389 entry daha
  • bu durumun, adeta bir “moda” haline geldiğini gözlerimle görmekteyim. erkek gözüyle kendimden örnek vermek durumundayım.

    şöyle ki;

    tanrı vergisi bi beynim var. iq’um 140. (yani türkiye’nin en yüksek 1000’de 1’lik kısmındayım) 4 yaşımdan beri okur-yazarım. 26 yaşındayım ve sahip olduğum bilgi birikimim sayesinde son 1 yıldır kendi siyasi doktrinimi yazmak amacıyla çalışma yürütüyorum.

    canım sıkıldıkça yeni bir dil öğrenmeye çalışırım kendi kendime. (örneğin; ileri seviye ingilizcemin yanında “derdimi anlatacak kadar” fransızca, ispanyolca, almanca, yunanca bilirim, yunan alfabesi ile yazılmış metinleri rahatlıkla okuyabilirim)

    1’ini kendi kendime öğrenmiş olmakla birlikte toplam 4 ayrı müzik aletini çalabiliyorum (konservatuar okumuş gibi değil tabi, arkadaş arasında çalacak kadar)

    evimde kütüphanemdeki kitaplar; genetik biliminden siyaset tarihine, astrofizikten klasik rus edebiyatına, polisiye romanlardan politikaya kadar çok geniş bi yelpazededir.

    einstein’ın genel izafiyet kuramından tut, anadoludaki aşıklar geleneğine kadar birçok konuda tartışmaya girebilecek, yorum yapabilecek, fikir üretebilecek kadar bilgi sahibiyim.

    daha ilkokuldayken tüm osmanlı padişahlarını sırasıyla sayabiliyordum (ki hâlâ sayabiliyorum), tüm eğitim hayatım, milli eğitim bakanlığı’nın beni neredeyse her yıl soktuğu zeka testleri ile geçti.

    çevrem tarafından “google” ya da “ayaklı vikipedi” şeklinde anılırım. iki tane yüksek lisansı bulunan babam, “senin yaşındayken senin beynine sahip olmak için neler vermezdim” der bana.

    hukuk fakültesi bitirip avukatlığa başladım. yetmedi, bi yandan ikinci kez üniversite okuyorum, tamamen zevk için hem de (açıköğretim falan da değil). üstüne bir de kendi alanım olmayan 2 ayrı alanda yüksek lisansa başvurdum, ailemin yanına geldim tatile 4 günlüğüne, döndüğümde okulda yüksel lisansa başvuranlar için “bilimsel değerlendirme sınavı” yapacaklar, başvurduğum yüksek lisans programlarının ortalama 600-700 sayfadan oluşan “giriş” kitapları var, toplamda 5 tane aldım bu 4 günlük tatilde bitirmek için (okuma alışkanlığımı siz düşünün). ayrıca iyi parti’nin bir yerel teşkilatında siyasetle uğraşıyorum. tüm bu temponun üstüne tekrar hatırlatayım, boş gezenin boş kalfası da değilim, avukatım, yani vaktim kıymetli.

    şimdi ben bunları niye anlattım?

    “ben çok mükemmelim” falan demeye çalışmıyorum. sığırlar bi kendine gelsin öncelikle. zira hem mükemmel değilim, hem de herkesin kocaman kusurları olduğunu bilecek kadar tecrübe sahibiyim.

    herneyse.

    ben bunları şunun için yazdım;

    sokakta, okulda, işte, çevrenizde “ben sapyoseksüelim” diyen hatunlar var ya, hah onların yaklaşık %95’i yalan söylüyor.

    bunu söyleyebilmemin sebebi de “sapyoseksüeller bana bakmıyo” gibi bi saçmalık değil. tam aksine, kendine “sapyoseksüel” diyen hatunların bana bakma sebeplerinin beni tatmin etmemesi.

    “ben sapyoseksüelim” diyen hatunların %95’inin benden hoşlanma sebepleri arasında ne zeka var, ne bilgi birikimi, ne de kültür.

    örneklendireyim;

    bu hatun kişilerine “benim en çok neyimi beğendin? neyimden hoşlandın?” gibi sorular sorduğumda aldığım cevaplar çoğunlukla şu şekilde olmakta;

    - çok tatlısın. (şekerci mi babam benim?)

    - boy önemli, boylu poslusun. (obradovic sen misin?)

    - gelecek vaadediyosun. (altyapıya futbolcu seçiyo heralde amk)

    - başak burcusun, en iyi anlaştığım burç. (iq’um 140 diyorum lan, burçlara inanma ihtimalim sence nedir aq?)

    - saçların çok güzel (berberim yücel abi aksini söylüyo, ince telliymiş)

    - köprücük kemiğini çok sevdim (bu nasıl bir fetiştir aq)

    - iyi çocuksun ya senden zarar gelmez (meriç sandı beni heralde)

    - avukat lazımdı (ben yine de faturalandırmak zorundayım üzgünüm)

    bakın bu tepkiler sapyoseksüel insanların vereceği tepkiler değildir arkadaşlar.

    peki “benim neyimi beğendin” sorusuna gerçekten sapyoseksüel olan hatunların verdiği tepkiler neler mi? gelin hep beraber bakalım;

    - trivial pursuit’te beni yenen ilk insansın (bunu diyen hatun, gerçekten genel kültür bilgisi olarak kendimden sonra tanıdığım en donanımlı insandı, tıp okuyodu ayrıca)

    - ilber ortaylı’dan tek farkın, seni dinlerken uykum gelmiyo. (birincisi; estağfurullah. ikincisi; ilber hocamı dinlerken de uykun gelmesin isterdim ama bu da olumlu)

    - tarımsal arazi muhabbetinden sonra bende film koptu. (bambaşka mesleklere mensup 7-8 kişilik masada herkesin mesleğiyle ilgili bilgi sahibiydim, en son ziraat mühendisi elemanla tarımsal araziler hakkında konuşmuştuk onu kastediyo)

    - dil balığının latincesini nerden biliyosan işte o yüzden beğendim. (emin ol sebebini ben de bilmiyorum, su ürünlerinde okuyan arkadaşın ders kitabını okumuştum sıkıntıdan, öyle kalmış aklımda)

    - ilk defa bi erkeğin çok konuşmasını istedim. (övdü mü sövdü mü belli değil)

    bakın arkadaşlar, işte bu tepkiler gerçek bir sapyoseksüel hatunun vereceği tepkilerdir. çok rahatlıkla ayırt edilebilir. öbürleri kendini neden sapyoseksüel olarak tanımlıyo onu bilmiyorum açıkçası. “salak insan sevmemek” sanıyolar heralde sapyoseksüelliği.

    sonuç olarak, “ağzı laf yapan adam seviyorum” diyemeyip “sapyoseksüelim” demeyin, kalbinizi kırarım, yemezler.

    çok dolmuşum sahte sapyoseksüellerden. gece gece yardırdık, durumu olmayan okumasın bi zahmet.
725 entry daha
hesabın var mı? giriş yap