6073 entry daha
  • haftalardır ''öyle mi biter, böyle mi biter? poyraz mı ölür, ayşegül mü ölür? mutlu son mu olur, mutsuz son mu olur?'' tartışmalarına konu olan, gün itibarı ile de sona eren dizi. dikkat; peşin spoiler;bu entry ağır miktarda tutunamayanlar, tehlikeli oyunlar içerir.

    arkadaşlar, oğuz atay okumak gerçekten zordur. tehlikeli oyunlar'ı okurken ilk 50-60 sayfadan, tutunamayanlar'ı okurken belki 100-150 sayfadan bir şey anlayamayabilirsiniz. çok kişi tanıyorum ''övdüğünüz oğuz atay bu mu? bir bok anlamadım kitaplarından'' diyen.

    şunu söylemeye çalışıyorum; oğuz atay okumayı becerebilmiş hiç kimse, bu diziden mutlu son beklememeliydi zaten. tutunamayanlar'a bakıyorsun, selim zaten ölüyor, turgut avare, en son bir istasyonda görülüyor. tehlikeli oyunlar'a bakıyorsun, hikmet sonunda kendini balkondan atıyor. eğer bir hikayeye, bir senaryoya, bir şiirin içine, bir hayata bir parça oğuz atay bulaşmışsa, mutlu sonlar ya çok zor, ya imkansız. o nedenle ben şaşırmadım.

    gözyaşı dökmedim, ama özleyeceğimi biliyorum. sadece ayşegül'ün ölmek üzereyken söyledikleri beni derinden ürpertti. dünya'ya dair son sözlerini söyledi ve gözlerini bir daha açmamacasına yumdu. insan ölümü uzak sanıyor ama, ölüm, bir göz kapama kadar yakın işte.

    özleyeceğimi biliyorum bu diziyi. ilk sezonu muhteşemdi resmen. çevremde ''ne anlattığı belli değil dizinin, neyini izliyorsun?'' diyenler çoktu ve bugün o insanlar ana sayfamı ''poyraz ;'( '' diye salya sümük hale getirdiler. herkes albaycı oldu çıktı bir anda.

    çok üzgünüm, siz olric'i de popüler diye sevdiniz, albay hüsamettin tambay'ı da, hikmet'i, pardon, hikmetleri de. oysa bu dizinin anlatmak istediği şeyler vardı. öyle başlamıştık izlemeye de. sezonlar arası kopukluklar oldu evet ama, çarşamba günlerini dolduran bir etkendi poyraz karayel.

    ben, ağustos ayından şubat ayına kadar, ege'nin bir ilçesinden amasya'ya gidip geldim eğitim nedeniyle. bazen salı günleri yola çıktım ve çarşamba sabahı amasya'da oldum. bir otel odasında yapabileceğim çok fazla şey yoktu ilk zamanlar ve ben ''poyraz başlasın'' diye beklerdim. mesela bu güzel ekip bunu okursa, eminim mutlu olacaktır. böyle güzel bir misyonu da vardı benim için.

    ben, ilker kaleli'de poyraz'ı, poyraz'da hikmet benol'u gördüm. artık belli bir yerden onra poyraz karayel, tıpkı sahte kimliğindeki gibi hikmet'e evrildi. tehlikeli oyunlar'ı okursanız, hikmet'in nasıl biri olduğunu çok net görürsünüz. gözlerimle satır satır takip ettiğim hikmet'i, poyraz karayel ile sahne sahne izledim ve bu beni mutlu etti. tehlikeli oyunlar hakkında (bkz: #65377807) şunu yazmıştım. hikmet benolları nasıl içselleştirdiğim hakkında bilgi verebilir.

    bunun dışında, zaten değinilmiş finalin absürtlüğüne. ayşegül'ün kanının akmaması, poyraz'ın hastaneye yetiştirmemeye çalışmaması vs. gerçi, senaristin yönetime kızması bunda etken bence. sanırım bunu bizim anlamamızı istemiş.

    ilk sahnede bile oğuz atay göndermesi vardı diye hatırlıyorum, son veda bölümünde de selim ışık'tan, turgut özben'den, süleyman kargı'dan, bilge'den, sevgi'den bahsedilmesi benim içimi okşadı açıkçası. ağalı paşalı, konaklı berdelli dizileri seven halkımız, tıpkı ilk bölümdeki göndermeyi haklı çıkarırcasına, oğuz atay felsefesini beğenemedi.

    leyla ile mecnun bu ülkede nasıl tutuldu, halen merak ediyorum mesela. biz, kaynatanın gelini düzdüğü, amcanın yeğenini okşadığı, konakta paşalık taslayan, oyunculuk özelliği sıfır heriflerin dizilerini beğeniriz halbuki. bu piyasada rekabet edemeyen poyraz karayel veya leyla ile mecnun değildir. oğuz atay'dır. burak aksak'ın beslendiği yazarlar ve yönetmenlerdir. bir kültür ve felsefe çatışmasıdır. sonuç olarak, oğuz atay, turgut uyar ve niceleri, oyunculuk yapmayı sert bakmak zanneden, ağalık paşalık muhabbetinden ekmek yemeye çalışan, ajitasyonun birinin bin para olduğu düzene yenilmiştir. senaristin anasına avradına küfretmek nasıl bir görgüsüzlük ve kültürsüzlüktür? yoksa siz de mi kürk mantolu madonna ile selfie çekinip instagram'a atangillerdensiniz? öyleyse ne için izlediniz kardeşim poyraz karayel'i?

    poyraz karayel çok güzel bir detaydı ve son bulmak zorunda kaldı. hikaye örüntüsü zaman zaman sekteye uğrasa da, sinan için verilen mücadele ile başlayan dizide, ayşegül'ün kürtaja zorlanması, sinan'ın vurulması, poyraz'ın tiradları, hikmet'ten esintiler akıllarda kalacak. ben aşk meşk sahnelerini sevmiyorum ama burçin terzioğlu ve ilker kaleli gerçekte de birlikte olduklarından, o sahneler yapmacık durmuyordu. bilmiyorum, dedim ya; özleyeceğim..
390 entry daha
hesabın var mı? giriş yap