41 entry daha
  • ciddi optimizasyon sorunu dışında çok beğendim. işlemcim biraz güçsüz kalıyor (i5 4460) evet ama gtx 1060'da low'da oynayabiliyor olmak biraz abartı olmuş. low ayarlarda bile güzel görünüyor neyse ki, 2 hafta içinde de patch gelecek. optimizasyona da el atarlar diye umuyorum.

    bunun dışında, 14. yüzyıl bohemya bölgesi, -insanlar henüz dünyanın içine sıçmamışken- yemyeşil kırsal alanlar, dereler, göller, kaleler çok iç açıcı geldi. mekanlar, zırhlar, silahlar gerçeğe uygun tasarlanmış. karakterlerin bir kısmı da gerçekten o dönemde yaşamış lordlar falan. codex bölümünde zaten o dönemle alakalı bir dolu bilgi var. o dönemin ayakkabıcılarından tutun, satıcılarına, mezarlarına kadar, meraklısı için derya deniz bir oyun olmuş.

    dövüş sistemi şimdiden oyun dünyasını ikiye böldü bile. ya çok sevildi, ya nefret edildi. diğer rpg'lere oranla çok farklı bir sistem olmasından dolayı -sonuçta her açıdan gerçekçi olması için kasılmış bir oyun bu- ilk başta alışması zor. zaten demircinin oğlu olarak başladığımız oyunda kılıç tutmayı bile bilmiyor olmamız oldukça doğal ve zamanla biz de onunla beraber öğreniyoruz resmen. bu çok keyifli geldi bana. kılıç ve yumruk dövüşlerine bir süre sonra alışılıyor ama asıl zor olan okçuluk. burda da gerçekçi olması için crosshair (nişan göstergesi) koymamışlar. alıştırma yaptıkça daha iyi nişan almaya başlıyorsunuz, aynı gerçek hayatta olacağı gibi. özetle ben beğendim dövüş sistemini, açıkçası biraz tırsarak yaklaşmıştım ama, bence olmuş. pata küte girişmeyi sevenler sevmeyecektir doğal olarak, ama bu bir aksiyon oyunu değil zaten.

    gerçekçilik etkeni ana görevlerde de bayağı karşımıza çıkıyor. normalde oyunlarda bir adam sizi bekliyorsa, siz yanına gidip "hazırım" diyene kadar sonsuza kadar bekler di mi? siz de o sırada günler geçirebilir, başka görevlere gidebilirsiniz falan. genel alışkanlık bu yani. ama burada, eğer bir göreve başladıysanız etrafta oyalanmamanız gerekiyor. zira dün, adamlarla bir yere at koşturacaktık, benim hazır olmamı bekliyorlardı. e madem bekleyecekler, ben de gidip üstümdeki fazla eşyaları satayım, yüzümdeki kanları yıkayayım dedim. kasabanın diğer ucuna giderken ahan da görev başarısız oldu diye uyarı geldi. adamlar beni beklemeden gitmiş. sonra götüm tutuştu tabii, kendim gittim adamların arkasından. gidilecek yere ulaştığımda lorddan azarı yedim "nerdesin lan sen" diye. "benim suçum yok, diğer oyunlar yüzünden, siz genelde orada sonsuza kadar beklersiniz ya hani" diyemedim tabii, "sorry sir" diyebildim. bu bir yandan güzel olmuş, öte yandan bir görev başlattıysanız hafiften özgürlüğünüz kısıtlanıyor, aman vaktinde yapayım, aman azar yemeyeyim diye direkt göreve odaklanmak gerekiyor. demem o ki, gezmenizi, keşfinizi göreve başlamamışken yapın en iyisi.

    yine gerçekçilikten gideceğim. skyrim'e modlarla eklenen ve oyunu daha da güzelleştiren acıkma, yorulma mekanikleri bu oyunda direkt var. uzun süre uyanık kaldıysanız gitgide enerjiniz düşüyor, aksine çok fazla uyumuşsanız da bir daha uykuya dalamıyorsunuz. çok aç olduğunuzda güçten düşüp, fazla yerseniz de bu sefer şişiyorsunuz ve koşarken, dövüşürken vesaire çabuk yoruluyorsunuz. çok yediyseniz alttaki barda çıkan domuz ibaresi ile "yavaş ye ulan" diyor size oyun. dövüşten yeni çıktığınızda üstünüz başınız kan oluyor, yıkanıp bu kanları temizlemezseniz konuştuğunuz kişiler üstünde etki bırakma şansınız azalıyor. aynı durum giysiler için de geçerli. ne kadar "soylu" giyinirseniz insanları o kadar etkileyebiliyor, ne kadar "şövalye" gibi giyindiyseniz de o denli korkutabiliyorsunuz. güzel ayrıntılar yani, beğendim.

    hırsızlık ve kilit açma, mini oyun mekaniği ile işliyor. hırsızlık için, adamın üstündeki eşyaları pat diye göremiyorsunuz, hepsinin üstü kapalı gözüküyor, kısıtlı bir zaman içerisinde ne olduğu belirsiz eşyalara tek tek tıklayarak ne var ne yok bakmanız ve almak istediklerinizi seçmeniz gerekiyor. kilit açma ise tamamen el becerinize kalmış. doğru noktayı bulunca kilitle beraber aynı hızda hareket ettirmeniz üzerine kurulu. pc'de fare+klavye ikilisiyle o kadar zor değil ama konsollarda çok zorlanmış insanlar, basitleştirilmesini isteyen çok var. yapımcılar da bu konuda bir şeyler yapacaklarını belirtmişlerdi en son.

    hikayenin daha çok başındayım ama gidişatı şimdilik sevdim ben. prag'taki ünlü köprüye adını veren, birçok yapıda da etkileri hala görülebilen iv.charles yeni ölmüş, oğlu iv.wenceslas karıya kıza, içkiye vermiş kendini, ülkeyi sallamıyor. bir yanda "o bizim gerçek kralımız" diyen sadıklar, öte yanda "ülke bok yoluna gidecek" diyen soylular. bu wenceslas'ın üvey kardeşi, macar kralı sigismund, kumanlardan (cumans) oluşan bir orduyla tahtı zorla alıyor wenceslas'ın elinden ve köyleri yakıp yıkıyor (bu arada kumanların bir türk boyu olduğu söylenmekte ve oyunda "barbar, tecavüzcü" diyor herkes bunlara). hikaye böyle başlıyor, sonrası spoiler olur, oynayın görün.

    optimizasyon problemi dışında cillop gibi oyun olmuş, bir kez konuşurken birbirinin üstüne binen karakterler dışında bug ile de karşılaşmadım henüz. orta çağ meraklılarına afiyet olsun.
269 entry daha
hesabın var mı? giriş yap