3 entry daha
  • ingilizceye " loving kindness " olarak çevrilebildiğini düşünürsek türkçeye de " sevgi dolu nezaket " biçiminde çevrilmesinin yanlış olmayacağını düşündüğüm kavram.

    direkt olarak dhammayı çalışmayı daha anlamlı bulsam da, metta'nın sık sık özgürlüğe ve acıdan kurtuluşa giden pratiğin vazgeçilmez bir ögesi olduğu sonucuna varırım.

    iman ve kuşku bir urganın iki aykırı ucudur; birinin mevcudiyeti diğerine bağlı olduğu gibi, sac ayağının üçüncü parçasını oluşturan "bilgi" yi iman ve kuşku( - dan doğan sorgu ) kazandırır insana. mesela evrenin sırlarına dair içerisinde merak taşıyan insan merakının kendisini özgürleştireceğine iman etmektedir; temelde bu insan bir hakikat aramaktadır. imanı ne kadar güçlüyse o kadar verimli ve disiplinli sorgulayacak, disiplini ne kadar keskin ise analizleri o kadar başarılı olacak ve nihayetinde bilgiye ulaşarak özgürleşecektir.

    benzer şekilde metta bir dhamma (hakikat) tir. örneğin bir ampülün teli özdirenci çok yüksek olan bir metalden oluşursa, çalışması esnasında hararet yapacak ve kendisinden daha az şiddetli ışık saçan bir çok ampülden daha hızlı kırılarak, kısa ömürlü kalacaktır. sevgisiz bilge bu ampüle benzer. metta ile kişi kendine ve etrafındakilere dair özdirencini azaltır. töleransı artan birey diğerleri ile yaşadığı fikir ayrılıklarına daha az içerleyerek hem kendini hem de diğerlerini olası çatışmalardan koruyacaktır. sevgi bu bağlamda bir his değil, eylemdir ve budizm dahilinde metta meditasyonu olarak pratik edilir. sevginin bir diğer özelliği tarafsız oluşudur, kişi başkalarını anlarken kendini, kendini anlarken başkalarını anlar. etrafındakilere nazik davranırken aslında kendine nazik ve saygılı davranmaya başladığını da fark eder.

    benim için çalışılması zor bir pratiktir. başkalarını sevmek ya da affetmek, onlara nazik davranmak çoğu zaman kabul edilebilir derecede sürdürülebilir olsa da kişinin kendini " sevmesi " esasen problematik bir motivasyon köküdür. bu kökün besleneceği duygusallık ciddiyetle analiz edilmelidir. çünkü henüz "aptal" insan kendini giderek daha fazla "değerli" gördükçe kendi aptallığından kaynaklanan değer ölçütleri ile hakkettiğini düşündüğü iyeliklere meyledecektir. fazla sevgisizlik de problematik bir durumdur; yıllar yılı çalışan bir savaşçı gibi her ekstrem koşula dair direnç kişiyi yenilmezlik hissiyatı ile kibre sürükler. kibirli insan hem kendine hem de etrafındakilere zararlıdır.

    bu sebeple sonuç olarak sevgi zararsızdır diyemem; neticede bir afyondur. ama sevgi tüm acılardan kurtuluşa giden yolun parke taşı olmalıdır. kuşku/iman ve bilgi nasıl bir sacayağının üç vazgeçilmez yapı taşı ise metta da güzel erdem ( doğru davranış) ile birlikte imanın temelini oluşturur.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap