158 entry daha
  • 650 sayfayı bir solukta okuduğumu söyleyemeyeceğim; fakat iş hayatımın en yoğun günlerini yaşarken, arkadaşlarla hafta içi bir sürü plan yaparken 650 sayfalık bir kitabı 15 günde okumak bile bu kitabın ne kadar sürükleyici olduğunu gösterir kendi adıma. sürekli olarak bir yerlerden kaçıp, pip'in hayatına geri dönmeye heveslendim kitabı okuyamadığım zamanlarda, çok kafamı veremeyeceğim anlarda da okumak istemedim, bir şeyleri pas geçerim diye düşünerek. yıllar önce, lisede ingilizce hazırlık sınıfında 150 sayfa civarındaki kısa bir halini okumuştum ve kitapçılarda geçirdiğim başıboş zamanlarda anladım konsantre olup artık uzun soluklu bir kitap okumam gerektiğini. her yönüyle dört dörtlük bir romandır bu, pip'in eniştesi joe'nun pip hastalanınca olan tavrı ve iyileştiği zaman tavrını değiştirerek yeniden saygıyla davranmaya başlaması, ilk fırsatını bulduğunda da ondan kaçıp yerine, yurduna, kendi küçük hayatına dönüş yapması; pip'in ise yüzlerce sayfa boyunca ona karşı suçlu hissedip hiçbir şey yapmaması, yapamaması kitabın en acıklı yanıdır kanımca. kaldı ki kısmen arka planda geçen pip-estella aşkı ve herbert karakteri ile de söylenecek pek çok şey var elbet. her insan evladının kesinlikle okuması, sonra unuttukça baştan okuması gereken bir baş yapıttır kendisi, dünya klasikleri arasında da şimdiye kadar okuduklarımdan suç ve ceza ile budala ile beraber en dikkat çekicisiydi.

    can yayınlarından okuyunuz.
86 entry daha
hesabın var mı? giriş yap