aynı isimdeki diğer başlıklar:
8 entry daha
  • bu aralar moda olan, ve oyuna faydadan çok zarar getirdiğine inandığım early access tercihi ile dahil olabildiğimiz 20 dolarlık bir steam oyunu rust. minecraft ve dayz hibriti dersek yalan söylemiş olmayız sanırım. ancak iki oyunun da güzel yanlarından parçalar mix'leyen rust'ı, ne tam olarak dayz gibi atmosfer, ne de tam olarak minecraft gibi build&craft oyunu olmadığı için oynanması gereksiz ilan edenler, fena halde yanılıyorlar. bir özelliğin bir oyunda hiç bulunmayıp başka bir özelliğin oyunda acayip güçlü olması, o oyunu bu özelliklerin ikisinden de yeterli seviyede barındıran bir oyundan daha "oynanası" yapmaz. bir yarış simülasyonunun inanılmaz gerçekçi bir oynanışa ve acayip araçlara sahip olmasının, araçları kazandıgınız paralarla modifiye edebildiğiniz ortalama grafikli open world bir yarış oyunundan daha iyi yapmayacağı gibi. şöyle ki dayz'de atmosfer olabilir, minecraftta craft&build'ın allahı olabilir, ancak rust'ta her ikisinden de "yeterli seviyede" olması, benim için rust'ı iki oyundan da kat be kat daha oynanası yapıyor. ıki oyunda early access alpha olmasına rağmen, rust içerik olarak dayz'nin çok ötesinde. dayz'de en kral silahı, en kral armoru giyip bir saat hiçbirşey yapmadan dolaştığımı biliyorum. rust'ta geçirilen 15 dakikanın ardından mikrofondan "bi rahat bırakın amminiyiium" diye bağırdığımı da biliyorum.

    nasıl bir oyun peki rust? neden steam'ın en çok satanlar listesinde aylarca 1. sırada kaldı?

    rust, etrafta bulunan odun, taş, metal gibi ve git gide derinleşen kaynakları elimizdeki bir takım aletlerle toplayıp bunları içinde yaşayabileceğimiz yapılara çevirdiğimiz bir fps oyunu. alpha olmasına rağmen craft menüsünün oldukça detaylı olduğunu söylemeliyim. odun toplayıp ateş yakabilir, kendi yaptığınız avcı yayıyla demin avladığınız hayvanın etlerini bu ateşte pişirebilir, veya imparatorluğunuzun kalesi olacak ilk yapının temelini, haritanın istediğiniz yerine atabilirsiniz. radyasyonlu hayvanlardan düşen "research kit"'ler ile, craft menünüzde olmayan ürünlerin nasıl craft edilebileceğini öğrenebilirsiniz.

    parti sisteminin olmayışı, oyundaki herkesin kendi başına, ve herkesten damage alabiliyor oluşu hertürlü şerefsizliğe maal verdiğinden heran tetikte olmalısınız. yapılarınıza yerleştirdiğiniz kapılara basit bir pın kodu belirleyerek dostlarınızı içeri alabilir, düşmanlarınızı kapıların dayanıklılığı izin verdiği müddetçe dışarda tutabilirsiniz. base'inizi taktiksel açıdan öyle bir yere koymalısınız ki, hem sağlam bir görüş açınız olmalı, hemde verimli topraklara 1-2 dakikalık yürüme mesafesinde olmalısınız...

    eğer serverınız izin veriyorsa, belirli zaman aralıklarıyla yukarıdan geçen bir kargo uçağının adaya 2 adet paket bırakmasıyla gerçekleşen "air-drop" adı verilen hunger games'den fırlama olaya şahit olabilirsiniz.

    oyuna yeni başlamış oyunculara yardım ederek, kendi base'inizin yanına ev kurmaları için onları ikna edip, kaynak takviyesi yaparak, kendi woodbury'inizi kurup, governor edasıyla düşmanlara dehşet saçabilirsiniz.

    ayrıca, oyunda geçirdiğim o kadar saatten sonra buraya inanılmaz büyük bir laf ediyorum şimdi:
    rust, ultima online'dan sonra oynadığım en keyifli mmo, ve inanın, çok mmo oynadım. dediğim şudur ki bir anlık gazla yazmıyorum. ultima online'dan hasret kaldığımız o "noob"luk hissiyatı, heran herşeyin olabileceği, kimseye güvenmemeniz gerektiği, yardımlaşmanın, kolonileşmenin verdiği inanılmaz haz, bu oyunda fazlasıyla mevcut arkadaşlar. hatta chat ekranına yazdığım bu düşünceme, oyun içersindeki bir çok oyuncu "5 dakika önce aynı şeyi düşünüyordum" gibi ibarelerle katılmaktan kendilerini alamadılar.

    her zaman ki gibi, oyuna girmeden önce yapılması gereken hayati bir kaç adımdan da bahsedeyim:

    öncelikle steamapps klasörümüzün içindeki rust klasörüne cfg adlı bir klasör oluşturuyoruz. bu klasörün içine bir adet client.cfg dosyası yaratıyoruz (uzantısı cfg olacak). dosyamızın içine:

    grass.on false
    grass.forceredraw false
    grass.displacement false
    grass.disp_trail_seconds 10
    grass.shadowcast false
    grass.shadowreceive false
    input.mousespeed 5
    input.flipy false
    input.bind left a none
    input.bind right d none
    input.bind up w none
    input.bind down s none
    input.bind jump space none
    input.bind duck leftcontrol none
    input.bind sprint leftshift none
    input.bind fire mouse0 none
    input.bind altfire mouse1 none
    input.bind reload r none
    input.bind use e none
    input.bind ınventory tab none
    input.bind flashlight f none
    input.bind laser g none
    input.bind voice leftalt none
    input.bind chat return t
    render.level 1
    render.frames -1
    render.vsync false
    sound.music 0.4
    sound.volume 1
    gfx.ssaa true
    gfx.bloom true
    gfx.grain true
    gfx.ssao true
    gfx.tonemap true
    water.level -1
    water.reflection false
    footsteps.quality 2

    satırlarını yerleştiriyoruz. bu satırlardan input ile başlayanlar tuş konfigürasyonumuza karşılık geliyor ve makine değiştirdiğimizde tekrar tekrar girmemek için, ya da olası bir versiyon değişikliğinde sıfırlanmaması için command line satırı olarak girmiş oluyoruz. bunun sonucunda artık oyunun açılıştaki setup menüsünün tuş kombinasyonları üzerinde bir etkisi kalmıyor. yani orjinal menüde voice chat v olsa bile bizim client.cfg dosyamızda alt ise, oyun içerisinde alt'a basarak voice chat yapıyoruz.

    devam edecek olursak en tepede yer alan grass'la başlayan satırlar, olayın hayati kısmi. şöyle ki, oyun içersinde grass'ları kapatarak hem toplamamız gereken kaynakları metrelerce öteden görebilme imkanı sağlıyoruz, hemde performansda gözle görülür bir fps artışı elde ediyoruz.

    artık oyuna girip, çocukluğunuzda günlerce uyumadan oynadığınız o oyunlardan birine merhaba diyebilirsiniz. 25 yaşında işinde gücünde herifim, oyuna girip geyik avlamak istiyorum şu anda.
151 entry daha
hesabın var mı? giriş yap