35 entry daha
  • son bölümünü izleyene kadar üzerine tek kelime etmediğim dizidir.

    --- spoiler ---

    şu dizide eksik olan hiçbir şey yoktu, sanırım. 7 sezon boyunca elimden geldiğince hata, gerçekçi olmayan detay kırıntıları aradım, zira her bölümüyle farmington'ın sokaklarında gösterdiği yaşamı, diyalog dönerken kameranın bir latin vatandaşının çaresizliğine veya bir siyahinin kendinden başka dostuğu olmadığını gösteren bir sahneye dönmesi bu dizinin neden sıradan, klişe bir polisiye olmadığının birkaç ufak örneğidir. aktüel kamera ile yapılan baskında, o baskın yapılan evde gördüğünüz her şey o evin muadiline yapacağınız bir baskında bulacağınız her şeyi barındırır ve dizi bunları göstermek geri durmaz, aksine bu sahnelerin üzerine zoom yapar. nüdist ve çıplak sahneler olmasa da, görmediğiniz bir şeyi hissetmenizi sağlar çekim açıları ve o yarım yamalak gördüğünüz deriler. tüm yukarıda dediklerimin yanında, işlenen suçların tüm çıplaklığı ile ortaya konulması da, bu dizinin gerçekten birebir olarak alınan bir kurgu, bir portre olduğunu gösterir.

    gerçeğe olan tahammülsüzlüğümüzün üzerine gider her bölümünde işlenen suçlar ile. bu suçlar ile mücadele edebilmek için de, kanunların ne kadar yetersiz olduğunu gösterir. bir yandan vic mackey'nin bu kuralsızlıkla sokakları elinde tutmaya çalışırken, her şeyi elinde tutamayacağını her gün farklı bir olayla görür ve bunu göre göre en dibe kadar düştüğünü gözlemler.

    strike team'i öyle benimsersiniz ki, ilk iki sezonda bu takımın arasına herhangi bir şekilde girilemeyeceğini ve bu adamların kan bağından öte dostluğunu herhangi bir şeyin bozamayacağını düşünürsünüz. fakat, dizinin kurgusunda bu bağların nasıl çözüldüğünü bir bir gözlemlersiniz. lem'in kucağına el bombası düştüğünde, shane'in kafasında revolver patladığında, ronnie vic'in yüzüne karşı bağıra bağıra müebbete gittiğinde ve vic tek kazanan gibi görünürken, aslında en büyük kaybeden olduğunu anlayıp çekmeceden silahı çekip gittiğinde, anlarsınız ki, "asla göründüğü gibi değil". iyi ve kötü karmaşasından ziyade seçimlerin olduğunu ve bunların yorumunun iyi ve kötü olduğunu anlarız. fakat, bu dizide asla iyi görmeyiz, (bir yerlerden bir şeyler çağrıştırıyor bu) her seçim daha da dibe götürür her karakteri.

    7. sezon finalinde ses kaydı açıldıktan sonra vic'in yüzüne aktüel kamera titreye titreye yaklaşıp, uzaklaştığında, oyunculuğun kelimelerden nasıl çok daha fazla şey anlatabildiğine şahit olursunuz. kanınız donar o an. vic'in, bırakın farmington'ı, ailesini bile koruyamadığını acı şekilde gösterirler bize.

    izlediğim en güzel dizilerden bu kesinlikle. kendisini karakterlerin hayatına gömebilen ve o atmosferi yaşayan. sadece diyalogları değil de, yüzden okunan cümleleri seven herkesin seveceği bir dizidir bu -- adım gibi eminim.

    --- spoiler ---
70 entry daha
hesabın var mı? giriş yap