22 entry daha
  • orta da iki mesele var. iki ayri entry olarak yazacagim. öncelikle boktan bir belgesel. werner herzog'un hicbir yere armagani filan degil, tamamiyla otuz biri. gereksiz bir bicimde herzog kendini koymus belgesele. bir de sacma bir alman aksaniyla ingilizce konusuyor. neden almanca konusmuyor ya da baska biri ingilizce konusmuyor anlamadim. tabii bu kisisel bir rahatsizlik teknik olarak bir sorun degil.

    ortada üc, hatta dört bence (werner de icinde isin anlatici* olarak, kendisini görüyoruz da aslinda) var. biri timothy treadwell, ona gelecegim zaten. ama diger ikisi kisa sacli sarisin sevgili ve coroner (ruh hastasi film karakteri gibi olan adli tipci). ikisi de inanilmaz suni ve buna bence werner herzog istemli bir bicimde neden olmus. hatta bence bu sunilik hosuna gidiyor. doktor "kadin alti dakka savasmis, sevgilisinin yanindan ayrilmamis", gibi zevzek duygusallik yaptiktan sonra kadrajdan cikarmiyor adami, resmen taciz ediyor. bu kadar belgesele müdahale ettikten sonra ayilara sayilarla hitap etmesi de beni benden aldi.

    diger yandan sesleri dinledikten sonra kadina "bunlari dinleme, at gitsin, yak bütün fotograflari" filan derken kadinin abarti cevabi üzerine, ele ele tutusmalari filan. aktör adamin da sahne aldigi yerler bariz önceden yazilmis gibi geldi bana. ucuz amerikan aktörü tipliydi cok. röportaj yapilan herkes bir karakteri temsil ediyor gibi. sanki filmlerin icinde gösterilen suni belgeseller gibi. "i don't think timmy scared the cows, so who cares?" *.

    filmlerini severim werner'in, ancak bazen egosu yüksek insanlar onu nerde bastirmalari gerektigini bilemiyorlar. böyle güzel bir malzemeyi pic etmis. bari kurgusallastirip filmlestirseymis en azindan iyi yaptigi bir seyi yapmis olacakti. biliyorum herzog'un baska bircok belgeseli var ve acikcasi onlari hic izlemedim. ancak onlar da böyleyse yazik.
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap