6 entry daha
  • dün akşam rüyamda geçen bir temadır kendileri. rüyam şöyle:

    sanki ankara'daki hacı bayramın orası gibi bir yere sokakların arasından gitmeye çalışıyorum. yolun gidişatından ve eğiminden göz kararı istikameti tahmin ediyorum. tam bir yokuşu tırmanırken yan tarafta yola bakan ve kapı-penceresi açık kulubemsi bir yere gözüm takılıyor. burada ikamet eden şahsı tanıyormuşum.

    o da beni fark ediyor ve davet ediyor. önce dışarıda bir yerde oturuyoruz. iki tane kahve getiriyor. benim ise bir termos çayım var. ama çay yeterince sıcak olmayabilir. kahve küçük fincanlarda ve yarım dolu. içiyorum ama içinde bulgur gibi tanecikler var. bulgurun ne işi var kahvede? bu şahsa güvendiğim için kahvesini içiyorum. yoksa buralarda bir şey yenilmez ve içilmez. bana "son ağaca" kadar gittiğini söylüyor. bunun üzerine ben de "deniz, su" vs. bir takım semboller hakkında yorum yapmasını istiyorum ama o susuyor.

    sonra yola sıfır olan barakasına gidiyoruz. üst katında oturuyoruz. yola bakan pencere-kapıyı kapatıyor. dışardaki bir kadına da arayanlara "yok" demesini tenbihliyor. yalana cevaz vermesi hoşuma gitmiyor. belli ki, benimle görüşmeyi önemsiyor. sonra içeriye iki kişi geliyor. onların tiplerinden pek hoşlanmıyorum. çirkin metalci gibi görünümleri var. ev sahibinin önüne bıraktıkları kağıtta gradiva ve psiko-arkeoloji meselesi yazılı. içeri gelen tip "onu geçirecek misin?" diyor. sanki not verme meselesi var. ben "gradiva'yı okudum" diyorum
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap