunu buna kanıt gösterebilir. tartışmalarda kurduğu cümlelerden yükselen alevler ülkedeki kavganın konjonktürel ateşindendir. nitekim karşıt görüşlerden de -belki daha fazla- alevler yükselmektedir. kavganın ve safların keskinleşmesi, gak diyenin liboş guk diyenin darbeci olması onun suçu değildir. aslında kimsenin suçu değildir. büyük değişimler böyle yaşanır. hakikat kıvılcımları fikirlerin çarpışmasından çıkar. böyle "final" dönemlerinde ise o kıvılcımlar alev alır. telaşa mahal yoktur.

    hiçbir makama, mevkiye, koltuğa talip değildir. zaten bu mehmet var ya, yarın bu kavga bittiğinde kazanan kendileri olursa eminim bu kez de kaybedenlerin hakkını hukukunu (ama miyadını doldurmuş iktidarlarını değil) onlardan çok savunmaya başlayacaktır. kapsam ve tutarlılık icabı...

    (2010 başlarında yazdığım) not: beni sert bir şekilde eleştiren bir arkadaşla sevgili kardeşim ruh halimin guvercin tedirginligi arasında benimle ilgili bir tartışma vardı. beni eleştiren arkadaş geçen zaman içinde entry'lerini silmiş ve biz kendi kendine konuşur duruma düşmüşüz.

    (7 ekim 2011 tarihli) not: burada cevap verdiğim arkadaş ne yazık ki ölmüş. ardından şunları yazdım: (bkz: #25179134) (bu edit sadece bu yeni entry'ye link verme amaçlıdır. buradaki entry'nin ana metnine ve 2010 tarihli nota dokunulmamıştır).
78 entry daha
hesabın var mı? giriş yap