121 entry daha
  • (bkz: spoiler)
    yaşamını anlamlı kılacağına inandığın tek bir neden bul ve bu küçücük nedenin peşinden ayrılma, kapsamını genişlet, parlat, kartopuna dönüştür ve sonunda o neden senin davan haline gelsin. yaşama tutunduğun kişisel neden öylesine büyüyebilir ki süreç içerisinde başkaları için de görünür hale gelerek peşinden gidilecek bir dava halini alır. son derece kişisel anlamları olan ve kişiyi yaşamda tutmaya yarayan bir nedenin büyüye büyüye soyut bir dava halini alması, başkalarını da sürecin içine katarak otonomluk kazanmasında ironik bir yan var. bu noktadan sonra davanın nerelere varacağını nedenin mucidi dahi öngöremez, artık onun dışındadır süreç. müritlerse bir başkasının nedeninin parlaklığı karşısında büyülenenlerdir.

    davanın gelişimi sürecinde öyle bir an gelebilir ki, görünürde nedenin mucidi olan kişiyle taban tabana zıt niteliklere sahip bir başkasının yollarının kesişmesi mümkün olur. bir neden bulamamış olan biri oradan oraya sarhoşluk içinde, umarsızca sallanıp dururken bir ışıltı farkeder ve davanın müritlerinden biri olarak bulur kendini. yaşama nedenini yitirmişler bir başkasının nedeninde kendi varoluşlarını yeniden anlamlandırmak için davaya katılırlar, sığınağa dönüşür dava.

    hal ve tavırlarıyla bilge biri olduğu söylenebilecek lancaster dodd ile yüzü seğiren, ilkel tepkiler vermekten ötesini yapamayan, eli kasığından ayrılmayan, kaşınan, maymunsu freddy quell'i ayıran nedir? bu ikisini ayıran tek şey "neden"dir (cause). "neden"i keşfetmeden ve onu bir dava haline getirmeden önce freddy'den farklı değildir lancaster. günün birinde bir neden, bir amaç keşfetmiş ve nedeni bir atlama sırığı gibi kullanarak maymunluktan insanlığa sıçramıştır lancaster. "biz ikimiz sanki daha önce karşılaşmıştık" deyip durması boşuna değil onun. keşfetmeden önce aynıydılar.

    yalnızca inananlar, müritler bir davayı geliştirmeye yeterli olmaz. önemli olan, davanın başarısı addedilebilecek olan şey nedenin öncesindeki birine o eşiği atlatmaktır. lancaster'ın freddy'ye gösterdiği ihtimam, onunla uğraşmaktan, onu umursamaktan bir an olsun vazgeçmeyişinin gerisinde sempatik bir tavır yatar: "ben yapabildiysem sen de yaparsın. dene, başaracaksın kardeşim." freddy'ye inanan yalnızca lancaster'dır. müritlerse önderlerinin ne yapmaya çalıştığına akıl erdiremedikleri gibi freddy adındaki bu maymun adamdan davanın zarar görmemesi adına bir an önce kurtulmaları gerektiğini düşünürler. bir başkasının nedenine sığınarak sürece dışarıdan dahil olanların "neden"in eşiğini deneyimlemeleri pek kolay birşey değildir.

    freddy diğerlerinden daha yakındır lancaster'ın keşfine çünkü davanın büyüsüne kapılan diğerleri gibi ideolojikleşmemiştir. henüz maymundur, o haliyle eşiğin gerisindedir lakin eşiği aştığını sanan diğerlerinden daha saftır. henüz aşmamakla lancaster'e yakın olarak aştığını zannetmek arasında büyük bir fark vardır ve o farktır ki adamın durmaksızın freddy'yle uğraşmasına yol açar.

    aletheia adlı gemi suları yara yara davanın müjeli haberini ulaştıracak başka yerlere ilerlerken freddy'de kendisi için yabancı olan davanın peşine takılır. çok saf bir yanı var freddy'nin. sürekli gülümseyerek dinliyor. değerli bir şey olduğunu seziyor ama bunun nasıl birşey olduğunu idrak etmesini engelleyen başka kayıp nedenler var yaşamında. gemiye binene değin ilk nedenlerin varlığında neden olduğu derin çatlaklarla yaşamış olan ve travmanın bunaltıcılığına saplanmamak için savrulmayı şiar edinmiş bir adamın davayı idrak edebilmesini ummak son derece boş bir umut olurdu. ama onu diğerlerinden farklı kılarak lancaster'a yaklaştıran bir şey var: başka nedenler, başka davalar yok ve yaşamı son derece açık. kirlenmemiş bir potansiyele sahip.

    bir nedene tututarak onu yaşam amacı haline getirmekte egoist bir şey var bence. lancaster'ın elinden nedenini aldığımızda ondan geriye ne kalır? peki ya müritlerinin? freddy gibi savrula savrula yaşamaya dayanamayacak kadar kırılgan bir topluluk. kültür dediğimiz şey de insani kırılganlıkların acısını yatıştırmak için bulunan çarelerden başka bir şey değil.

    hümanist bir proje "the master". freud'un psikanalizi keşfedişi ve keşfinden sonraki ilk yıllarda çevresine toplanan az sayıdaki insan, "müritleri" geldi aklıma filmi seyrederken. söz konusu olanın ne olduğunu bile bilmeyen ama yeşermekte olan davaya inanan bir topluluk. freddy gemidekiler için ne kadar yabancıysa yeşermekte olan bu dava da karadaki insanlar için o kadar yabancıdır. lancaster bunu bilir ve yabancıya kucak açar.

    (bkz: spoiler)
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap